| Şimdi bu Dallas Tiyatrosu. Bizim için çok sıra dışı bir işverendi, | TED | الآن هذا هو مسرح دالاس , وكان عميل غير عادي بالنسبة لنا |
| bu, o dönem için oldukça sıradışı. Evet, bu çok sıra dışı. | Open Subtitles | شيء عجيب وغير عادي بتلك الفترة نوع غير عادي , هه ؟ |
| Siz beyler bu akşam olağandışı bir şey gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيتم أيها السادة أي شي غير عادي هذه الليلة؟ |
| Ne kadar incesiniz, Bayan Woodhouse, ama çok alışılmadık bir şey oldu. | Open Subtitles | ياله من لطف انسة وود هاوس لكن شيء غير عادي قد حصل |
| Fakat onlar tam 18.000 yıl önce yaşamıştı... ...ve bu, gerçekten düşünmesi olağanüstü bir şey. | TED | لكنهم عاشوا قبل 18,000 سنة فقط. وهذا حقا غير عادي للتفكير فيه. |
| Telefon kaydında veya mali hesapların da olağan dışı bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، لمْ يكن هناك شيء غير عادي في هاتفه أو سجلاّته الماليّة. |
| Afedersiniz hursızlıktan önce salı günü Sıradışı bir şey olmuş muydu? | Open Subtitles | المعذرة ياسيد هل حدث شيء غير عادي يوم الثلاثاء قبل السرقة؟ |
| Ama yaptığımız araştırmalar sonucunda sıra dışı bir şey bulduk. | Open Subtitles | لكن التحاليل التي توصلنا إليها تشير إلى شيء غير عادي |
| Bu sabah sıra dışı bir şey gördünüz ya da duydunuz mu? | Open Subtitles | هل رأيت أو سمعت أي شيء غير عادي هذا الصباح؟ |
| sıra dışı bir şey duymadınız mı? | Open Subtitles | ـ حتى لم اذهب الى الحمام ـ لم تسمع اي شيء غير عادي ؟ |
| Komşulardan hiçbiri sıra dışı bir şey görmemiş patron. | Open Subtitles | لا يوجد أي أحد من الجيران رأى أو سمع أي شيء غير عادي |
| Kurbanlarını infaz eden biri için çok sıra dışı. | Open Subtitles | غير عادي بالنسبة لشخص يقوم بإعدام ضحاياه |
| Kuluçkanın ve yavru büyütmenin tüm sorumluluğu almak bir erkek için olağandışı bir davranıştır. | Open Subtitles | هذا سلوك غير عادي بالنسبة لذكر، يتولى مسئولية كاملة للاحتضان ولتربية الصغار. |
| O özeldi, o eşsizdi, her açıdan olağandışı bir adamdı. | Open Subtitles | وكان مميزا , كان فريد من نوعه. وكان غير عادي في شكل من الاشكال |
| - Darryl Weaver. Bay Weaver, dün gece olağandışı bir şey gördünüz mü? | Open Subtitles | السّيد ويفير، رأيت أو يسمع أيّ شئ غير عادي ليلة أمس؟ |
| Ameliyat esnasında bir şey duydun mu, alışılmadık bir şey? | Open Subtitles | أثناء الجراحة ، هل سمعت أي شئ غير عادي ؟ |
| Birkaç yıl önce bilimde alışılmadık bir şey yaptım. | TED | ولكن بعد عدّة سنوات، قمت بشيء غير عادي في العلم. |
| Sirena'ya baktığınızda göreceğiniz şey, yeteneğini keşfedip olağanüstü bir adanmışlıkla bunun üstüne giden bir insandır. Ve benim argümanım şudur ki; | TED | ما لدينا هنا هي إنسانة ذات تفاني غير عادي وجدت موهبة. ورأيي هو، |
| Sizin için, çok fazla değil fakat benim için, bu olağanüstü bir tutar | Open Subtitles | بالنسبه لك, ليس مبلغاً كبيراً لكن بالنسبه لي إنه مبلغ غير عادي |
| Bir kez daha, olağan dışı siyasi ilişkilerin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. | TED | نحن نعيش مجددًا في فترة اشتباك سياسي غير عادي. |
| Sonra, küçük Mikronezya Yap Adaları'nda olağan dışı bir şey oldu. | TED | ومن ثم حصل شيء غير عادي في جزر ياب الصغيرة لولايات ميكرونيسيا المتحدة. |
| Enerjisi salonu kapladı ve bu sayede Sıradışı bir sohbet oldu. | TED | و بالتالي ملأ الجو حوله بطاقته تلك و قمنا بحوار غير عادي. |
| Son zamanlarda garip bir şey duydunuz mu, veya gördünüz mü? | Open Subtitles | هل رأيتِ أو سمعتِ أي شيء غير عادي في الآونة الأخيرة؟ |
| Senin yaşında birini hafta içi geceleyin... kilisede görmek çok tuhaf. | Open Subtitles | انه غير عادي رؤية شخص بعمرك في كنيسه في ليله اسبوع |
| anormal bir duruma verilen anormal bir tepki, normal bir davranıştır. | Open Subtitles | رد فعل غير عادي حيال موقف غير عادي يعد سلوكاً عادياً |