| FBI Özel Ajanı Seeley Booth, ve adli tıp antropoloğu. | Open Subtitles | العميل الخاص سيلي بووث من الأف بي أي و الإختصاصيون القانونيين بعلم الإنسان |
| Özel Ajan Seeley Booth. Kodlamamı ister misin? | Open Subtitles | العميل الخاص سيلي بووث هل تريدين أن أهجي لك ذلك؟ |
| - Ben FBI Özel Ajan'ı Seeley Booth. | Open Subtitles | أنا العميل الخاص سيلي بووث من الدائرة الفيدرالية الرسمية للتحقيقات |
| Hiç bir Seelie şövalyesinin nasıl dövüştüğünü gördün mü Gölge Avcısı? | Open Subtitles | صائد ظلال ، هل رايت من قبل قارس سيلي في معركة؟ |
| Celie, senin kadar çirkin gülen bir kız daha yoktur dünyada. | Open Subtitles | سيلي) أبتسامتكِ أقبح أبتسامة على وجه الأرض) |
| Özür dilerim, Ben Özel Ajan Seeley Booth. Soruları ben soracagım. | Open Subtitles | عذراً, انا العميل الخاص سيلي بووث أنا من سيطرح الأسئلة |
| Şuna baksana. Özel Ajan görevde, Seeley Booth. | Open Subtitles | أنظر لهذا , عميل خاص , في الخدمة سيلي بوث |
| Özel Ajan Seeley Booth hâlâ kritik durumda. | Open Subtitles | العميل الخاص سيلي بوث مازال في حالة خطرة |
| Seeley, ön toksiloji sonuçları, çocuğun dokusunda yüksek seviyede ketamin olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | سيلي , النتائج الاولية لفحص السموم يظهر مستوى عالي من الكيتامين في انسجة الفتى |
| Seeley Booth, hiçbir zaman senin gibi yontulmuş bir odunun bana böyle bir şeyle geleceğini düşünmedim. | Open Subtitles | سيلي بوث، لم افكر ابدا اليوم سيأتي عندما حتى نظرة عابرة في تلك ميزات وجهك شأنه أن يضع لي قبالة هيا |
| Merhaba, biz FBI'dan geliyoruz Özel Ajan Aubrey ve Özel Ajan Seeley Booth. | Open Subtitles | مرحبا، نحن العميل أوبري المباحث الفيدرالية والعميل الخاص سيلي بوث |
| FBI. Özel Ajan Seeley Booth, | Open Subtitles | العميل الخاص من الأف بي أي سيلي بوث |
| Özel Ajan Seeley Booth. | Open Subtitles | نعم العميل الخاص سيلي بووث أنا جيسي كين |
| Doğru olabilir, Seeley. | Open Subtitles | يمكن ان يكون هذا صحيحاً يا سيلي |
| Lütfen Seeley, sanki seni daha iyi tanımama yetecek kadarını paylaşmamışız gibi. | Open Subtitles | من فضلك ( سيلي) وكأننا لم نتشارك بما يكفي لكي أعرف لوحدي |
| Seelie'ler ve vampirler mecbur kalmadıkça birbirleriyle konuşmazlar. | Open Subtitles | سيلي ومصاصي الدماء لا يتحدثون حقا لبعضهم البعض ما لم يكن عليهم |
| Onun için değil ama. Seelie kanı ve meleklere ait özellikler taşıyordu. | Open Subtitles | ليس هذا المنبوذ كان لديه دم سيلي مع خصائص الدم الملائكي |
| Kontrol onlarda. Celie, mücadele etmek zorundasın. Buna mecbursun. | Open Subtitles | أنهم أقوى - عليكِ المكافحه (سيلي), أنتِ ملزمه - |
| O zamanlar Jack Seely Albay Seely'di. | Open Subtitles | كان "جاك سيلي" العقيد "سيلي" كما كان حينها |
| Bence Sealy Posturpodic onları "Yılın Kadını ve Erkeği" seçtiği zaman tanışmışlardır. | Open Subtitles | أجل,حسناً بلا شك أنهم تقابلو حيمنا مجلة سيلي الجسديه أطلقت عليهم أسم أفضل رجل إمراه هذا العام . |
| Madem Sully saati tamir etti, deliği niye öylece bırakmış? | Open Subtitles | لم على سيلي أن يصلح الساعة اللعينة ومن ثم يترك فيها حفرةً |
| Acaba Silly Putty, bunu çizgi romanlardan nasıl öğrenmiştir? | Open Subtitles | ربما تفكرون كيف يمكن لل"سيلي بوتي" أن تزيل الحبر من القصص المصورة |
| Celi'nin borç tahsili FCC tarafından onaylanmadı. | Open Subtitles | طريقة (سيلي)في جمع الديون غير موافق عليها من قبل لجنة الإتصالات الفيدراليه |
| Şimdi Seele'nin araya girmesi bir çok açıdan sorun olur. | Open Subtitles | سيلي " ستبدأ بالتدخل " . و هذا يعني مشاكل كثيرة |
| ve Celle'deki yeni evimde eski bir dostla karşılaştım. | Open Subtitles | وفي منزلي الجديد ب "سيلي" التقيت بصديق قديم |