| İşlerin kötü olduğunu anlıyorum ama bunu düzeltmek için ne yapıyoruz? | Open Subtitles | فهمت أن الأمور تسوء , ولكن ماذا نفعل لنصلحها؟ |
| Bu yapımcı için çalışmanın senin için büyük bir fırsat olduğunu anlıyorum, ama Columbia ne olacak? | Open Subtitles | فهمت أن العمل عند هذه المخرجة يعد فرصة عظيمة ولكن ماذا عن جامعة (كولومبيا)؟ |
| anladığım kadarıyla sanık avukatlığını sizin yapmanızı istemiyor | Open Subtitles | فهمت أن المتهمة لا تريدك أن تكون محامي الدفاع عنها |
| anladığım kadarıyla lobide, yüzlerce gazeteci ve... | Open Subtitles | فهمت أن هناك مائة مراسل على الأقل ومصورين في البهو |
| Ben insan aklını onlardan kat kat fazlasıyla anlamıştım, böylece becerilerimi bir bilim adamı olarak korumama izin verdiler... çünkü bunlara ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | فهمت أن عقل الإنسان أفضل منهم بكثير، سمحوني أنا احفظ مهاراتي كعالم لأن احتاجوها |
| Sonunda şunu anladım ki sen olmasaydın, hayatım tamamen farklı olabilirdi. | Open Subtitles | وفي النهاية فهمت أن مسار حياتي كان ليصير مختلفاً تماماً لولاك |
| Bay Bordal, ekstra bir tanığınız olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | حفلةً افضل من حفلتِنا ليلة أمس ؟ سيد (بوردال) لقد فهمت أن لديك شاهدٌ إضافي |
| anladığım kadarıyla görünmezlikten kalkanlara geçmek zaman alıyor. | Open Subtitles | حسب ما فهمت أن الأمر يحتاج إلى بعض الوقت لتعود مرة أخرى من الإخفاء إلى الدرع الواقى |
| anladığım kadarıyla babanın karabasan denilen biri tarafından öldürüldüğünü düşünüyorsun. | Open Subtitles | فهمت أن والدكِ قتل بواسطة "رجل يظن أنه "رجل الظلام |
| anladığım kadarıyla, Henry Manox denilen adam, müzik öğretmeniymiş? | Open Subtitles | لقد فهمت أن هذا الرجل هنري مانوكس, كان مدرس موسيقى؟ |
| anladığım kadarıyla, oylama "suçsuz" dan yana gidiyormuş. | Open Subtitles | لقد فهمت أن التصويت كان يميل إلى تبرئتها |
| Üzgünüm ama anladığım kadarıyla Bayan Florrick bugünkü toplantıya katılmak zorunda. | Open Subtitles | أأنا أسف , لكنني فهمت أن السيده فلوريك ستكون حاضره في اجتماع اليوم |
| - anladığım kadarıyla saat geçmiş. | Open Subtitles | فكما فهمت أن الوقت كان متأخر جداً العمل . |
| Ben insan aklını onlardan kat kat fazlasıyla anlamıştım, böylece becerilerimi bir bilim adamı olarak korumama izin verdiler... çünkü bunlara ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | فهمت أن عقل الإنسان أفضل منهم بكثير، سمحوني أنا احفظ مهاراتي كعالم لأن احتاجوها |
| O anda anladım ki; bu çocuk boş yere ölmüştü. | TED | في تلك اللحظة، فهمت أن هذه الطفلة ماتت من أجل لا شيء. |
| Tam o anda, gelecekteki Doug'un bir tür sahtekarlık yapacağını anladım. | Open Subtitles | وفي الحال فهمت أن دوغ المستقبلي من المحتمل أنه رتب عملية احتيال |