| "Sessiz olacağım, diye açıkladı Archie. Ben de açık sözlü olacağım." | Open Subtitles | سوف أكون هادئة جدا أجاب ارشي وأنا سوف أكون صريحا بجرأة |
| Öyle bir şeyin peşinde koşsaydım, bu kadar açık konuşmazdım. | Open Subtitles | لو كنت أبحث عن مصلحتي, لما كنت صريحا هذه الصراحة |
| açık konuşmak gerekirse tüm bu değişiklikler hakkında biraz endişeliyim. | Open Subtitles | حسنا أنا قلق قليلا حول كل تلك التغييرات ولأكون صريحا |
| İrlanda'da en gözde seçim askerlik ama açıkçası pek de hoş değil. | TED | في أيرلندا الاختيار الواضح هو الجيش ولأكون صريحا إنها في الواقع مريعة |
| Tamamen dürüst olmak gerekirse, buraya gelip bunları söylemek benim için gerçekten zor. | TED | ولأكون كليا صريحا معكم، أنه من الصعب علي أن أقف هنا و أقول |
| Ama doğruyu söylemek gerekirse önceden hiç böyle bir şey duymamıştım. | Open Subtitles | ولكن علي ان اكون صريحا لم اسمع شئ كهذا من قبل |
| açık konuşmak gerekirse kansere karşı savaşı yenmekten oldukça uzağız, gerçekçi olursak. | TED | لذلك لأكون صريحا هنا، نحن بعيدون جدا من الفوز في حربنا ضد السرطان، فقط لأكون واقعيا. |
| "Sessiz olacağım, diye açıkladı Archie. Ben de açık sözlü olacağım." | Open Subtitles | سوف أكون هادئة جدا , ' أجاب ارشي وأنا سوف أكون صريحا بجرأة |
| "Sessiz olacağım, diye açıkladı Archie. Ben de açık sözlü olacağım." | Open Subtitles | سوف أكون هادئة جدا , ' أجاب ارشي وأنا سوف أكون صريحا بجرأة |
| açık konuşmam gerekirse, umrumda değil. Kanıtların ortaya koyduğuna bakarım. | Open Subtitles | لكى أكون صريحا معك،لا يهمنى أنا أعرف ما تخبرنى به الأدلة |
| Bu çok açık. Eğer duysaydın, minnettar olurdum. | Open Subtitles | لأكون صريحا معك، كنت سأقدر هذا لو أبديت شيئا من الحماس |
| Gerçekten. Seks hakkında açık ve dürüst olmak harika bir şey. | Open Subtitles | لا، انه شيء رائع لأكون صريحا وصادقا عن الجنس. |
| Hayatım, bu konuda açık davranmadığım için özür dilerim. | Open Subtitles | محبوبتى. انا اسف لاننى لم اكن صريحا من قبل, |
| açık konuşacağım. Burası dışardan büyük gözükür. | Open Subtitles | سأكون صريحا معك هذا المكان يبدو أكبر من ما يبدو عليه من الخارج |
| açık konuşacağım. Burası dışardan büyük gözükür. | Open Subtitles | سأكون صريحا معك هذا المكان يبدو أكبر من ما يبدو عليه من الخارج |
| Fazla bir şey de yok. açıkçası ne araştırdığımızı bile bilmiyorum. | Open Subtitles | ولأكون صريحا تماما معك، لست متأكدا حتى لماذا نحن نقوم بالتحقيق. |
| açıkçası, baylar, müvekkilim tam anlamıyla taciz edilmiştir. | Open Subtitles | حتى أكون صريحا أيها السيدان لقد أنتهكت حقوق موكلى تماماً |
| "Bana doğruyu söyle" dedi. "Cumhuriyetcilere mi oy veriyorsun sen?" | TED | أجابتني: أريدك أن تكون صريحا تماما معي: هل كنت تُصوّت للجمهوريين؟ |
| David, arkadaşın ve avukatın olarak seninle açıkça konuşabilir miyim? | Open Subtitles | كصديقكوكمحاميك, ديفيد , هل لي ان اكون صريحا معك؟ |
| Sonunda kısrak sütünün peşinde; ama bu dürüstçe değil. | Open Subtitles | جوهريا ً يسعى الى حليب الفرس ولكنَّه ليس أمرا ً صريحا ً |
| Aramızdaki ilişkiye değer verdiğim için John, Sana karşı dürüst olacağım. | Open Subtitles | لأنني أنا اهتم بعلاقتنا جون ، اريد ان أكون صريحا معك |