| New York'ta kayıplar ve toparlanmalarla uğraşırken iki şey oldu. | TED | حصل شيئان عندما تعاملنا مع الخسارة والتعافي في مدينة نيويورك. |
| Dünya da önemli olan iki şey vardır. Erkekler... Kadınlar... | Open Subtitles | أهم شيئان في الحياة للرجال النساء ، و للنساء المال |
| Dikkat etmemiz gereken iki şey var ve ikincisi arabamızı isteyecek insanlar. | Open Subtitles | هناك شيئان يجب أن نحترس منهما والثانية النّـاس الّـذين ربّـما يريدون سيّـارتنا |
| Öldürmek ve affetmek bir liderin öğrenmesi gereken son şeylerdir. | Open Subtitles | القتل والشفقة هم آخر شيئان يجب على قائد ان يتعلمهما |
| Ama günbatımına kadar iki şeyin gerçekleşmiş olması gerekiyor. | Open Subtitles | ولكن مع غروب الشمس سيكون هناك شيئان صحيحان هما حتى الآن خطأ |
| Ve yaptığım iki şey var: Bir galeriye gittiğimde, her şeyden önce, oldukça hızlı hareket eder, her şeye bakarım ve bir şekilde beni yavaşlatanları kafamda işaretlerim. | TED | وهناك شيئان أقوم بفعلهما عندما أذهب لمعرض أول شيء أقوم بفعله هو المشي بسرعة والنظر إلى كل شي وأقوم بتحديد الأشياء التي تدعوني للتمهل لسبب أو لآخر |
| Ev tanıtımlarına iki şey götürürüm. Uğurlu kalemim ve gülümsemem. | Open Subtitles | شيئان أحضرها للمنزل المعروض قلمي الجالب للحظ , و إبتسامة |
| Sosyal medyasız hayattan size iki şey bildirmek isterim. | TED | هناك شيئان يمكن أن أُقِرّهم في عالم لا يستخدم وسائل التواصل الاجتماعي. |
| Şöyle derdi: "Müzik'te sadece iki şey önemlidir: Ne ve nasıl. | TED | فقد قال: هناك شيئان فقط يجب أخذهما بعين الاعتبار في الموسيقى ماذا وكيف |
| Bu konuyla ilgili iki şey var. | TED | حسنًا، هناك شيئان أحبهما في هذه العملية. |
| Ve müdür olduğumda öğrendiğim iki şey oldu. | TED | وهنالك شيئان تعلمتهما عندما أصبحت مفوضة. |
| Burada görmekte olduğunuz çok ilginç bir model, her şeyden önce, iki şey aşırı derecede abartılı tahmin edilmiş, hortumlar ve havai fişekler; | TED | الآن، ترون أنماطاً مثيرة للإهتمام هنا، التي هي بداية، شيئان تم تقديرهم بصورة مبالغة، هما الأعاصير والحرائق. |
| Yargılama ve değerlendirme beynimizin hesaplaması için karmaşık şeylerdir. | TED | الحكم والتقييم شيئان معقدان على أدمغتنا لحسابهما |
| Gerçekle yüzleşelim: Bir doktorun dediği ve kastettiği genelde farklı şeylerdir. | Open Subtitles | ما يقوله الطبيب وما يعنيه، شيئان مختلفان عادة |
| Fakat bazen görünenle olan farklı şeylerdir. | Open Subtitles | ولكن في بعض الأحيان كيف يبدو الأمر وحقيقته الفعلية، شيئان مختلفان. |
| Tek bildiğim, eğer gece yarısı bir çiftliğe girmeye kalkarsak iki şeyin olması garanti. | Open Subtitles | كلّ أعرف , بأنّ إذا تنسلّ على ضيعة ماشية في منتصف الليل شيئان مضمون للحدث: |
| Bu dertli dünyada başarılı olmak için iki şeye ihtiyacınız var. | Open Subtitles | هناك شيئان فقط تحتاجانهما كي تنجحا في هذا العالم المضطرب |
| Büyümem sırasında duygusal olarak oldukça zorlandılar, hem annem hem de babam bana hep nasihat ettiler, çok önemli olan iki şeyi hatırlıyorum. | TED | كانا قاسيين بالمعنى الذي حين كنت اكبر كلا أبي وأمي كانا دائما يقولان لي, انه من المهم حقا ان تتذكر دائما شيئان. |