| O, ya çok iyi biri ya da güven kazanmak istiyor. | Open Subtitles | اما أنه شخص لطيف حقا.. أو أنه يريد أن يكسب الثقة. |
| Bence o çok iyi biri. Eğer Markus olmasaydı... | Open Subtitles | أعتقد بأنه شخص لطيف انلمأكنبصحبةماركوس.. |
| Hadi ama, bunu yalnız yapmak istemiyorum ve o çok tatlı biri. | Open Subtitles | هيا, أنا لا أريد فعل هذا بمفردي و هو شخص لطيف جداً |
| Hadi seninki de Wickham olsun. İyi bir adam. O seni memnuniyetle yüzüstü bırakabilir. | Open Subtitles | أجعلى ويكهام رجلك فهو شخص لطيف وسوف يتخلى عنك بلطف |
| Çok uzun süredir ayakta ve iyi birine benziyorsun sadece. Hepsi bu. | Open Subtitles | هو لم ينم منذ وقت طويل ويبدو انكي شخص لطيف |
| Somji biraz sinirlidir, ama aslında çok iyi bir insan. | Open Subtitles | سوماج حاد المزاج الي حد ما , لكنه شخص لطيف |
| Ama duygusal nedenlerden ya da iyi biri olduğum için seni sağ bıraktım. | Open Subtitles | ولاسباب عاطفيه او لانى شخص لطيف تركتك تعيش |
| Yani gerçekten tehlikeden bahsediyorum. İyi biri olduğunu söylemiştin. | Open Subtitles | انت لم تقل انه خطير جدا لقد قلت انه شخص لطيف |
| Lanet olsun! Elbette yalan söyler. O iyi biri. | Open Subtitles | بالطبع سوف تكذب عليك ، انها شخص لطيف ولا تريد ان تؤذي مشاعرك |
| Ona bir şans verirsen aslında iyi biri olduğunu görürsün. Böldüğüm için üzgünüm. | Open Subtitles | هي شخص لطيف اذا منحتيها الفرصة أسفة على المقاطعة |
| Tüm mahalleye senin zorbanın teki benim de iyi biri olduğumu göstereceğim. | Open Subtitles | و سأُبين للحي كله أنك لا شئ لكنك بلطجي كبير و أنا شخص لطيف |
| Aslında tanırsan, gayet iyi biri. | Open Subtitles | كما تعرف, هو شخص لطيف حقاً عندما تتعرف عليه جيداً |
| Ve biliyor musun içinde çok tatlı biri var. | Open Subtitles | و أتعلم ماذا؟ هناك شخص لطيف بالداخل |
| Bunu neden söylediğimi bilmiyorum ama sanırım senden hoşlanabilecek, iyi bir adam tanıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أني سأقول هذا ولكني ربما أعرف شخص لطيف.. ِ -ربما تعجبيه |
| Bir kurt adam. İyi birine benziyorsun. | Open Subtitles | الجيش هو المستذئب يبدو انه شخص لطيف جداً |
| Bencillik ettim, çünkü onun iyi bir insan olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا كنت أنانية, فقط لأني لم أعتقد أنهُ شخص لطيف |
| Buraya gelip iyi adam rolü oynayamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك القدوم إلى هُنا و تدّعي أنّك شخص لطيف |
| Beni utandırırsınız. Bu George Weiss. Bazı çok önemli işler yaptı; tanınması gereken iyi birisi. | Open Subtitles | هذا جورج وايز، يقوم ببعض الأعمال المهمة هو شخص لطيف |
| Eğer Jay, Alistair'in puştun teki olduğunu düşünüyorsa, çocuk kesinlikle iyi biridir. | Open Subtitles | ,إن كان جاي يعتقد أن أليستر معتوها فهو في الغالب شخص لطيف |
| Hayır! Hiç de değil. Seninle tanıştım, "Hoş adam" diye düşündüm. | Open Subtitles | لا على الإطلاق "لقد قابلتك وفكرت أنك "شخص لطيف |
| William konusunda üzgünüm, aslında iyi birisidir. | Open Subtitles | انا آسفة بشأن ويليام هو في العادة شخص لطيف |
| Diyorlar ki, "Adınızı bilmiyoruz bayım ama "çok iyi birisiniz." | Open Subtitles | ويقولوا لى : " نحن لا نعرف أسمك " ولكنك شخص لطيف |
| Bak, sen gerçekten iyi bir insansın. Domuz budu calmak ve zina dısında. | Open Subtitles | نظرة، أنت شخص لطيف حقا، سرقة لحم الخنزير والزنا جانبا. |
| Senin gibi nazik biri bile vahşileşebilir. | Open Subtitles | وحتى شخص لطيف مثلك يمكن أن تتحول العنيف. |
| Bize senin gibi hoş ve düzgün biri gerek. | Open Subtitles | نحتاج شخص لطيف وأنيق، مثلك. |
| Sevdiğim bir işim var, biriyle görüşüyorum Hoş biriyle, espri anlayışı iyi. | Open Subtitles | لدى وظيفه أحبها ، أقابل شخصا ما شخص لطيف لديه روح دعابه جيده |