Bakın, sırf oğlunuza iyi davranmış diye bir katilin kaçmasına göz yumamayız. | Open Subtitles | اسمعى, لا يمكننا ان نترك قاتلا طليقا,فقط لأنه كان عطوفا على ولدك |
sırf sizin için tehdit diye iyi çalışanları kadroma almazlık edemem. | Open Subtitles | لن أقوم باستبعاد موظفين جيدين من هنا فقط لأنه يهدد عملكم |
sırf o yük oluyor diye senin de yük olmana gerek yok. | Open Subtitles | أتعرفين ماذا؟ فقط لأنه مسؤول لا يَعْني ذلك بأنّك تكوني مسؤولة، أيضاً. |
Bugün, çok yıllar önce cömert yabancılar bana yardım etmiş olduğu için hayattayım. | TED | وأنا على قيد الحياة فقط لأنه منذ وقت طويل ساعدني بعض الغرباء الكرام. |
Sadece iyi bir polis olduğundan değil iyi biri olduğu için de. | Open Subtitles | ليس فقط لأنه كان أفضل شرطي بل لأنه كان أفضل رجل أيضاً |
Normalde, Dale Earnhardt Jr.'dan daha hızlı kullanırsın da ondan dedim. - Patron? | Open Subtitles | أنا ذكرت ذلك فقط لأنه في العادة تقود أسرع قليلا من ديل إيرنهارديت |
Şu an ağrısının olmaması, gittiği anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنه غير موجود الآن لا يعني أنه قد زال |
Senin yanına sırf başka gidecek yerim olmadığını için taşınmıştım. | Open Subtitles | انتقلتُ معك فقط لأنه ليس لدي مكان اخر اذهب له |
Bu adaylık önerisini ben de destekliyorum, sırf kanunlardan anlıyor diye değil ama aynı zamanda iyi yumruk salladığı için de. | Open Subtitles | وأنا الثاني في الترشيح، ليس فقط لأنه يعرف القانون، ولكن لأنه يلقي لكمة جيدة. |
Ama sırf Cadılar Bayramı diye evlerine iblis, cadı ve hayaletlerin resimlerini asıyorlar. | Open Subtitles | لكن فقط لأنه الهالويين جميعهم يعلقون صور للشياطين والاشباح على منازلهم |
sırf kürklü diye aldığım son şeysin.! | Open Subtitles | هذه أخر مرة أشتري اي شيء فقط لأنه من الفراء |
sırf o aradı diye Westchester'a gitmeyeceğim. | Open Subtitles | مستحيل ان أذهب إلى أقصى الغرب فقط لأنه هاتفنى انه ممل. |
İş bulmak kolay değil. daha kötü biri içinde çalışabilirdim nefret ettiğiniz bir yerde sırf sigortalı olduğunuz için durmamalısınız. | Open Subtitles | غير سهل أن احصل على وظيفة بالإضافة إلى ذلك, قد ينتهي بالعمل مع شخص أسوأ لا تبقى في مكان تكرهه فقط لأنه خائف |
Kışkırtma olmadan, ortada bir sebep bile yokken, sırf yapabiliyorlar diye saldırmaları... | Open Subtitles | الهجوم بدون أي استفزاز و بدون أي سبب فقط لأنه يستطيع هذا بربري |
Baksana, şimdi de sırf evlilik öncesi korkuları var diye McNab'i öldüreceksin. | Open Subtitles | أنظر، أنت سَتَقْتلُ ميكي ناب هنا فقط لأنه كان عند خوف ماقبل الزفاف |
sırf o Russ tehlikede dedi diye gerçek olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | والدي محتال أعني, فقط لأنه قال أن روس في خطر لايعني أنها الحقيقة |
idi. Mesela, çocuğunuzun bir robot köpeği tekmelemesini köpeğin bir eşya olduğu için mi yoksa çocuğun gerçek bir köpeği de tekmeleme olasılığı olabileceğini engellemek için mi durdursunuz? | TED | فمثلًا، هل هناك سبب ما يمنع طفلك من ركل روبوت على شكل كلب، ليس فقط لأنه يحترم ملكية الآخرين. ولكن لأن الطفل قد يكون أكثر قابلية لركل كلب حقيقي؟ |
Doğaüstü bir olay yaşadığımız zaman... bu bilinmeyen bir şey olduğu için ödümüz patlar. | Open Subtitles | عندما نتورط في حدث خارق رعينا بيكون خارج ذكائنا فقط لأنه مجهول |
Senin değilde benim en iyi arkadaşım olduğu için sen kıskanıyorsun. | Open Subtitles | أنت تغار فقط لأنه أصبح صديقي لأنه أصبح صديقي المفضل بدلا عنك. |
İçinde bir bit yeniği olduğu için davayı tekrar açmamı mı istiyorsun? | Open Subtitles | أتريدني أن أستأنف قضية فقط لأنه لديك شعور ؟ |
Sadece benimle konuşuyordu çünkü ondan bıkmıştı, ama bu konuşmayı severdim. | Open Subtitles | أحببت الطريقة التي كان يتكلم بها أعرف أنه تكلم معي فقط لأنه كان قد سأم منها و لكني أحببت هذا |
Önceden ağrısının olması, geri geleceği anlamına gelmez. | Open Subtitles | فقط لأنه كان موجود قبلاً لا يعني أنه سيعود |