Bunlara bakarak kesin sebebi belirlemek oldukça zor. | Open Subtitles | إنه صعب أن ترى بوضوح كفاية لتأكيد طبيعتهم بالضيط |
Honk Kong'da istihbarat toplamak oldukça zor. | Open Subtitles | كنت أمل ان تخبريني. صعب أن يأتى بالمعلومات في هونغ كونغ |
Burada görmek zor olabilir fakat çapları birkaç metreyi bulur. | TED | وهذا قد يكون صعب أن تراه، ولكن أوه، على بعد زوجين من الأمتار في القطر. |
Haydi işte. Şöyle bir uğrayıp ona bir gülümsemek ve güzel göründüğünü söylemek ne kadar zor olabilir ki? | Open Subtitles | بالله عليك ، كم هو صعب أن تمر عليها و تبتسم لها و تخبرها كم هى لطيفة ؟ |
Annenlerin senden bir şey sakladığını öğrenmek çok zor geliyor. | Open Subtitles | إنه شئ صعب أن تكتشف أن أهلك يخفون شئ عنك |
Evde oturup beklemenin senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أفهم كم هو صعب أن تجلسي في البيت وتنتظري |
Harika birisi olduğum için benimle arkadaş olmanın ne kadar zor olduğunu bilirsiniz? | Open Subtitles | أتعرفون يا أصحاب أنه صعب أن تكونوا أصدقاء لي ' لأني رائع جداً ؟ |
Kişisel duygularla ilgili konuşmanın sana zor geldiğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن المشاعر الشخصية صعب أن تعبر عنها |
Kimsenin ilgilenmediği bir konuda iyi olmak zor, hı? | Open Subtitles | إنه صعب أن ينجح أحد في عمل لا يريده؟ |
Ilsa Faust. Senin adın da Ethan Hunt. O oldukça zor bulunan bir renk. | Open Subtitles | أنا (إيلسا فاوست) وأنت (إيثان هانت) و ذلك الظلّ الذي تُطارده صعب أن تجده |
Bu oldukça zor bir şeydi. | Open Subtitles | ذلك الشيء صعب أن أفعله |
Afrikalı bir bayan olduğunu düşünmeden bir kutuyu taşımak ne kadar zor olabilir ki? ! | Open Subtitles | أهو صعب أن تقوم بحمل صندوق بدون التظاهر بأنّك إمرأة أفريقيّة؟ |
Ama bunu hikayeye uydurmak biraz zor olabilir. | Open Subtitles | ولكن يبدو الأمر صعب أن تتناسب هذا في وضع القصة |
Burunlarının onlara geleceği görme ve yön bulma güçleri verdiğini anlamak ne kadar zor olabilir ki. | Open Subtitles | كم هو صعب أن يفهوا أن الأنوف تعطيهم قوى خارقة الإستبصار وتحديد المواقع بالصدى |
Bu topluluklar geride bırakılıyor çünkü onlara erişimin ve hizmet etmenin çok zor olduğu düşünülüyor. | TED | تم التخلي عن هذه المجتمعات، لأن الاعتقاد السائد هو أن الوصول إليهم صعب أن أن تقديم الخدمة لهم صعب. |
Maksadı görmek veya hatta göstermek çok zor olsa da ben bir mimarım ve daha çok fotoğraf göstermemek elimde değil. | TED | وبالرغم من أن النية صعب أن تُرى أو حتى أن تظهر، أنا مهندسة معمارية، ولا يمكنني إلا أن أريكم مزيداً من الصور. |
Bir insanın bu şekilde yaşaması çok zor. | Open Subtitles | أظن أنه شيء صعب أن يعيش المرء مع أمر كهذا. |
Tek elle klavye kullanmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun? | Open Subtitles | وأنت تعلم كم هو صعب أن تعمل على لوحة المفاتيح بيد واحدة |
Barney, dizlerinle araba sürmenin ne kadar zor olduğunu hiç fark ettin mi? | Open Subtitles | بارني، هل لاحظت كم هو صعب أن تقود السيارة بركبتيك؟ |
Dinle, ameliyatından sonra bu bebeği bırakacak olmanın nasıl bir şey olduğunu hiç hesap ettin mi? | Open Subtitles | اصغي، هل لديك أي فكرة ،كم هو صعب أن تهتمي بهذا الطفل |
Bak, yaşadığın onca şeyden sonra kuzenlerinle tıkılı kalmanın sana zor geldiğinin farkındayım. | Open Subtitles | أعلم أن هذا صعب أن تعلق مع أبناء عمومتك هكذا بعد كل ما مررت به |
Kesinlikle, günümüzde erkek olmak zor. | Open Subtitles | هذا صحيح صعب أن تكون رجل اليوم |