| Oh, hiçbir şey diyor efendim. Sadece arıza. Eski veri. | Open Subtitles | يقول انه لا شىء, سيدى مجرد عطل بيانات قديمة |
| Alıcısında arıza var efendim. Kapatılmış gibi. | Open Subtitles | هناك عطل في جهازه اللاسلكي ، سيدي مثل عند إيقاف تشغيله. |
| Ailemin sorun olacagini biliyorum. Ama hafta sonlari çocuklar oradayken gelebilirsin. | Open Subtitles | أعرف أن والداي سيكونان عقبة لكن يمكنك أن تأتي عطل نهاية الاسبوع عندما يكون الشباب هناك |
| Ekibiniz her güncelleme yüklediğinde ciddi bir hata olasılığı vardır. | Open Subtitles | كل مرة يصدر فريقك تحديثًا، هناك احتمال بوقوع عطل حرج. |
| Hafta sonları Amelie, genellikle Doğu Garından trene binerek babasını ziyarete gider. | Open Subtitles | في عطل نهاية إسبوع تأخذ أميلي في أغلب الأحيان القطار لرؤية أبيها |
| - Telemetri, bunun araç arızası olma şansı var mı? | Open Subtitles | إلى نظام الإستشعار، أثمة فرصة لأن يكون هذا عطل بالأجهزة؟ |
| Mekanik hasar veya kurcalamadan eser yok ve işlev bozukluğu de emaresi yok. | Open Subtitles | لا يوجد إشارة لأي ضرر أو عبث ميكانيكي ولا أي دليل على وجود عطل |
| Uzak bir sondada arıza var. İlgilenmen gerekiyor. | Open Subtitles | هناك عطل فى التحقيق عن بعد يتطلّب إنتباهك |
| Önce arıza sandık ama aynı sonucu gösteren dört duba daha var. | Open Subtitles | لقد ظننا فى البداية أنه عطل و لكن هناك الآن 4 عوامات فى شمال الأطلنطى سجلت نفس الانخفاض |
| 06:38'te elektrik sisteminde bir arıza oldu. | Open Subtitles | عطل في النظام الكهربائي في السادسة و 38 دقيقة |
| Hala daha verileri inceliyoruz, ama kesinlikle eminim, bu bir arıza değildi. | Open Subtitles | نحن لانزال نقوم بتجميع البيانات. ولكن نحن شبه متاكدين انه لم يكن عطل. |
| Bu tellerin elektrikteki bir arıza nedeniyle erimediğinden nasıl emin olabiliyoruz? | Open Subtitles | حسنا، كيف يمكننا أن نتأكد من الأسلاك لم تذوب بسبب عطل كهربائي؟ |
| Meine şirketi, deiner kablosunda bir sorun olduğunu söyledi. | Open Subtitles | مديري يقول هناك عطل ما بالكبل نعم، تفضـّل |
| Kim olsa ya delirdiğini ya da siber-beyninde sorun olduğunu düşünür. | Open Subtitles | أي شخص يظن أنك المكسرات أو يكون واحد عطل cyberbrain خطيرة. |
| - Merhaba. - Merhaba, arabada sorun mu var? | Open Subtitles | ـ أهلاً ـ أهلاُ ، هل لديكي عطل بالسيارة ؟ |
| OMS ve RCF sistemlerinde bir hata var. | Open Subtitles | لدينا عطل في نظامي ال أو أم سي و ال آر اف سي |
| Hafta sonları Amelie, genellikle Doğu Garından trene binerek babasını ziyarete gider. | Open Subtitles | في عطل نهاية إسبوع تأخذ أميلي في أغلب الأحيان القطار لرؤية أبيها |
| Gördüğünüz gibi kazaya hidrolik arızası sebep olmuş. | Open Subtitles | كما تريان، لقد تسبب عطل بالسوائل الميكانيكية في تحطم الطائرة. |
| Bu, sağ karın boşluğunda fonksiyon bozukluğu, kalp krizi ve ciddi nörolojik zararlara neden olabilir, kardeşinizin de içinde bulunduğu koma gibi. | Open Subtitles | هذا يؤدي الى عطل بالبطين الايمن للقلب وثم السكتة القلبية وضرر عصبي حاد مثل الغيبوبة هذا وجدت اخاك فيه |
| Fırtına temel soğutucu sistemini bozmuş olabilir. | Open Subtitles | العاصفة من الممكن ان تكون تسببت فى عطل لنظام التبريد الرئيسى. |
| Millennium Falconun yüksek hızını devre dışı bırakmış mıydınız? | Open Subtitles | هل عطل رجالك محرك السرعة الضوئية فى السفينة الفالكون؟ |
| - Hafta sonu dinlemedim, tatil dinlemedim... - Evet, hiç de hakkini alamadi. | Open Subtitles | ـ كما تعرف عطل الاسبوع، والعطل الرسمية ـ نعم كل هذا، ودائما يعمل |
| - Hepsi bozuk olarak etiketlendi. - Birazcık karışıklık oldu. | Open Subtitles | تم أعتبار الأمر عطل ألكتروني - كان فوضوياً قليلاً - |
| Tarayıcı hatası, 7-7 delta bölgesi, onarıma geçti. | Open Subtitles | عطل الناسخ الضوئي منطقة 7-7 دلتا تحت التصليح |
| Jiklör arızasıydı. Sonra da itme borusu bozuldu. | Open Subtitles | كان هناك عطل فى المقدمة مما ضاعف الضغط على جسم الطائرة |
| Telsizler çalışmıyor, bu dumanda optik sinyal göndermek mümkün değil. | Open Subtitles | ادميرال , اللاسلكى عطل . لا يمكننا ارسال اشارات مرئيه فى هذا الدخان |
| -Çalınan herhangi birşey yok. -Kontrol ettim.Kısa devre de yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء مفقود لقد فحصتها , انه ليس عطل كهربائى |