| Vijay'i düşün biraz. Hindistan'a dönmeniz gerek. | Open Subtitles | فيجي مريض يا جيان عد إلى الهند |
| Onlar Kolkata'ya geri dönmeden Vijay'in ağabeyiyle son bir bira. | Open Subtitles | كأس جعة أخير مع أخوة (فيجي) قبل الإقلاع إلى (كالكوتا) |
| Tamam, Vijay. | Open Subtitles | حسناً فيجي ، تعال هنا |
| İncirli pudingin gerçek olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم حتى أن حلوى (فيجي) شيء حقيقي |
| Fijinin hayatta kalan en büyük sürüngeni dışarıdaki çok ufak bir adada kalmıştı | Open Subtitles | أكبر زاحف في فيجي تقطعت به السبل علي حفنة من جزرها الخارجية |
| Fiji haberlerini anlamam da benim için bir hayli zor, garip olan, Fiji' de devam etmekte olan muazzam bir bedelin olması. | TED | ومن المستحيل تقريبا أن أتحصل على أخبار فيجي. وهو الأمر الغريب، لأنه في الواقع هناك الكثير من الأحداث تقع في فيجي الآن. |
| Ve sonra Paris'e iki bilet, Fuji'ye bir bilete dönüştü. | Open Subtitles | و رحلة إلى "باريس" لشخصين أصبحت "فيجي" لشخص واحد |
| - Büyük Catherine'e "Figgy" dendiğini nereden öğrendin? | Open Subtitles | كيف تعلمتي دعوة (كاترين) العظمى بـ"فيجي"؟ |
| Vijay, sana daha önce sessiz ol demiştim ya. | Open Subtitles | فيجي طلبت منك البقاء هادئاً |
| En azından Vijay'i götürme. | Open Subtitles | على الأقل ، لا تأخذ فيجي معك |
| Vijay'ı sana bırakabilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني إبقاء فيجي معك ؟ |
| Bana bir şey olursa, Vijay'le ilgilenir misin? | Open Subtitles | هل يمكنك رعاية فيجي ؟ |
| Biliyor musunuz, Vijay yalnızca belediye binasında evlenmek istediğini umrunda olmadığını söyledi biz birlikte olduğumuz sürece. | Open Subtitles | كان (فيجي) يريد أن نتزوج في قاعة المدينة فحسب, و قال أنه لا يهتم, طالما سنبقى مع بعضنا البعض |
| Vijay'le internetten oynardık. Bana bu takımı yaptı. | Open Subtitles | إعتدنا أنا و (فيجي) اللعب على الإنترنت, لقد صنع لي هذه المجموعة |
| Vijay'le bir senedir falan Skype'tan konuşuyoruz. | Open Subtitles | نتحدث أنا و (فيجي) على الـ(سكايب) منذ ما يقارب العام |
| Eğer Vijay dün gece barda değildiyse neredeydi? | Open Subtitles | إن لم يكن (فيجي) متواجداً في الحانة البارحة, فأين كان؟ |
| Hayır, Vijay'in mesajı "Esrar içtiğim için özür dilerim." değildi. | Open Subtitles | كلا, رسالة (فيجي) تلك لم تكن تعني "أسف لأني دخنت لفافة" |
| Bara git, üç oyun oyna eğer Vijay hâlâ dönmezse o zaman endişelenebilirsin. | Open Subtitles | و إن لم يأتي (فيجي) بعد, فيحق لكِ أن تقلقي |
| Bir gündür evliyiz, Vijay ve çoğunu bana yalan söylemekle geçirdin. | Open Subtitles | إننا متزوجين منذ يوم واحد, (فيجي), و قد كذبت في معظمه (تارا), إني مرتعب فحسب |
| Söyle bana o incirli pudingleri. | Open Subtitles | أخبرني أنه مازال لديك واحدة من حلوى (فيجي) هذه |
| Şeker kamışı, zencefilli, incirli puding? | Open Subtitles | عصا السكر, خبز الزنجبيل حلوى (فيجي)؟ |
| Fijinin ilk hayvanları bundan on milyonlarca yıl önce yok oldu. | Open Subtitles | أول حيوانات فيجي قد وصل منذ عشرات الملايين من السنين |
| Fiji'ye gitmek üzere uçağa bindim ve yanımdaki koltukta sen yoktun. | Open Subtitles | عندما كنت على متن الطائره الى فيجي ولم تكوني موجوده بجانبي |
| Fuji'deki radar gözlem merkezine ne oldu? | Open Subtitles | ... " ماذا يجري ؟ المراقبة في " مركز فيجي |
| - Figgy'nin zümrütleri sizde kaldı. | Open Subtitles | احتفظتِ بقلادة (فيجي) |