| Bilirsiniz, tıpta bir deyim vardır: çocuklar küçük yetişkin değildir. | TED | و أنتم تعملون المقولة الطبية:: ليس الأطفال مجرد بالغين صغار. |
| Şeker ve sakız herkes için aynı, her ne kadar yanında sızlanan çocuklar olan aileler için işe yarasa da. | TED | والحلوى والعلكة هي نفسها للجميع، حتى ولو كانت غالباً تنجح فقط بالنسبة للناس الذين معهم أطفال صغار ملحّون إلى جانبهم. |
| Çocukken öğrenmiş olduğumuz bütün bu fikirleri almalı ve onları gerçekten kullanmalıyız. | TED | حيث نستفيد من تلك الأفكار التي تعلمناها ونحن صغار ونضعها قيد الاستخدام. |
| İnsanların küçükken inandıkları şeylere, büyüdüklerinde neden inanmazlar hiç anlamam. | Open Subtitles | لا ادري لماذا الكبار لا يؤمنون بما ارادوه وهم صغار |
| Tabii ki, sürücülerle de uğraşmak durumundayız, ufak sürücüler dâhil. | TED | وطبعا ، يجب أن نتعامل مع السائقين، حتى صغار الحجم منهم. |
| Bu yavru Goa'uld'lar, çok gençler, çok kırılganlar, larva halindeyken. | Open Subtitles | صغار الجواؤلد ضعاف في حالتهم كيرقة لدرجة انهم يحتاجون الى |
| Hiçbir fikrim yok! küçükler. Tarayıcı metal olduklarını söylüyor. | Open Subtitles | ليس لدى فكرة ، صغار الحجم وجهاز الفحص يقول أنهم معدنيون |
| Tatlım, onları elimizden geldiğince küçük tutmaya çalıştığımızı biliyorum ama çocuklar büyür. | Open Subtitles | أعرف أننا نريد أن نجعلهم صغار أطول فترة نستطيعها لكن الأطفال يكبرون |
| çocuklar, hadi. Biz yapmak için bir ders var. Hadi | Open Subtitles | يا صغار ، تعالوا الآن لدينا درس نتعلمه، هيا تعالوا |
| küçük çocuklar farklı ırklarla entegre anaokullarına ve ilkokullara gittiklerinde çok daha az önyargı geliştiriyorlar. | TED | وعندما يذهب أطفال صغار إلى روضة متكاملة عرقياً ومدارس إبتدائية يطورون أقل تمييز في البداية. |
| Kanadanın kuzeyindeki bir genç, okul bahçesinde kızakla kayan çocuklar, Richard,Ray ve Kevin mış gibi davranıyorlardı.İşte bu harika ! | TED | شباب في شمالي كندا, و صغار في المدارس الابتدائية يجرون الزلاجات عبر ساحات المدارس يتظاهرون بانهم ريتشارد و راي و كيفن |
| Yirminci yüzyılda yaşıyoruz. Masada gencecik çocuklar oturuyor. | Open Subtitles | إننا في القرن العشرين, لديك أولاد صغار هنا لا تملأ رؤوسهم بالخرافات |
| Çok uzun zaman önce, Çocukken ve sadece bu kısımda. | Open Subtitles | منذو زمن بعيد عندما كنا صغار فقط هذا هي الجزئية |
| Biz Çocukken Parklar Birimi şu büyük projeleri yapmak istiyordu. | Open Subtitles | لما كنا صغار قسم الحدائق كان سيفعل تلك المشاريع الضخمه |
| küçükken olduğumuz gibiyiz sanıyorsun herhalde. Hatırlıyor musun o zamanları? | Open Subtitles | لابد انك تظن هذا عندما كنا صغار هل تتذكر ذلك؟ |
| Biz küçükken bize karşı hep zalimce davrandığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أتعرف عندما كنا صغار وأنت كنت دائما لئيما جدا نحونا ؟ |
| Böceklere insani özellikler yerleştirmek zor ve bunu gerçekten seviyorum, onlara bakmayı ve altı bacaklı, böcek iskeleti içindeki ufak insanlarmış gibi düşünmeyi -- | TED | في الحقيقة أحب صعوبة تشخيص الحشرات في صورة بشر، صعوبة النظر إليها وتخيلها كبشر صغار لها هياكل خارجية وستة أرجل. |
| Tüm olarak bakıldığında yaşlı insanlar gençler kadar değişmezken onlar kadar değişebilecekleri gerçeğini hafife aldılar. | TED | لا يتغير الكبار فقط بمعدل أقل من صغار السن في المجمل، بل إنهم يستهينون بقدرتهم على التغير بنفس القدر. |
| Havalandırma boşluklarını kullanabilecek veya duvar boşluklarında ilerleyebilecek kadar küçükler. | Open Subtitles | أنهم صغار بما يكفي ليستخدموا ممرات التهوية أو أنهم يتحركون من خلال فراغات جداريةو أنها مسألة وقت حتى يتسنى لنا |
| Çok kasvetli. küçük çocuk bacağına sarılmış, küçük hayalaletler etrafta uçuşuyor. Bu saçmalıklarından kurtulmamız lazım. hemen, baylar ve bayanlar. | TED | هو قاتم. هناك أطفال صغار يتكئون على ساقه، أشباح صغيرة تطير في المكان. علينا أن ننظف هذا بسرعة، سيداتي سادتي. |
| İlerledikçe olasılık kapsamını değiştirecek daha çok küçük kılavuzlara ihtiyacımız var. | TED | نحتاج مرشدين صغار حيث نتعلم ونحن نمضي مرشدين يغيرون نطاق الاحتمالات |
| Eğer biz komşu olarak birbirimizi gözetmezsek ileride küçük bebek komşularımız olabilir. | Open Subtitles | إن لم يعتني الجيران ببعضهم سينتهي بنا المطاف برؤية أطفال جيران صغار |
| Fok yavruları yüzebilecek kadar büyürler ve suyun içinde ortadan kaybolurlar. | Open Subtitles | صغار الفقمات كبرت لتُجيد السباحة و تتوارى عن الأنظار في المياه |
| Evet, tabiî, San Quentin için de biraz fazla genciz hâlâ. | Open Subtitles | نعم ، حسنا نحن ما زلنا صغار جدا اصغر من لسان العصفور |
| Anlamak için ağ üzerine çok sayıda yavru midye koyduk. | TED | لاكتشاف ذلك قمنا بوضع الكثير من صغار المحّار على شبكة. |
| kuslar ve minik kuzular, hepsi bir arada uyuyor. | Open Subtitles | بين المرجة الامامية والساحة الخلفية من الطيور الى صغار الخراف |
| Evet. Goa'uld ve Tok'ra ile karşılaştırılınca, daha çok gençsiniz. | Open Subtitles | نعم مقارنة بالجواؤلد والتوك رع أنتم صغار جدا |
| Hayır, çok gençtik ve hayatım tamamen farklı olurdu. | Open Subtitles | كلا, لقد كنا صغار جدا وحياتي ستكون مختلفة بالكامل |