| Bu cehennemde, bu insanat bahçesinde, şimdi iki yıl geçti. | Open Subtitles | أقمت في حديقة الحيوان هذه، في هذا الجحيم طوال عامين |
| Biliyorum. Bir kere hayvanat bahçesinde kazara bir pitonu kuzenime saldırttım. | Open Subtitles | أعرف، مرة بالمصادفة جعلت أفعى تهاجم أبن عمي في حديقة الحيوان |
| Şimdi, bu esnada, hayvanat bahçesindeki çoğu hayvan iyi durumda değil. | TED | والآن، في هذه الأثناء، لا يبلي العديد من الحيوانات حسنًا في حديقة الحيوان. |
| Kim arka bahçesine gerçek bir evcil hayvan çiftliği kurdu bilin bakalım? | Open Subtitles | خمنوا من الذي لديه مواشي حقيقية في حديقة الحيوان في الفناء الخلفي؟ |
| Glassell Park' ın orada bir çetenin çatışmasındaydım, ...ortağım ve ben, ...tetikçiyi kız arkadaşının evine kadar takip ettik. | Open Subtitles | لقد كنت أعمل في فرقة إطلاق في حديقة جوسبيل و أنا و شريكي قد لحقنا المطلق إلى منزل صديقنه |
| Çalınacağını düşündüğünüz için cüzdanınızı bir parkta bir bankın üstünde unutmamaya çalışırsınız değil mi? | TED | تماماً مثلما أنك لن تترك محفظتك علي منضدة في حديقة وتتوقع أنه سيتم سرقتها إذا فعلت هذا، حسناً؟ |
| Glacier Milli Parkı'nda; uzun ve dar, içinde bir nevi baş aşağı duran dağlar olan Bowman gölündeydim. Ve partnerimle benim bir yarış kayığımız vardı. | TED | كنت في بحيرة بومان في حديقة جلاسير الوطنية، وهي بحيرة طويلة ونحيلة وفيها نوع ما من الجبال المقلوبة، وكان لدي أنا ومن يرافقني قارب تجديف. |
| Hatırlasana, "Maymun" bize hayvanat bahçesinde ne söylemişti kibar bir dille? | Open Subtitles | أتذكرين ما كان يتكلم عنه القرد في حديقة الحيوانات؟ الأسلوب المهذب؟ |
| Hatta bu aptal hayvanat bahçesinde olmamın bile sebebi sensin. | Open Subtitles | لأنك السبب حتى في أنني في حديقة الحيوانات الغبية هذه |
| Çürümeyi hızlandırmak için cesedi lale bahçesinde eksanguinatladıktan sonra onu plastik sargıyla kapattım. | Open Subtitles | عبئته بلاستيكياً بعدما قُمت بوضع جُثته في حديقة نبات الخزامى لتسريع مُعدل التحلل |
| Öğle yemeği yiyelim mi yoksa hayvanat bahçesinde mi yemek istersiniz? | Open Subtitles | أيجب أن نحظى بالغداء أم تودين تناول الطعام في حديقة الحيوان؟ |
| Ama hayvanat bahçesinde bu çeşitliliğin çoğunu kaybedip farklı mikrop türleri elde edinmişlerdi. | TED | لكن في حديقة الحيوان، خسروا معظم هذا التنوع وحصلوا على مجموعة أخرى من الميكروبات. |
| Hayvanat bahçesinde bulunan birçok gorile antianksiyete ilaçları veriliyor. | TED | وأخذت العديد من حيوانات الغوريلا في حديقة الحيوان مضادات الذهان والقلق. |
| İnşa bittiğinde, inkar edilemez şekilde iki fiziksel gemi olurdu: Atina'da demirlemiş olan gemi ve bir adamın arka bahçesindeki gemi. | TED | وحين تنتهي العملية فسيكون لدينا سفينتان متطابقتان بالشكل: السفينة التي ترسو في أثينا، والأخرى الموجودة في حديقة أحدهم. |
| Markaları hayvanat bahçesindeki hayvanlar olarak hayal etmeleri gibi görünürde alakasız görevler yerine getirmeleri bile talep edilebilir. | TED | وقد يطلب منهم فعل مهمة تبدو بعيدة عن الموضوع، مثل تخيل العلامات التجارية كحيوانات في حديقة الحيوان. |
| - Seni bırakacaktı. Karşı çıktım. - Hiç hayvanat bahçesine gitmedik! | Open Subtitles | ـ عندما أرادوا تركك لقد قلت لا ـ لن نتركك في حديقة برونكس |
| Franklin Park Hayvanat bahçesi'nden Gigi Harvard'lı bir terapisti var | TED | هذه هي جيجي. وهي غوريلا تعيش في حديقة حيوانات فرانكلين في بوسطن. |
| Somoza'nın ulusal muhafızlarına ait parçalanmış bir tank Managua'daki bir parkta anıt olarak bırakılmıştı ve bir çocuğun enerjisi ve ruhuyla oyuncağa dönüşmüştü. | TED | دبابة مدمرة تتبع لحرس سوموزا الوطني تُركت كنصب تذكاري في حديقة في ماناغوا، وقد تغيرت بروح وطاقة الطفل. |
| Kısa bir süre önce, Güney Afrika'daki Kruger Ulusal Parkı'nda havadan haritalama çalışmasının başında bulundum. | TED | ولكنني قدت مؤخرا حملة جوية لرسم الخرائط في حديقة كروجو الوطنية في جنوب افريقيا. |
| Bu Oakland Hayvanat bahçesi'ndeki TingTing isimli ayı. | TED | هذا دب في حديقة حيوانات أوكلاند اسمه تينق تينق |
| Bu proje geçen kış New York'un High Line parkında, Apollo 11'in Ay çevresindeki görevinin 50. yıl dönümünde gerçekleşti. | TED | تم عمل المشروع في حديقة هاي لاين بمدينة نيويورك الشتاء الماضي، في الذكرى الخمسين من مهمة أبولو 11 حول القمر. |
| Jade Garden'daki Tang Ling, kadını pervane gibi okşadığını söylüyor. | Open Subtitles | تانج لينج في حديقة جايد يقول اداعبها مثل المروحة. |
| Burası gündoğumunda Utah Canyonlands Ulusal parkındaki Mesa Arch. | TED | هذا المكان هو قوس ميسا في حديقة كانيونلاند الوطنية في يوتا أثناء شروق الشمس. |
| TB: Bu ortak bahçede, iki politünelimiz var, böylece yıl boyunca yetiştirebiliyoruz. | TED | تيموثي بيكر: في حديقة الحي لدينا دفيئتان بلاستيكيتان لنزرع أطعمةً طوال السنة. |
| Penelope, bu öğleden sonra Lakeside Parkı'ndan kaçırılan birini bulmalıyız. | Open Subtitles | بينلوبي نحتاج لإيجاد شخص اختطفت في حديقة ليكسايد في وقت سابق من هذا المساء |
| Böyle bir balık yok. Jardin de Roi onuruna layık gördüğünüz ben, becerikli biriyimdir. | Open Subtitles | هذا الحيوان غير موجود فعلا المحنط في حديقة الملك رجل بارع |