| Çinlilerin BM Güvenlik Konseyi'nde çekimser kalmasını istiyor demek oluyor. | Open Subtitles | هذا لأنه يريد الصينيون الإمتناع عن التصويت في مجلس الأمن |
| Danışma meclisinde, Kral hazretlerinin sadık ve esaslı bir üyesi olacağıma yemin ederim. | Open Subtitles | أقسم أن أكون مستشاراص صادقاً وأميناً لجلالة الملك، كعضو في مجلس جلالته الخاص. |
| Lordlar Kamarası'nda bağımsız vekil. O olabilir. | Open Subtitles | برلماني في مجلس اللوردات ممكن أن يكون هو. |
| Hatta Pope bir zamanlar Senato'nun iktidar partisi başkanı Edison Davis'le nişanlanmıştı. | Open Subtitles | بوب قد كانت مخطوبة إلى زعيم الأغلبية في مجلس الشيوخ إديسون ديفيس |
| Bob'un halen Dunder Mifflin Yönetim Kurulu'nda olduğunu biliyor muydunuz? | Open Subtitles | هل تعلمون أن بوب مازال عضوا في مجلس داندر مفلين |
| Ben bu hastanenin yönetim kurulundayım, bir doktorun görevi suistimalini duyupta rapor etmemem mümkün değil. | Open Subtitles | أنا في مجلس إدارة المستشفى. لا يمكنني أن أسمع عن سوء تصرف طبيب دون الإبلاغ عنه. |
| "30 gün sonra, artık bir Pawnee meclis Üyesi olmayacağım." | Open Subtitles | في خلال ثلاثون يوما لن اكون عضوة في مجلس بوني |
| Özellikle tartışmalı çünkü şu an İngiltere Genel Tıp Konseyi'nde bir itibarsızlık suçlamasıyla karşı karşıya. | TED | والأمر فعلاً موضوعي لأنه حالياً يواجه تهم سمعة طبية في مجلس بريطانيا الطبي العام. |
| Almanya, Norveç ve çeşitli başka yerlerde çalışmıştım, ama Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne Britanya delegasyonu için çalışmak üzere New York'a gönderildim. | TED | عملتُ أيضا في ألمانيا ، النرويج، في أماكن أخرى متنوعة، لكنني أُرسلتُ إلى نيويورك للعمل في البعثة البريطانية في مجلس الأمن الدولي. |
| Kendi seçtiği öğrenci Konseyi üyesinden bir öpücük! | Open Subtitles | الجائزة هي قُبلة من أي شخصٍ تريدونه في مجلس الطلاب |
| Eski iş arkadaşım ve yakın bir arkadaşımın babası Kansas Temsilciler meclisinde çalışıyor. | TED | كان لعاملة سابقة وهي صديقة لي أب يعمل في مجلس نواب كانساس. |
| Şehir meclisinde bir kaç dostum var. Bir bakayım. | Open Subtitles | لدي أصدقاء في مجلس المدينة سأتباحث الأمر |
| Beyler, Strasburg meclisinde Şansölye Metternich'e de dediğim gibi: | Open Subtitles | أيها السادة, كما قلت للمستشار ميترنيش في مجلس شيوخ ستراسبورغ: |
| Ve sana Lordlar Kamarası'nda kalmasını istediğini söyledi. | Open Subtitles | وهل قال لك انه يريدها ان تبقى في مجلس اللوردات |
| Tabii ya! Adama kelepçe takmak yerine Lordlar Kamarası'nda bir koltuk verebiliriz. | Open Subtitles | أجل، بدلاً من وضع ألأصفاد عليه نعطيه مقعداً في مجلس اللوردات |
| Babanız Avam Kamarası'nda olağanüstü konuşmalar yaptı. | Open Subtitles | قدم والدك خطابات رائعه في مجلس العموم |
| Hatırlıyorum da Senato konuşmalarınızın düşmana yardım ve yataklık ettiğini söyleyerek onları eleştiriyordu. | Open Subtitles | أتذكّر أنه انتقد خطاباتكم في مجلس الشيوخ وصفها بأنها كانت تساعد وتحرّض العدوّ |
| Senato'ya hizmet ettim, ama şu anda Birleşik Devletler Başkanlığına adayım. | Open Subtitles | أنا أخدم في مجلس الشيوخ ولكن أنا مرشح لرئاسة الولايات المتحدة |
| Bir hükümet binasını havaya uçurmuştu ve şimdi de 12'ler Kurulu'nda yer alacak. | Open Subtitles | لقد دمر مبني حكومي والان سيجلس في مجلس الاثني عشر؟ |
| Evet, Transit Otorite Kurulu'nda bir kadro boşaldı, ...ki burada transitler üzerinde yetkilerin olacak. | Open Subtitles | آسف ، ماذا ؟ أجل ، منصب شغر في مجلس إدارة سلطة الإنتقال |
| Ama burası benim evim. Bu şirketin yönetim kurulundayım. | Open Subtitles | ولكن هذا منزلي انا في مجلس إدارة هذه الشركة |
| Ayrıca Amerika Doğa Tarihi Müze'sinin yönetim kurulundayım. | Open Subtitles | وجد أيضا وصفة لكعكة الجبن. كما أنني في مجلس ادارة المتحف الأمريكي... للتاريخ الطبيعي. |
| Lord Clavell meclis'in önemli bir üyesi ve iyi bir izlenim bırakmalıyız. | Open Subtitles | لورد كالفيل عضو مهم في مجلس الشورى ونحتاج لأن نظهر أنطباع جيد. |