"طالما بقي" - Translation from Arabic to Turkish

• sürece
• müddetçe

Ancak ilaçlar sayesinde etkisiz halde kaldığı sürece HIV tespit edilemez halde kalacaktır.
ولكنّه طالما بقي خامدًا بفضل العقاقير، فسيكون الفيروس لا يزال غير قابل للكشف.

O çocuk sağ olduğu sürece asla son bulmayacak.
لن ينتهي طالما بقي ذلك الطفل على قيد الحياة.

Ve öyle olduğu sürece de... ona bağIı kalıp, çalmaya devam edeceğim.
طالما بقي الأمر، هذا أنا استمسك بها وحاول صُنع مغزى منها

Kalpleri değişmediği müddetçe düşlediğin dünya gerçek olamaz.
و طالما بقي هذا الشيء في قلوبهم دون تغيير. فإن العالم الذي تحلُم به لن يكون حقيقة في يومٍ ما.

Oğullarınız şevklerini kaybetmediği müddetçe ben gece-gündüz çalışmaya hazırım.
أنا مستعد للعمل ليلاً ونهاراً طالما بقي أبناؤك على حماسهم ..

Asla vaz geçmeyecek. Hayatta olduğu sürece.
. لن يكف عن المحاولة طالما بقي حياً

Nefes aldığım sürece iş için endişelenmene hiç gerek yok.
طالما بقي في نفس... ... فلا تقلق أبداً بخصوص الأعلانات المبوبة

Deniz olmadan salyangozların kokuyu kaybetme tehlikeleri vardır ama kum nemli kaldığı sürece yiyeceğin zayıf kokusunu takip edebilirler.
بدون مياه البحر حولها، قد تفقد البزاقات أثر الرائحة التي تتبعها، لذلك طالما بقي الرمل رطبا، يبقى هناك أثر ولو ضئيل يمكنها اقتفائه نحو الطعام.

Fakat oğlu bizimle kaldığı sürece bize sadık kalacaktır.
...ولكنه سيظل مخلصًا طالما بقي ابنه معنا...

Kapalı olduğu sürece, bilmek ve bilmemek arasındaki engeldir.
"طالما بقي مغلقاً، فإنّه الحاجز بين المعرفة وعدم المعرفة"

Buzau'yla yaptığımız ortaklığın iyi gittiğini görmediğimiz sürece size herhangi bir söz veremeyiz.
لكن.. أظن أنه لا يمكننا أن نعد بأي شيء.. طالما بقي التعاون مع "بوزاو" صعباً.

Paul tutsak olduğu sürece güç dengesi bizden yana.
طالما بقي (بول) سجيناً فتوازنُ القوّة سيكونُ في صالِحنا

Dostça kaldığı sürece yok.
طالما بقي الأمر وديًا

Komünistler Polonya'da oldukları müddetçe geri dönemezsin.
، "طالما بقي الشيويعيون في "بولندا . لا يمكنك العودة