| Otopsi raporu saniyeler içinde iki saatlik bir yolculuk yaptı. | Open Subtitles | تقرير تشريح الجثة قدُم للتو منذ ساعتين رحلة في ثوان |
| Rüzgarlı bir gündü, saniyeler içinde, alevler onları yuttu. | Open Subtitles | و لأنه كان يوما عاصفا التهمتهم النار في ثوان |
| Havaya maruz kalsa, saniyeler içinde yanardı. | Open Subtitles | اذا ما تعرضت للهواء ستكون قد احترقت في ثوان. |
| Bu adam polis merkezine dalıp buradaki herkesi saniyeler içerisinde öldürebilir. | Open Subtitles | هذا الرجل قد تصل إلى منطقة وقتل الجميع هنا في ثوان. |
| Köprünün direkt üzerinden uçmamıza rağmen, saniyeler içerisinde onu 3B olarak görüntüledik, rengini yakaladık. | TED | وبالرغم من أننا قد قمنا بالطيران في خط مستقم من فوق الجسر، إلا اننا حصلنا على صورة ثلاثية الأبعاد، وبالألوان في ثوان معدودة |
| Aklınızda olsun bir şeye ihtiyacınız olursa birkaç saniye içinde burada olabilirim | Open Subtitles | تذكرا.. أنه يمكنني العودة في ثوان حرفيًا إن احتجتما أي شيء |
| Fentanil. Gaz türevi onu birkaç saniyede nakavt eder. | Open Subtitles | الفنتانيل مشتق من غاز يمكن أن يرميها أرضاً في ثوان |
| Bir kaç saniye içinde katran yatağına ayak basacaksın. | Open Subtitles | أنت ذاهب لتصل إلى السرير القطران في ثوان. |
| Korunmasız olan minik yavru saniyeler içinde donabilir. | Open Subtitles | متى ما كان الفرخ الضيئل غير حصين، قد يتجمد حتّى الممات في ثوان |
| Mermi cama isabet ederse, saniyeler içinde uçaktaki basınç düşer. | Open Subtitles | لو أصابت رصاصة واحدة النافذة، فإنّ ضغط الطائرة سيزول في ثوان. |
| Ben Howard'ı vurduktan sonra saniyeler içinde parçalara ayrılmıştı. | Open Subtitles | بعد ان اطلقت النار على هوارد لقد تفككت في ثوان |
| Bize içeri gidip, kilidi açarak saniyeler içinde dışarı çıkacak bir lazım. | Open Subtitles | سنحتاج شخص للحصول على، اختيار القفل ومن ثم الخروج في ثوان. |
| Ve saniyeler içinde Bir başkanı öldürürler brezilyadaydınız çünkü... | Open Subtitles | ستقدم المساعدة للرئيس في ثوان! كنتَ في البرازيل بصفة مستشار |
| Uçak Florida'dan Arizona'ya saniyeler içinde varınca babanla beraber içindeydim. | Open Subtitles | كنتُ أنا و والدكِ على متنِ طائرة انتقلتْ من "فلوريدا" إلى "أريزونا" في ثوان |
| Bana verdiğiniz problemi saniyeler içinde çözdü. | Open Subtitles | حل المسألة التي أعطيتي أياها في ثوان |
| Adamı yere düşürdü, üzerine atladı ve boynundan öpmeye başladı ama saniyeler içerisinde beyazlar giyinmiş doktorlar ortaya çıktı utandı, gitmeye karar verdi ama kafası karışmış adamı suçlamaya başladı, ona bağırsağına bakar gibi bakıyordu. | Open Subtitles | جعل الرجل يستلقي وقفز فوقه، وقبله على رقبته، ولكن في ثوان ظهر بعض الأطباء في الممشى يرتدون معاطف بيضاء، لوّح لهم محرجا بأنه كان على وشك الذهاب ولكنه بدأ |
| birkaç saniye içinde 1000 dereceye ulaşıyor ve temas ettiği her şeyi eritiyor. | Open Subtitles | إيها السادة في ثوان قليلة فقط سيصل إلى 1000 سي |
| Ve birkaç saniyede hepsini saydı. | Open Subtitles | من نظرة واحدة إستطاع أن يحصيها في ثوان |
| Eğer korkuluklardan çekersek, adam bir kaç saniye içinde kanamadan ölür. | Open Subtitles | إذا رفعناه عن السور سينزف في ثوان |