| Benimle konuştu ve gördüğü ihtişamı anlattı. | Open Subtitles | وتحدث لي وأخبرني كم كان فخوراً مما شاهده |
| Bana karşı hiç kanıtın yok ama ben savcılık için iyi bir tanık olabilirim. | Open Subtitles | ليس لديك شيئ ضدى ولكن يمكننى ان اكون شاهده اثبات ممتازه |
| - Seyircilerin hepsi onun kazandığını gördü. Katilimiz onların arasında olabilir, | Open Subtitles | كل شحضر حاضر هناك شاهده يفوز المشتبه به ربما كان هناك |
| Sanırım onu son canlı gören kişinin siz olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | أعتقد يمكن أن نقول بأنك كنت آخر واحد شاهده حيّاً. |
| Barclay, karar vermeden önce son bir kez daha izle. | Open Subtitles | هيا باركلي شاهده مرة واحدة بعد قبل أن تقرر |
| Diğerleri, onun top sahasını geçerek idam sehpasına gidişini izledi. | Open Subtitles | شاهده الآخرون وهو يجتاز ملعب الكُرة فى طريقه إلى المَشنقة. |
| L.A.'den bir müzik yapımcısı görmüş ve kontrat yapmak istiyor. | Open Subtitles | حسناً، المنتج الموسيقي في لوس أنجلس شاهده ويريدها أن تغني. |
| Biri onu gördüğünü sanmış ama başkası çıktı o da. | Open Subtitles | لا، أحدكم ظن أنه شاهده ولكن تبين أنه شحص آخر |
| Hayatında gördüğü en inanılmaz şeymiş. Çekebildiği tek fotoğraf bu. | Open Subtitles | لقد قال انه اجمل شيء شاهده و كان تلك هي الصورة الوحيدة التي استطاع التقاطها |
| Kaptan her zaman bugüne kadar gördüğü en iyi pilot olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | القائد كان يقول دائما انك افضل طيار قد شاهده |
| Belki savaşta gördüğü ya da yaptığı bir şey. | Open Subtitles | شيء ما شاهده أو القيام به ، في الحرب ربما. |
| Savunmanın işi, senin kötü bir karakter ve bu yüzden de kötü bir tanık olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | . و الدفاع يبين انك شاهده رديئة بسبب انك تملكين شخصيه رديئة |
| Hasta, yakın bir arkadaşının intiharına tanık olmuş ve post-travmatik stres yaşıyor. | Open Subtitles | الموضوع مؤلم قليلا من شاهده على انتحار صديق مقرب |
| Bir hayranı onu televizyonda gördü, kameralı cep telefonuna kaydetti ve YouTube'a koydu. | TED | شاهده معجب على التلفاز، قام بتسجيله عبر كاميرا هاتفها المحمول، وقامت برفعه على موقع يوتيوب. |
| Orayı en son Hugo gördü. | Open Subtitles | ليست لدي أدنى فكرة عن مكان الكوخ وهيوغو هو آخر من شاهده |
| Birlikte dalgıç kıyafetleri satın aldılar. Mağazadaki kadın onları canlı gören bizim bildiğimiz en son kişiydi. | TED | اشترى كلّ منهما بدلة غوص، والسيّدة الموجودة بالمحلّ هي آخر شخص نعرفه شاهده على قيد الحياة. |
| Onu gören ya da yerini bilen varsa bizi arasın. | Open Subtitles | لو هناك أي أحد لديه أى فكرة،أو شاهده أو يعلم أين هو.. عليه أن يكلمنا |
| Küçük çocuk şeytan ve. onu öldürmeleri gerek. Filmi izle. | Open Subtitles | حسنا الطفل هو الشيطان ويجب عليهم قتله شاهده الان |
| Tüm dünya Al Caponio'nun gizemli torpido gözünü açmasını hayretle izledi. | Open Subtitles | ماذا تعتقدون؟ شاهده العالم بدهشة وهو يحل لُغز صندوق التابلوه الخاص بآل كابوني. |
| Sesli mesajın bırakıldığı gün komşular adamın küfürler ederek kurbanın kapısını yumruklarken görmüş. | Open Subtitles | نفس اليوم الذي ترك ذلك البريد الصوتي شاهده الجيران يطرق الباب يصيح بالشتائم |
| Ama hastalığı ne gördüğünü anlatmasını engelliyor. | Open Subtitles | لكنه مصاب بالخرف هو يمنعه من أن ينقل ما شاهده. |
| Sizlere yakın zamanda televizyonda olan 60 dakikalık bir videoyu yüksek kalitede gösterebilirim, bir çoğunuzun izlemiş olabilirsiniz. | TED | يمكنني أن أريكم ما عرض حديثا على التلفزيون كمقطع فيديو عالي الدقة برنامج 60 دقيقة، قد يكون معظمكم شاهده. |
| Savunma açılış konuşmasını yapacak ve ilk tanığını çağıracak. | Open Subtitles | الوقت الذي سيقدم الدفاع أوراقه ويقدم شاهده الأول |
| - Erteleyeceğim, o zaman gelip izlersin. | Open Subtitles | سوف اقوم بتأجيله بالتالى تعال و شاهده المرة القادمة ؟ |
| Onlara ne yaptığını kaydedip defalarca seyretti. | Open Subtitles | و سجل ما فعله بهن و شاهده مرة تلو مرة |
| Bay Gardner tanığa birçok biyografik ayrıntı sordu. | Open Subtitles | طرح السيد غاردنر على شاهده أسئلة شخصية عديدة |