| Kenya'daki çiftliklerin çoğunda mısır ve sebze birlikte yetişir, bu da çoğu ailenin kendi çiftliklerinden beslenmesi anlamına gelir. | TED | تزرع الذرة والخضروات في معظم حقول كينيا ما يعني أن معظم العائلات يمكنها إطعام انفسها من حقولهم التي يمتلكونها |
| Yüz sene önce Avrupa'daki çoğu ülkenin sorunu seçme ve seçilme hakkıydı. | TED | قبل 100 سنة مضت في معظم الدول الأوروبية، كان الضغط لحقوق التصويت. |
| Ama çoğu durumda gerçeğinden daha güzel oldukları için kimse umursamıyordu. | Open Subtitles | لكن في معظم الحالات كانت افضل من الأصل لم يمانع احد |
| Alzheimer çoğunlukla genetik bir hastalık değil. | TED | إن الزهايمرز مرض لا ينتقل بالوارثة في معظم الحالات، |
| Donny çoğu akşam dışarıda ya da başka birinde yerdi. | Open Subtitles | في معظم الليالي، يأكل في الخارج أو بمنزل شخص آخر. |
| çoğu zaman onların yeterli suyu yok... ...ve... | TED | لديهم مياه غير كافية في معظم الأيام والكثير الزائد عن المقدرة عندما تهطل الأمطار. |
| çoğu durumda, tercihlerini açıklayanlar ateistlerin sorunlu olduğu inancını ortadan kaldıracaklardır. | TED | في معظم الاحوال، الافصاح بحقيقة الحادهم.. ..سيساعد على تصحيح الصورة السلبية التي في أذهان الناس عن الالحاد. |
| çoğu zaman, hissedilen ve gerçek olan aynıdır. | TED | في معظم الوقت، الاحساس بالأمن و حقيقة الأمن هما الشىء نفسه. |
| çoğu zaman susturulmuş olanların hikâyelerini yükseltmeye çalışacak şekilde mesleğimi icra etme çalıştım. | TED | لقد حاولت إنشاء ممارسة تعمل على رفع قصص من تم إسكاتهم في معظم الأوقات. |
| çoğu zaman ağrıyı bir hastalığın belirtisi olarak düşünürsünüz. Ve bu genelde doğrudur da. | TED | الان في اغلب الاوقات تظنون ان الالم عرض لمرض ما وهذا صحيح في معظم الاوقات |
| çoğu zaman bu kadar ileri gitmez. | TED | حسنا في معظم الحالات لا تصل الى هذا البعد |
| çoğu zaman bunun farkında bile olmayız. Dikkatimizi vermek istediğimizde farkında olmadan yöneliyoruz. | TED | وذلك يحدث دون وعي منا في معظم الأوقات دون وعي منا. حتى لو أردنا أن ننتبه. |
| Doğrusu, çoğu zaman görmüyorum. | TED | في الواقع، أنا لا أرى السبب في معظم الأحيان |
| Fakat tahtadan yapılan binaları düşündüğümüzde dünyanın çoğu yerinde sadece 4 kat yükseklikte oluyorlar. | TED | ولكن المباني الخشبية التي نفكر بها هي فقط بارتفاع أربعة طوابق في معظم الأماكن على الأرض. |
| Ve uyuşturucu satışında zıtlık çıkınca, çoğunlukla silah sesleriyle uyurduk. | TED | وتوغل الصراع مع تجارة المخدرات، كنا في معظم الأحيان نذهب للنوم على صوت إطلاق الرصاص. |
| Bildiğiniz gibi gelişmekte olan ülkelerin çoğunda bir şirketin ortalama ömrü iki yıldır. | TED | كما تعلمون, في معظم الدول النامية متوسط العمر المتوقع لعمل ما هو عامين. |
| genelde hesaplamak kısıtlayıcı adımdı, ve böyle olmadığı zamanlar çok azdı. | TED | لان الحسابات الطويلة تحد من العمليات الرياضية وهي كذلك في معظم العمليات الرياضية |
| bir çok memelide plasenta anneye ait hücrelerin arkasında hapsolmuş haldedir. | TED | في معظم الثدييات، تكون المشيمة محصورة خلف حاجز من خلايا الأم. |
| Bu taktik yarı yarıya işe yarar– ve drongoların yiyeceklerinin çoğunu sağlar. | TED | ينجح هذا التكتيك في معظم الوقت ويوفّر للدرونغو الكثير من طعامهم. |
| pek az sayıda top geçebiliyor. Ama ayda bir, A Düzenlemesi'ni kullanırlar. | Open Subtitles | .إنه يُستخدم في معظم الأيام .عدد قليل جداً من الكرات يعبر منه |
| Ve Amerika'daki birçok şehirde şiddetin haritası bu şekilde görünüyordu. | TED | وخرائط العنف في معظم المدن الأميركية تبدو هكذا. |