| Daha dün çocuk havuzunda, beraber çıplak bir biçimde yüzüyordunuz. | Open Subtitles | يبدو كأنّكم البارحة أنتم الإثنان تسبحون عرايا في بركة الأطفال |
| Hem bir tarafı donmuş bir gölde ne yapacaksın? Senin daha iyi olduğun şeyler var. | Open Subtitles | كي تتجولي في بركة متجمدة وتظنين نفسك أفضل مني |
| Bir poşet toprak yer, tuvaletimizi çocuk havuzuna yapar, hayata devam ederiz. | Open Subtitles | نحن كنا نأكل كيس من التراب، ونتمدد في بركة كيدي حتى خرجنا |
| Onun yanındaki akarsu, bir kaç yüz metre devam ediyor ve küçük bir gölette son buluyor. | TED | التيار الذي بجانبه يسير لبضعة مئات من الياردات وينتهي في بركة صغيرة. |
| Ve Zayday de merdivenlerden falan düşürse ya da havuzda boğulursa, ve sen de yeniden Kappa'nın bir numaralı sürtüğü olursun. | Open Subtitles | وعندما تقوم زايداي بإرتكاب سلسلة من الأخطاء أو تغرق في بركة التحكم فمن ثم ستُضاجع من جديد عاهرة منزل كابا الأولى |
| Oh, Gerçekten çok üzgünüm. Demek istediğim- - Yani Kirli su birikintisinde yüzecek kadar aptal olduğunuza göre... | Open Subtitles | آسفة، ظننت أنك إن كنت سخيفاً كفاية لتسبح في بركة قذرة |
| Hadi ama, küçük havuzdaki büyük balık gibi olmaya başladın. | Open Subtitles | هيـّا، أنتِ تُحبـّين أن تكوني سمكة صغيرة في بركة صغيرة |
| Havada olduğumu, ve neredeyse boş bir havuza atladığımı fark ettiğimde... | Open Subtitles | عندما أدركت أنني في الهواء أقفز في بركة شبه خالية |
| Çünkü, yaklaşık 10.000 yıl önce, ...Kaliforniya' da yerden sızıp, ... doğal olarak oluşan bir katran havuzunda gezindi. | Open Subtitles | لأنه مما يقارب ال١٠ آلاف عامٍ مضت، غرق هذا الحيوان في بركة من القطران الطبيعي المتسرب من أراضي كاليفورنيا |
| Orada durduğunda bedenin korumasız olacak, kendi kanının havuzunda yüzeceksin, | Open Subtitles | عندما كنت تقفين هناك ولحمك يذبح وتجذفي في بركة دمك الخاص |
| Şahsen dedektif bir ördek havuzunda bıcağınızı tuttuğunuzu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا شخصيا أعتقد أنك غارق حتى ركبك في بركة بطة أيها المحقق |
| Cesedi, üç çete üyesinin cesetleriyle birlikte donmuş bir gölde bulundu. | Open Subtitles | وجد جسده في بركة مجمدة مع ثلاثة من أفراد العصابة |
| Küçük bir gölde yaşamakta ne var ki! | Open Subtitles | لا عيب في ان تعيش في بركة صغيرة. |
| Çocukken bir keresinde neredeyse bir gölde boğuluyordum. O zamanda aynı şeyleri hissetmiştim. | Open Subtitles | كدت أغرق في بركة في صباي |
| Burnumu akıtan o vaftiz havuzuna iki kere kafamı sokmuştum. | TED | غمست رأسي ليس مرة واحدة، وإنما مرتين في بركة المعمودية التي تدفع إلى التمخط. |
| Yüzme havuzuna elektrik verilmesi, aşınmaları azaltmak içindi. | Open Subtitles | كان الخلل الذي أصاب الأسلاك الكهربية . في بركة السباحة هذه ناجماً عن أسبابٍ طبيعية |
| - Avucuma kendi atladı. Peki, elinin avlanma ruhsatın olmadan, o gölette ne işi vardı? | Open Subtitles | ماذا كانت تفعل يدك في بركة خاصّة بدون رخصة؟ |
| Güvenlik kameraları her yerde, fakat bir çocuk havuzda boğuluyorken bizi uyaramıyorlar. | TED | كاميرات المراقبة أصبحت في كل مكان لكنها لا تنبهنا عندما يوشك طفل على الغرق في بركة سباحة |
| Aynı su birikintisinde boğulmak gibi. | Open Subtitles | سيكون مثل الغرق في بركة. |
| havuzdaki olay sayılmaz. | Open Subtitles | سباحتكما الجماعيّة في بركة السباحة، لايحتسب |
| Bunu, sen ve Celia'dan daha fazla sevdiğimi söylemiyorum, ama eğer bu üçü bir havuza düşse, ve ben yalnızca iki tanesini kurtarabilsem biriniz sonunda onun odasını alırsınız. | Open Subtitles | أنا لا أقول أنني احب هذا اكثر منك ومن سيليا ولكن ان وقعتم ثلاثتكم في بركة وان استطعت انقاذ اثنين منكم |
| Ve bu nehir, iki mil sonra çok derin bir gölete dökülüyor. | Open Subtitles | وهذا النهر، بعد ميلين، يصبّ في بركة بلا قاع |
| İki küçük çocuğu analarının kanından oluşan bir kan gölünün ortasında bırakmaya mecbur muydun? | Open Subtitles | أكان عليك أن تترك صبيين صغيرين يسبحان في بركة من دماء أمّهما؟ |
| Kalbimin gölünde bir lotus çiçeğisin susuzluğunla suyumu emiyorsun. | Open Subtitles | أنت زهرة لوتس في بركة قلبي تستهلك مائي لتروي عطشك |