| - En azından balayı sonra kadar. - Hey, biz gerçekten ne kaçırdım? | Open Subtitles | على الأقل ليس قبل شهر العسل مهلاً ، ما الذي فاتنا حقاً ؟ |
| - En azından tavuk kılığına girmiyor. | Open Subtitles | على الأقل ليس مضطراً لأن يلبس ثياب دجاجة |
| Senin korkutmak istemedim. En azından, bu kadar çok değil. | Open Subtitles | لم أقصد أن أخيفك على الأقل ليس بهذه الدرجه |
| En azından bu sefer ben de hissettim. | Open Subtitles | ولم أشعر بذلك الشعور تجاه رجل منذ أن مات والدك على الأقل , ليس من أرجع ذلك الشعور لي |
| En azından bir hindi yağlayıcısı olmadan olmaz. | Open Subtitles | على الأقل ليس بمساعدة حقنة مليئة بالسائل المنوي |
| En azından bir 15 dakika daha rahatsız etmeyecektim. | Open Subtitles | لم أكن لأزعجك على الأقل ليس 15 دقيقة اخرى |
| Hiç değilse artık taciz edildiğin için endişelenmeyeceğim. | Open Subtitles | على الأقل ليس علي أن أقلق حيال أنه تتم ملاحقتكِ |
| Hiç olmazsa senin ailen yok, dostum. | Open Subtitles | على الأقل ليس لديك عائلة، يا رجل. |
| - En azından suçu itiraf etmeyebilirsin. - Bunu kanıtlayamazsınız. | Open Subtitles | على الأقل ليس من دون الإعتراف بجريمة القتل. |
| - En azından, doğrudan değil. - Bu nasıl mümkün olabilir ? Orası bir Ori gezegeni. | Open Subtitles | على الأقل, ليس مباشرةً- حسناً, كيف يمكن ذلك؟ |
| - En azından onu bir daha görmek zorunda kalmayacağız. | Open Subtitles | على الأقل ليس علينا رؤيته مجدداً |
| - En azından evinizde bir Alman yaşamıyor. | Open Subtitles | على الأقل ليس لديك ألماني يقيم في منزلك |
| Sürekli kaçamazsınız. En azından bu hayaletten. | Open Subtitles | لا يمكنكم الإستمرار في الهروب على الأقل ليس من هذا الشبح |
| En azından bu durumda bana efendim deme. | Open Subtitles | لا تناديني سيدي, على الأقل ليس الأن. ماذا أناديك؟ |
| En azından bu küçük aile draması kendini sonlandırıncaya kadar. | Open Subtitles | على الأقل ليس حتى تنتهي هذه الدراما العائلية الصغيرة |
| Hayır, kanatların yanmamalı, En azından bu ateşle. | Open Subtitles | لا ... لا يجب على ذراعاك أن يحترقان على الأقل ليس بهذه النيران |
| En azından bir kadeh şampanya içmeden olmaz. | Open Subtitles | على الأقل ليس بدون كأس من الشامبانيا |
| En azından bir işe yaramadı. | Open Subtitles | على الأقل ليس هناك واحدة ستعمل |
| Hiç değilse ölüler kıçını avuçlayıp memeni ellemeye kalkmıyordur. | Open Subtitles | على الأقل ليس هناك أشخاص ميتون حاولوا الإمساك بمؤخرتك أو يضغطون على صدِرك |
| Sentetik yeşil muhtemelen yaygın olarak kullanılan en tehlikeli renkti. Fakat Hiç değilse radyumun radyoaktivite niteliğini taşımıyordu. | TED | كان من المحتمل أن الأخضر الإصطناعي أخطر الألوان في الاستخدام واسع النطاق، لكن على الأقل ليس له خاصية النشاط الإشعاعي للراديوم. |
| Hiç olmazsa bugün. | Open Subtitles | على الأقل ليس اليوم. |
| Hiç olmazsa canlı olarak değil. | Open Subtitles | ! على الأقل ليس أحياء |