| Son iki saat içinde eşinin televizyona çıkmasından sonra, dört bin kişi aradı. | Open Subtitles | حسناً، في الساعتين الماضيتين منذ حديث زوجك بالتليفزيون، تلقينا 4 ألاف مكالمة |
| Önümüzdeki iki saat ne yapmak istersin peki? | Open Subtitles | ماذا تريدين أن تفعلي في الساعتين التاليتين ؟ |
| Hayır, son iki saat uçağı uçurdum. | Open Subtitles | لا، في الساعتين الأخيرة، كنت أقود الطائرة. |
| - İki saattir arıyorum ve açmıyor. - Evet, tamam. | Open Subtitles | لكن حاولت الإتصال به في الساعتين الأخيرتين وهو لا يردّ. |
| Ve son birkaç saattir kimse yüzüme tükürmeye çalışmadı. | Open Subtitles | و لم يبصق أحد في وجهي في الساعتين الماضيتين |
| Tek bildiğim son 2 saat içinde ofisime 40 tane görüşme talebi gelmesi. | Open Subtitles | في الساعتين الأخيرة مكتبي اِستلم 14 طلب للمقابلة. |
| Bu yüzden sakin ol ve alev alev yanmaya hazır ol... çünkü önümüzdeki birkaç saat içinde, umuyorum ki her ikimiz de kafataslarımızın ani sıkıştırmasına maruz kalacağız, anladın mı? | Open Subtitles | لذا تحتاج فقط أن تبردها ثم تشعلها لأنه في الساعتين القادمتين لن يكون هناك مايكفي لنشعلها في جماجمنا .. |
| Bu yüzden sakin ol ve alev alev yanmaya hazır ol... çünkü önümüzdeki birkaç saat içinde, umuyorum ki her ikimiz de kafataslarımızın ani sıkıştırmasına maruz kalacağız, anladın mı? | Open Subtitles | لذا تحتاج فقط أن تبردها ثم تشعلها لأنه في الساعتين القادمتين لن يكون هناك مايكفي لنشعلها في جماجمنا .. |
| İki saat içinde basıncı üç kez azaltmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان علي تخفيف الضغط ثلاث مرات في الساعتين الماضيتين |
| Son iki saat içinde öğrendiğim tek şey, Amerikan erkeklerinin birayı sevdiği, sık sık işediği ve erekte olmada sorunları olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي تعلمته في الساعتين الأخيرتين أن الرجال الأمريكيين يحبون شرب البيرة يتبولون كثيرا, و يعانون من مشاكل في الانتصاب |
| Son iki saat boyunca oda ile buz makinesi arasında oldukça fazla gidip geldim. | Open Subtitles | انها جميل جداً وتلفت من المشي ذهابا وإيابا لماكنة الثلج في الساعتين الماضيتين |
| Biz de bilmeniz gereken her şeyi size önümüzdeki iki saat içinde göstereceğiz. | Open Subtitles | سنريكم كل ما تودّون معرفته في الساعتين القادمتين. |
| Gördüğünüz şey enerji ve bu da önümüzdeki iki saat içinde çözülecek her şeyi anlamanın anahtarlarından biri. | Open Subtitles | ما ترونه هو طاقة. وهي مفتاح لفهم كل ما سنكشفه في الساعتين القادمتين. |
| Seninki iki saattir demir gibi sert. | Open Subtitles | لقد كُنْتَ متصلّباً كلوحة في الساعتين الماضيين |
| İki saattir bir daire çiziyor gibiyim. | Open Subtitles | أشعر بأنني أمشي في دائرة في الساعتين الفائتة |
| Bazıları, son birkaç saat içinde güncelliklerini yitirmiş olabilir. | Open Subtitles | .ربما سقط البعض منها في الساعتين الماضيتين |
| İlk parti birkaç saat içinde teslimata hazır olur. | Open Subtitles | الشحنة جاهزةً للتحميل في الساعتين القادمتين جيد. |