| eczacı olabilirim ama öksürük ilacının neye benzediğini de bilirim, doktor. | Open Subtitles | أنا مجرد صيدلي لكنني أعرف كيف يبدو دواء السعال يا دكتور |
| Bir eczacı, sahte ilaçları herhangi bir yerde tespit etmek için yeni bir yöntem buluyor. | TED | وهناك صيدلي جاء بطريقة جديدة للكشف عن الأدوية المغشوشة في أي مكان. |
| Çılgın bir eczacı tarafından vurulmuş, ya da polisten kaçarken bir arabanın altında kalmış olarak. | Open Subtitles | أو برصاصة صيدلي مجنون أو دهستك سيارة لحظة هروبك من الشرطة |
| Doktor değilim aslında, amatör bir eczacıyım. | Open Subtitles | لست طبيباً حقاً، أقرب إلى صيدلي من الهواة |
| Her neyse, Frankensense ve Burr İlaç Laboratuvarında çalışıyorum. | Open Subtitles | على أية حال أعمل في هذا المختبر فرانكينسينس ومثقاب صيدلي |
| İlk olarak 19. yüzyılın ilk yarısında Fransız bir kimyager tarafından gözlemlenmişti. | Open Subtitles | في البداية لوحظ كمادة كيميائية عند صيدلي فرنسي في النصف الاول من بداية القرن التاسع عشر |
| Bir eczacıyla evlenecek biri gibi görünüyor mu? | Open Subtitles | هل تبـــدوا هذه كمــرأة قد تتزوج صيدلي |
| Tüm şifacıları, tüm eczacıları. | Open Subtitles | وكل مُعالج، كل صيدلي |
| En son duyduğumda bir yerlerde eczacı olarak çalışıyordu. | Open Subtitles | آخر ما سمعته عنه أنه يعمل صيدلي في مكان ما في الريف |
| Kaçırılmadan önce 65 yaşındaki bir eczacı tarafından çekilmiş. | Open Subtitles | لقد تم التقاطها بمعرفة صيدلي قبل دقائق من اختطافها. |
| "Bunu inkar ediyorsan, bir tanığımız var, ... bir başka eczacı." | Open Subtitles | إن أنكرت ذلك فلدينا شاهد في المحكمة، صيدلي آخر |
| eczacı olan Godfrey iyi bir eş, baba... ve çevresinde sevilen bir beyefendiydi. | Open Subtitles | زوج، أب و صيدلي و رجل متعدد المواهب يسكن في |
| eczacı olan Godfrey iyi bir eş, baba... ve çevresinde sevilen bir beyefendiydi. | Open Subtitles | زوج، أب و صيدلي و رجل متعدد المواهب يسكن في |
| Yılışık bir tipin olsa da eczacı olman, sana puan getirecektir. | Open Subtitles | بالرغم من أن وجهكَ متملق نوعاً ما كونكَ صيدلي سيكسبكَ بعض النقاط |
| eczacı seviyesinde istiyorum, raflara koyduğun boktan malları değil. | Open Subtitles | ،و أرغب بمُستحضر صيدلي وليس ذاكَ الهراء الذي على رفِكّ |
| Ne de olsa yalnızca zavallı bir ayyaşın oğlu, bir eczacı çırağıyım ve özgürlüğümüz için verdiğimiz bu mücadelede yalnızca 11 muharebenin gazisiyim. | Open Subtitles | أنا فقط إبن فقير لرجل سكير مجرد صيدلي مُتدرب و المحارب فقط في أحد عشر معركة |
| Doktor değilim aslında, amatör bir eczacıyım. | Open Subtitles | لست طبيباً حقاً، أقرب إلى صيدلي من الهواة |
| Üç, eczacıyım. | Open Subtitles | رقم ثلاثة مساعد صيدلي |
| Şeker mi bu? Ben eczacıyım, doktor değil. | Open Subtitles | أنا صيدلي ولستُ طبيباً. |
| - Burda hükümet ve büyük şirketler için... ilaç testleri yapılıyor ve-- ve ben yaşayan en mutlu hademeyim. | Open Subtitles | هم يعملون إختبار صيدلي للحكومة وشركات كبيرة و وأنا أسعد حارس علي وجه الأرض |
| "Clarenbach" ile ilgili bir şey yok. Ama "kimyager" kelimesi... | Open Subtitles | لا شيء على "كليرباك لكن "صيدلي" الكلمة الدليلية |
| Bir eczacıyla seks yapıyordum. Öyle mi? | Open Subtitles | كنت أمارس الجنس مع صيدلي |
| Tüm şifacıları, tüm eczacıları. | Open Subtitles | ...كل معالج، كل صيدلي |
| Bunu bir eczacıya verin, vişne suyu ve afyonla yatıştırıcı hazırlasın. | Open Subtitles | اعثري على صيدلي ليصنع هذه الصبغة من ماء الكرز الأسود و الأفيون. |
| Satıcının dün geceki soygunda bir eczacıyı öldürdüğünü ve bu çocukların satıcıyı, kadın veya erkek, yakalamak için yardım edebileceklerini düşünüyoruz. | Open Subtitles | حسنا نعتقد ان الموزع قد قتل صيدلي البارحة اثناء عملية سرقة كما نعتقد انا هذان الولدان باكمانهما مساعدتنا على ذلك |
| Emekli eczaci bir arkadasimdan. 15 yildir onda duruyormus. | Open Subtitles | صيدلي متقاعد يقول |