| alay etme sözlü ironi tanımına uysa da, her sözlü ironi alay değildir. | TED | فكل تهكم هو سخرية لفظية لكن ليس كل سخرية لفظية هي تهكمية. |
| Eğer çoklu marjinal bir kimliğin varsa sadece alay değil. | TED | إذا كانت لديك هويات مهمشة متعددة، فالأمر ليس مجرد سخرية |
| Öğretmenleri ve akranları onu küçümsemişlerdi, okulda onunla dalga geçilmişti. | TED | كان الاساتذة والزملاء يستهينون بها ، كانت مثار سخرية المدرسة. |
| Şu anda biraz duygusal hareket ediyorum. Korkunuzu ironiye dönüştürün. komik. | Open Subtitles | أنا فقط عاطفية قليلاً الآن والذي يعد ذلك سخرية مضحكة |
| - Bende iğneleme. - Gelecek sefere değişir. | Open Subtitles | حسنا هذه سخرية - سنعمل على هذا فى المرة القادمة - |
| Bu, adaleti bir alay konusu yapıyor, dava sistemini bir alay konusu yapıyor, bir millet olarak kimliğimizi bir alay konusu haline geliyor. | TED | هذه سخرية من العدالة، من النظام القضائي، من هويتنا كأمة، |
| Bundan ince bir alay var ama, bunu anlayacak kadar sarhoş değilim. | Open Subtitles | عمره أكثر من 200 عام ربما توجد سخرية فى ذلك و لكنى لست مخموراً بما فيه الكفاية أن أتبينها |
| Göğüslerime baktılar, alay ettiler ve kapı dışarı ettiler beni. | Open Subtitles | نظروا الى ثدياي فجلعوني سخرية لهم ثم ركلوني خارجاً |
| Ama şimdi sayende, bütün krallığın alay konusu oldum. | Open Subtitles | و الآن, شكرا لكي, أصبحتُ موضع سخرية المملكة بأكملها. |
| Sabrımı zorluyorsunuz ve bu toplantıyla alay ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تجعل صبري ينفذ وأنت تجعل من هذه الجلسة سخرية |
| Kusursuz değiliz evet, ama dalga geçilmeyi de hak etmiyoruz. | Open Subtitles | لا، لسنا مثاليين. ولكننا لا نستحق أن نكون محض سخرية. |
| Siz artık bir eğlence figürü olursunuz.. Artık güven kalmaz, sadece dalga geçilir. | TED | و تصبح محطا للسخرية. فتنعدم الثقة وتحل محلها سخرية محضة. |
| Gerçek bir sırrı saklayacağız diye, büyük bir sorun çıkardık, bu biraz komik gibi, itiraf etmelisin. | Open Subtitles | ندفن سر حقيقى و سيخرج سر زائف بدل منه؟ ,هناك سخرية فى الأمر عليك أن تعترف بذلك |
| Umarım bu bir iğneleme değildir, çünkü işime sadığım. | Open Subtitles | أرجو أن هذا ليس سخرية لأنني أفخر بعملي |
| Kulağa imalı ve iğneleyici bir söz gibi geliyor. | Open Subtitles | ما قلتيه يبدو وكأنه سخرية بطريقة ملتوية سخرية؟ |
| Bundan 6 ay sonra, New York'taki her kokteyl partisinin şaka konusu olacak. | Open Subtitles | سته أشهر من الآن ستكون محط سخرية في كل حفلة كوكتيل في "نيويورك |
| Ondan bahsederken, alaycı bir şekilde tırnak içine alıyoruz: "İlerleme" | TED | نتحدث عنه في لهجة سخرية مع قليل من التعجب حوله : " التقدم . " |
| O zaman böyle bir durumun ironisi olmasının kıymetini bilelim. | Open Subtitles | إذن دعنا نقدّر سخرية هذا الوضع معاً موافق؟ |
| Bundaki ironiyi kimse görmüyor mu? | Open Subtitles | الشخص الواقف أمــامكم؟ ألا ترون سخرية في ذلك؟ |
| Zafere giden yolu bize gösterdin ancak, bu ince alaycılık üzerine hücrenizde düşünebilirsin. | Open Subtitles | أنت الشخص الذي أرانا الطريق إلى النصر لكن يمكنك التفكير في مدى سخرية القدر من زنزانتك |
| Resmen maskara durumuna düştük. Ne dememi bekliyorsun? | Open Subtitles | ـ كنا تماماً محط سخرية الجميع .. ـ ماذا تريدني أن أقول؟ |
| Kaderin cilvesi devam ediyor. | Open Subtitles | أخشى المرتفعات وتستمر سخرية القدر |
| Ve ironiye bak ki, Ay Kekinin keşfine neden oldu. | Open Subtitles | ورغم ذلك , من سخرية القدر أدى إلى أختراع كعكة القمر |
| Birleşme töreninden önce beni yanlışlıkla öldürmen ne kadar ironik olurdu değil mi? | Open Subtitles | ألن تكون سخرية من القدر أن تقتلني بلا تعمد قبل إتمام شعائر الدمج؟ |