Şimdi bu okul sistemini ücretsiz olarak dünyaya yaymak için çalışıyorum ve fark ettim ki çok ilginçtir, kimse bunu bedavaya istemiyor. | TED | الأن أعمل على جعل هذا النظام المدرسي المجاني متاحا للعالم و لقد وجدت بشكل مثير للاهتمام أن لا أحد يرغب فيه مجانا. |
Tek yapmamız gereken şey özel yaşamı daha ulaşılır yapmak için çalışmak. | TED | ما يجب علينا فعله حقا هو العمل على جعل الخصوصية سهلة التحقيق. |
Personelini, senin onlara destek olduğuna inanmaları için büyülediğini ima ediyordum. | Open Subtitles | كنت أشير إلى قدرتك على جعل موظفيك يؤمنون بأنّك حاكمة لهم. |
En iyi eylemi yapmak için üstüne odaklanırsak, rakiplerimiz asla bizden iyi olmayacak. | Open Subtitles | لو نُركِّز فقط على جعل ،تحرّكاتنا أفضل فنحن لن نتغلّب على خصمنا أبدًا |
Dünya genelinde birçok firma, aynı teknolojiyi sizler için, hayvan yetiştiricileri için ulaşılabilir yapmaya çalışıyorlar. | TED | حسنًا، العديد من الشركات حول العالم تعمل على جعل هذه التقنية متاحة لجميع الناس مثل مزارعي الخنازير، مثلكم. |
Artık beyni daha iyi anladığımız için, EKT'yi çok daha etkili bir hâle getirebiliriz. | TED | عندما نفهم الدماغ بشكلٍ أفضل، سنصبح قادرين على جعل العلاج بالصدمات الكهربائية أكثر فعالية. |
Zaten utanılası olan bir durumu daha utanç verici yaptığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً لكِ على جعل هذا الموقف أكثر احراجاً لي |
İki yabancıyı evinde gibi hissettirdiğiniz için sizlere teşekkür ederim. | Open Subtitles | واسمحوا لي أيضاً بشكركم على جعل شخصين أجنبيين يشعرون بالترحيب بينكم |
Bu zorlu geceyi daha az zorlu hale getirdiğin için sağ ol. | Open Subtitles | أشكرك على جعل هذه الليلة القاسية أقل قسوة |
Pekala, erkeklere birşey aldırmak benim için hep mümkündü. | Open Subtitles | ستكونين مقنعة جدا هناك حسنا لطالما كنت قادرة على جعل الرجال يشترون اشياء لأجلي |
Yeni MLA olarak, Hindistan için Almore'yi daha iyi bir geleceğe taşımaya çalışacağım. | Open Subtitles | كعضو برلمان جديد , سأعمل على جعل مستقبل أفضل لألمور, و للهند . |
Böylece Maeby, hâlâ üyesi olduğu kulüpte Herbert ile buluşması için annesini ikna etti. | Open Subtitles | وهكذا كيف كانت مايبي قادرة على جعل والدتها تقابل هيربت في النادي الذي كانت لاتزال مايبي عضوة فيه |
Yani birisi kocanızın ne zaman yalnız kalacağını tahmin etmek için gidiş gelişlerinizi takip etmiş olabilir. | Open Subtitles | حتى شخص يراقب تحركاتك سوف تكون قادرة على جعل تخمين جيد جدا عندما يكون زوجك وحده. |
Başka bir adamın hayatına son vermek için | Open Subtitles | أجبرتني على جعل الأمر عادة بالتسلسل لهذه الممرآت |
Birazı bizimle yazlığa gelir diğerleri döndüğümüzde hazır olması için burada kalır. | Open Subtitles | بعضهم يأتي معنا إلى المنزل الصيفي البقية تظل هنا لتحرص على جعل المنزل جاهز لعودتنا |
Bu sınırlar içerisindeki hayatlarımızı daha iyi bir hale getirmek için çalışmalıyız belki bir gün bağımsız bir ulus bile olabiliriz. | Open Subtitles | يجب علينا العمل على جعل حياتنا افضل داخل هذه الحدود ومن الممكن ان نكون دولة مستقلة يوماً ما |
Beni hareketlendirip, tahrik edebilmek için... vücudumu fiziksel depresyona sokma... güçleri, içimdeki hayvanı teşvik etme özellikleri var. | Open Subtitles | لديهن القوة على جعل جسمي يعاني يحفزن غريزة الحيوان لدي |
Ve bu affı kazanmak adına, okullarımızı iyileştirmek sağlık hizmetlerimizi bütçelerinize daha uygun hale getirmek ve ülkemizi daha güvenli ve daha verimli yapmak için yorulmadan çalışacağım. | Open Subtitles | و سأعمل بلا كلل حتى أكون جديرًا بتلك المغفرة من خلال التركيز على جعل مدارسكم أفضل و الرعاية الصحية تصبح بأسعار معقولة |
Veterinerde diğer hayvanlara falan yardımcı olmak için duruyor. | Open Subtitles | في مستشفى الحيوانات لكي يُساعد على جعل الكلاب الأخرى هادئة وما إلى هذا الهراء. |
Dünyanın işe yarar bir silah için tek şansı kızına sevgi göstermene bağlıysa tam vakti. | Open Subtitles | إنه الوقت، عندما تكون أفضل فرصة في العالم هي عمل سلاح وتكون مركزة على جعل والدها يحبها. |