| Bir keresinde İspanya'da kutu alan adamın biriyle karşılaştığını söylemiştin. | Open Subtitles | ألم تقولي أنكِ قابلت أحدهم حصل على صندوقه في أسبانيا؟ |
| 164'ün yüzbaşısı, birisi bagajını zorla açıp bir kutu puroyu ve ayakkabılarını çaldığı için kıyameti koparıyordu. | Open Subtitles | نقيب الوحدة 164 في الجيش يستشيط غضباً من شخص ما كسر صندوقه وسرق صندوق سيجار وحذاء |
| Bunu kutusuna koy, benim buralarda olduğumu anlayacaktır. | Open Subtitles | ضعيها في صندوقه ليعرف أنني هنا. |
| ...onun kutusuna diğer çocuklara göre daha çok yorum bırakmışsın. | Open Subtitles | لقد تركت له تعليقاتًا في... صندوقه... أكثر من كل رفاقه الآخرين... |
| Sizinki Lukas'ın akrobasi kutusunda iz bıraktı. | Open Subtitles | لقد تركت طبقتك بصمةً على صندوقه البهلواني |
| Postaları posta kutusunda birikiyordu, bu yüzden buraya geliyorum. | Open Subtitles | البريد كان متراكم في صندوقه هذا هو السبب الوحيد اللذي دفعني لأتي الى هنا |
| Yeni Geliştirilmiş kutusu için düzenlenen kokteyle gidiyor. | Open Subtitles | للأحتتفال بأكتشاف جهاز إدوارد نيجما عن صندوقه المحسن الجديد |
| Birisi kutusunu göstermeye hazırlanırken diğer bir kutu süsleniyordu. | Open Subtitles | بينما كان هناك شخص يظهر صندوقه والشخص الاخر كان مسؤل |
| Bunu yapmak için de Gardiyanı ve kara kutuyu bulmamız gerek. | Open Subtitles | ولفعل ذلك، علينا أن نجد الحارس وكذلك صندوقه الأسود |
| Yakında onu bir kutu kül olarak hatırlamak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | قريباً كلّ ما سأتذكّره هو صندوقه من الرماد |
| Bir keresinde Detroit"de bir adama bir kutu götürdüm. | Open Subtitles | أحياناَ آخذ صندوقه لأشخاص في " ديترويت " |
| İkincil kopyalacıyı kutusundan serbest bıraktık, ve şimdi onu kutusuna geri koyamıyoruz. | TED | نحن الذين أخرجنا المكرر أو (معيد التخليق) خارج صندوقه ولا نستطيع إعادته مرة أخرى |
| - Posta kutusuna bir zarf mı koydu? | Open Subtitles | -وهو يضع مغلّفا داخل صندوقه البريدي؟ |
| Biliyorum. Bü yüzden kutusunda "oto parçaları" yazıyor. | Open Subtitles | أعلم , هذا سبب وضع كلمة "قطع غيار سيارات" على صندوقه |
| O Glock'u bulursanız, hâlâ kutusunda duruyor olacak. | Open Subtitles | إن وجدتم مسدس "غلوك" ذاك فسيظلّ في صندوقه |
| Düz ekran, hâlâ kutusunda. 35. | Open Subtitles | شاشة مسطحة , لازال في صندوقه |
| - Malzeme kutusu nerede duruyormuş? | Open Subtitles | أين يضع صندوقه ؟ |
| Onun kutusu muydun? | Open Subtitles | صندوقه! مساعدتة |
| Beni dinle. Seni öldürürler. Percy, kara kutusunu istiyor. | Open Subtitles | (بيرسي)، يُريد صندوقه الأسود سيأخذني، وأنتِ ستُخرجينني |
| Pisliğin posta kutusunu bombardımana tut. | Open Subtitles | سوف أملأ صندوقه الوارد |
| Janek'in kutuyu saklamak için kullandığı telesekreterin aynısı. | Open Subtitles | الذى... الشخص انا كنت متى منذ المكالمات على الرد آلة نفس هذه صندوقه غلاف فى جانيك استعملها التى |