| Geçen Cadılar Bayramı'nda Bataklıkta bir tur grubuna rehberlik ediyordum. | Open Subtitles | توليت قيادة مجموعة سياحية في المستنقع ليلة عيد القديسين السابقة |
| Bataklıkta dövüştüğünüzde, niye onu öldürmedin? | Open Subtitles | عندما قاتلتَه في المستنقع, لماذا لم تقتله ؟ |
| Vahşi bir gergedan Bataklıkta geçen zor bir gün sonrası evine gelip de, beni pijamalarını giymiş, purolarını içmiş, karısıyla yataktayken yakalasaydı, bundan daha çok dehşete düşmezdim. | Open Subtitles | فليس بإمكاني أن أكون أكثر رعباً كما لو أن وحيد قرنٍ عاد إلى بيته بعد عملٍ شاقٍ في المستنقع ليجدني مرتدياً بيجامته، |
| Demek adam öldüren bir bataklık canavarı var diyorsunuz. | Open Subtitles | أذن,أنت تقول أن هناك وحش في المستنقع يقوم بقتل الناس؟ |
| bataklık kazaları. Dizinize kadar belaya batmanıza neden olurlar. | Open Subtitles | التحطم في المستنقع يمكنها اغراقك بالمتاعب |
| Çamur ve Bataklıktan ibaret. Aynı çamur kazar gibi. | Open Subtitles | إنه مجرد وحل و طين كغرق اللغم في المستنقع |
| İşte size Bataklıktan gelen biraz daha Amerikana. | Open Subtitles | إليكم مزيدا من الثقافة الأمريكية، التي كانت مرمية في المستنقع. |
| Demek, katil onu stüdyosunda öldürüp cesedini de bir bataklığa gömmüş. | Open Subtitles | إذاً القاتل قتلها في مسكنها ودفن الجثة في المستنقع. |
| Kalktığında Bataklıkta uyumuş gibi olursun. | Open Subtitles | من الممكن أن تتصوري بأنك نائمة في المستنقع. |
| Senden Bataklıkta aldı ve onunla vurdu beni. | Open Subtitles | إنه المسدس الذي أخذه منك في المستنقع المسدس الذي أصابني به وتحمله منذ ذلك اليوم |
| Kız neredeyse Bataklıkta boğulacaktı diye suçlanacağım herhalde. | Open Subtitles | أتوقع بأني سألام لأن تلك البنت أوشكت أن تغرق في المستنقع |
| Sanırım Bataklıkta kızlar olmayacak. Bunlara ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أعتقد بما أنه لا توجد فتيات في المستنقع فلن أحتاج لهذه |
| Sadece Bataklıkta yaşayan tuhaf insanlar var. | Open Subtitles | فقط مجموعة من الناس السمينة يعيشون في المستنقع ماذا عن الرؤى ؟ |
| Teknesiyle Bataklıkta insanları tura çıkarıyormuş. | Open Subtitles | للقيام برحلة مسائية في المستنقع على قاربه |
| bataklık kazaları. Sizi indirirken dizinize kadar belaya sokabilirler. | Open Subtitles | التحطم في المستنقع يمكنها اغراقك بالمتاعب |
| Yoksa polise gidip senin bataklık turu işinden bahsetmemi mi tercih edersin? | Open Subtitles | أم أنك تفضل ذهابي للشرطة وإخبارهم بشأن عملك السياحي في المستنقع |
| Yılan, örümcek ve daha sesini çıkaramadan insanı yutan bataklık yüzünden çocukların oraya gitmesi yasaktı. | Open Subtitles | الآن، حدث هذا في المستنقع خارج آشتون الأطفال لم يسمح لهم بدخول المستنقع بسبب الأفاعي و العناكب ورمال متحركة ستبتلعك بسرعة قبل أن تتمكن حتى من الصراخ |
| Normalde Boğucu Duman nefesler evleri olan Tehlikeli Bataklıktan çok uzaklaşmazlar. | Open Subtitles | نافثو الدخان عادة لا يذهبون بعيداً عن موطنهم في المستنقع شديد الخطورة |
| İsveç'teki şu Bataklıktan çıkan Tollund Adamı gibi. | Open Subtitles | مثل رجل التولوند في المستنقع السويدي رجلالتولوند: رجل منالعصرالحديديوجدمحنططبيعياًفيمستنقعدنماركي |
| Bataklıktan kurtardığım koca kıçını geri sokmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعود لإنقائ مؤخرتك السمينة في المستنقع |
| Her şeyi sulak bir yere götürür ve arabayı bir bataklığa atarız. | Open Subtitles | وسنأخذ كل شيء (خارج الـ(ميدولاندز وندفع السيارة في المستنقع |