Şov suflen çok özensiz. Elmsley sayımı yaparken Dudakların oynuyor. | Open Subtitles | طريقة خلطك لورق اللعب ضعيفة شفتاك تتحركان عندما تقوم بالعد |
Gözlerin kuğular gibi, Dudakların nara benziyor. | Open Subtitles | عيناك مثل الحمامتان شفتاك مثل حبات الرمان |
Ağzını sil. Dudakların hep ıslak. Beni iğrendiriyor. | Open Subtitles | امسحي فمك، شفتاك بها لعاب دائما، شئ مثير للاشمزاز |
İkimizin de bekâr olduğunu ve dudaklarını şirin bulduğumu göz önünde bulundurarak benimle mezuniyet balosuna gelir misin diye merak etmiştim. | Open Subtitles | لذا ، باعتبار أننا الاثنان غير مرتبطين وأنا اعتقد أن شفتاك رائعتان لقد كنت أتسائل إذا أمكنك أن تذهب لحفل السنة معي ؟ |
Seni küçük serseri, öpüşürken dudaklarını rahat bırak. | Open Subtitles | أيّها الوغد الصغير، أرخي شفتاك عندما تُقبّل. |
Ben okurken dudaklarının hareket ettiğini görmek hoşuma gitmiyor o yüzden özet geçeceğim. | Open Subtitles | أنا... أكره أن أرى شفتاك تتحركان أثناء قراءتك، لذلك سوف أقوم بتوضيح المكتوب. |
Dudakların ayrıkmış ve bunun arkadaşça bir öpüşme olduğunu sanmıyorum! | Open Subtitles | وهذا يعني أن شفتاك كانتا منفصلتان ولا أعتقد أنها مجرد قبلة صديق |
Dudakların hareket ediyordu, ama tüm konuşmayı eggnog yapıyordu. | Open Subtitles | حسناً، شفتاك كانتا تتحرك، ولكن شراب البيض كان يقوم بكل الكلام. |
Dudakların en az benimkiler kadar hareketliydi, ve dilin her yerdeydi. | Open Subtitles | تحركت شفتاك بقدر شفتيّ ولسانك كان في كل مكان |
Senin Dudakların hareket , cidden, sözler, çıkan ama onlar hiçbir anlam mand etmiyoruz. | Open Subtitles | أتمنى أن تكون كاذباً أفضل في المرة المقبلة التي نتعرض فيها للمشاكل أعني حقاً؟ إن شفتاك تتحركان |
Dudakların gerçeği söylüyor ama gözlerin aksini söylüyor. | Open Subtitles | شفتاك تقول الحقيقة لكن عينيك تقول شيئ مختلف |
Dudakların hareket ediyor, ama ne dediklerini bilmiyorum. | Open Subtitles | شفتاك تتحركان و لكنني لا أعلم ما الذي تتفوهين به |
Sen de beni öptün. Ve Dudakların yanıyordu. | Open Subtitles | و انت قبلتنى و كانت شفتاك تحترق |
Fısıldamak için eğildiğinde dudaklarını kulak mememin arkasına dayadığını. | Open Subtitles | حينما تنحني لتحمس لي أنتَ تضع شفتاك على شحمة أذني. |
O yüzden, öpüşmeden önce dikkat edilecek en önemli şey... ağzını iyice silip dudaklarını kapalı tutmaktır. | Open Subtitles | .. لذا فإن أهم شيء يجب تذكره قبل أن تُقبّل هو أن تمسح فمك جيداً وتبقي ... شفتاك متلاصقتان |
"Bence, öpüşürken dudaklarını birazcık açsan iyi olabilir." | Open Subtitles | أظن أنه يجب عليك أن تفتح" "شفتاك قليلاً عندما تُقبّل |
Lütfen anne. Yeni dudaklarını sevdin, biliyorum. | Open Subtitles | أماه، أرجوك، تعجبني شفتاك الجديدتان. |
Bu kadar konuşmana dudaklarının zaten çatlamamış olmasına şaşırıyorum. | Open Subtitles | أنا متفاجئة أن شفتاك لم تلتهب من ثرثرتك |
Senin dudaklarında olabilir ama benim öpücüğümdü. | Open Subtitles | قد تكون شفتاك من حظيتا بالقبلة لكن القبلة لي أنا |
Koyu dudaklarından bu kelimelerin dökülmesine bayılıyorum Abby. | Open Subtitles | -أحب هذه الكلمة عندما تخرج من شفتاك السـوداء -آبي : |
Ben de bunu söylüyorum, dudaklar popoya yaklaşmadan olmaz.. | Open Subtitles | هذا ما أحاول أن أقوله لك أنظر أحب هذا لأنها تضع شفتاك أمام المؤخرة |
Gözleri sana çekmişti, burnu sana çekmişti, dudakları sana çekmişti yanakları sana çekmişti. | Open Subtitles | كان لديه عيناك و منخارك و شفتاك وخديكِ |