| Bu seyahat süresi çapında nerelerde sert rüzgar ve sağanak yağmur vardı? | Open Subtitles | اذاً أين توجد رياح قوية ومطر غزير في محيطنا على خطوط السفر ؟ |
| Zorluk yok. Şiddetli sağanak yok. | Open Subtitles | لا تيّار كهربائي ، و إنهيار غزير |
| Fuji'de sağanak yağış devam ederken, ... bir karara varıldı. | Open Subtitles | مع مطر غزير يستمر في الهطول هنا في "فوجي" فالقرار تم إتخاذه أخيراً. |
| Ne yağmur değil mi? | Open Subtitles | يا له من مطر غزير ، أليس كذلك ؟ انتهى الصيف للأسف |
| Sen beni 3 saat yağmur altında görmezden geldin. | Open Subtitles | قد يكون أسوأ، يمكن أن أتجاهلك لثلاث ساعات تحت مطر غزير. |
| Çok fazla kan var. Kırık kemik yok. Sana mantıklı geliyor mu? | Open Subtitles | دم غزير ولا عظام مكسورة، أيبدو هذا منطقيًّا بأيّ شكل لك؟ |
| - Evet... - Çok fazla yağmurlu. Sen Lyme Regis'e hiç gittin mi? | Open Subtitles | .أجل - المطر غزير ، هل ذهبت من قبل إلي "لايم ريجز" ؟ |
| Ah, Şu hale bak! Çok kötü yağıyor, değil mi? | Open Subtitles | يا رجل انا استسلم ,المطر غزير اليس كذلك |
| O damla değil, sağanak. | Open Subtitles | - هذه ليست قطرة، إنها مطرٌ غزير |
| İngiltere' de sağanak yağmur mu? | Open Subtitles | مطر غزير في انجلترا ؟ |
| Ne sağanak böyle. | Open Subtitles | ياله من مطر غزير |
| İyi bir sağanak geliyor. | Open Subtitles | سيهطل مطر غزير |
| Burda yağmur çölü bile değiştirecek kadar bereketli. | Open Subtitles | الماء غزير جداً لدرجة أن بوسعه تغيير صحراء |
| Aslında kasabanın merkezinde, gecenin köründe ve yağmur altındaydı. | Open Subtitles | أجل، كان في وسط المدينة بواقع الأمر، في وقتٍ مُتأخّر من الليل، في مطر غزير. |
| Hz. Muhammed'e dair gayrimüslim kanıtlar Çok fazla değildir ama mevcuttur. | Open Subtitles | الدليل غير المسلم لمحمد لا تجده غزير |
| Gary, bu Çok fazla oldu. | Open Subtitles | غاري، هذا غزير جدا. |
| Çok fazla saçi var. | Open Subtitles | كما تعلم , لديها شعر غزير - مممم - |
| Şakır şakır yağmur yağıyor. | Open Subtitles | انه مطر غزير بالخارج |
| yağmur yağıyor. | Open Subtitles | هنالك مطر غزير بالخارج |