| Bay Sally ile birlikte konferans odasında bize katılır mısınız? | Open Subtitles | هل تود الانضمام لي و للسيد سالي في قاعة المؤتمرات؟ |
| Mahkeme salonunda da böyle, sınıflarda, yatak odasında, toplantı odasında da. | TED | وهذه حقيقة في قاعة المحكمة، ولكنّها أيضاً حقيقة في الصف، في غرفة النوم، وفي مجلس الإدارة. |
| Onu görünce, yedi yıl önce, sanki benim gençliğim anlamsızmış ve hiçbir şansım yokmuş gibi uzun bir hapis cezası önerdiği mahkeme salonundaki günlerimizi düşündüm. | TED | وبرؤيته، تذكرت أيامنا في قاعة المحكمة قبل سبع سنوات، بينما سمعته يوصي بحكم السجن لفترة طويلة، كم لو كانت حياتي الصغيرة بلا معنى وبلا إمكانيات. |
| Dört: Bu filmin Philadelphia'nın merkezindeki sıradan bir sinema salonunda gösterilmesi. | TED | الرابع : كان هناك عرض لفيلم عادي في قاعة وسط فيلادلفيا |
| Hey, çocuklar! Mutfaktan uzak durun! Gidin salonda yiyin yemeğinizi! | Open Subtitles | أيّها الطفلان، اخرجا من المطبخ، تناولا الطعام في قاعة المأدبة. |
| Aynı antrenman odasındaki gibi sıradanlara izin verilmiyor değil mi? | Open Subtitles | مفاجأة مفاجأة لا يسمح للبشر، مثلما هو الحال في قاعة التدريب، أليس كذلك؟ |
| Bütün bölüm yöneticileri beş dakika içinde konferans odasına gelsin. | Open Subtitles | أود جميع رؤساء الأقسام في قاعة المؤتمرات في خمس دقائق. |
| 10 yıl önce bu majhong salonuna bazı yatırımlar yaptılar. | Open Subtitles | قبل عشَر سنوات، كَانَ عِنْدَهُ بَعْض الإستثمارِ في قاعة ماهجونغ |
| Kraliyet odasında baş başa kalmamız ne kadar güzel değil mi? Gel buraya! | Open Subtitles | كم هو مناسب انينتهي بنا الحال في قاعة العرش |
| Dostu oturma odasında oynarken yiyecek-içecek işlerinide ben hallediyorum. | Open Subtitles | غير أن الشخص يمرح في قاعة العرض وأنا عالق في اعداد الطعام والشراب. |
| Binbaşı Kawalsky çıkış odasında ne yapıyor? | Open Subtitles | ماذا يفعل الرائد كوالسكي في قاعة البوابة ؟ |
| Beş dakika sonra oturma odasında. | Open Subtitles | أريد أن أراك في قاعة الرسم خلال خمس دقائق |
| Sanırım unutmuş olmalısın. Ben öğle yemeklerimi öğretmenler odasında dedikodu dinleyerek yemiyorum. | Open Subtitles | يبدو أنك نسيت أنني لم أعد أتناول طعامي في قاعة المدرسين |
| Gazeteler bunu duruşma salonundaki renkli ve içten kişiliğine bağladı. | Open Subtitles | حكم عليه بالسجن لمدة 9 أشهر، تظن الصحف أن هذا بسبب حيويته في قاعة المحكمه |
| Annem Schöneberg Şehir salonundaki bir klasik müzik konseri boyunca uyudu. | Open Subtitles | كانت أمي نائمة خلال حفل موسيقى كلاسيكية في قاعة المدينة في شنيبرغ |
| Kenara çekti çünkü toplantı salonunda sıra dışı olduğumuza inanıyordu. | TED | وضعنا جانبا لأنه يعلم أننا غير تقليديين في قاعة الاجتماعات. |
| - Çağıracağım tanık salonda değil. - Üç dakika. Daha fazla değil. | Open Subtitles | ــ شاهدي القادم ليس في قاعة المحكمة ــ ثلاث دقائق، لا أكثر |
| Aynı antrenman odasındaki gibi sıradanlara izin verilmiyor değil mi? | Open Subtitles | مفاجأة مفاجأة لا يسمح للبشر، مثلما هو الحال في قاعة التدريب، أليس كذلك؟ |
| Saat 1' le 1.30 arası oraya gidiver dua odasına birkaç resim koyacaksın... | Open Subtitles | رتب بعض الصور الموجوده في قاعة الصلاة حاضر,سيدي |
| Konferans salonuna geldiğinde en başından beri hedefin ben miydim? | Open Subtitles | ظهورك في قاعة المحاضرة بذلك الوقت أكنت مستهدفاً منذ البداية؟ |
| Yardımcı bulduk. Lobide beş kişiler. | Open Subtitles | لقد وصلت المساعدة خمسة رجال في قاعة الانتظار |
| Burdaki Disney Hall'da, Carnegie Hall'da ve benzeri yerlerde çaldım. | TED | قمت بالعزف في قاعة ديزني هنا و قاعة كارنيجي و أماكن مماثلة. |
| Geceleri boş bir konser salonundan muzik sesi duyduk. | Open Subtitles | لقد سمعنا موسيقى البيانو في قاعة الحفلات الموسيقية الفارغة في الليل |
| - Belki de Jane Eyre'ın Rochester'ın Thornfield malikânesinde kendini tamamen yeni bir kız gibi hissettiği romanı okumalısın. | Open Subtitles | ربما كنت ترغب في الاستماع عن جين آير، الذي شعر تمام مثل الفتاة الجديدة في قاعة ثروندفيلد في روتشر |
| Şimdi Howard'ın torunları var ve eşiyle haftada bir Salon dansı dersleri alıyorlar. | TED | إن هاورد جد لحفَدةٍ صغارٍ الآن، ويتلقى دروسًا أسبوعية في قاعة رقص بصحبة زوجته. |
| Keman ve çello seçmeleri beş dakika içinde Franz Liszt salonu'nda başlayacaktır. | Open Subtitles | ستبدأ مقابلات عزف "الكمان" و"التشيلو" بعد خمس دقائق في قاعة "فرانس ليستر" |
| Onu sinemada seyreder, sonra da deliler gibi dans ederdik. | Open Subtitles | إعتدنا على مشاهدته , في قاعة بالاس ثم نرقص إلى أن نصل إلى . الغرفة الأماميه كالمجانين |
| Seni bir daha salonumda görürsem hapsi boylarsın. | Open Subtitles | إن رأيتك مجدداً في قاعة محكمتي سترسل للجيش. |