| Daha sonra sorduğumda, üçü arasında özel bir şey olduğunu söyledi. | Open Subtitles | عندما سأتله لاحقاً, قال إن الأمر شخصي شيء ما بين ثلاثتهم |
| Bu antlaşmanın, Rusların bugün yaptıklarından daha önemli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال إن الاتفاق أكثر أهمية مما قد فعله الروس اليوم |
| Habersiz geldiği için üzgün olduğunu ama önemli bir mesele olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يعتذر على مجيئه من دون سابق إنذار لكنه قال إن الأمر مهم. |
| Uyanık halde rüya görmek gibi bir şey olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال إن هذا كان مثل رؤية أحلامه في وضح النهار |
| Bilmemiz gereken bir bilgi olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال إن لديه بعض المعلومات التي علينا أن نسمعها |
| Bir keresinde bana "Kendini toparlamazsan hayatın boyunca bu şehirde tıkılıp kalacaksın" demişti. | Open Subtitles | قال إن لم ترتب تصرفاتك ستقضي بقية حياتك محاصراَ من هذه البلدة |
| Şirkette sorunlar olduğunu söyleyen içeriden bir bilgi aldığını söylemişti. | Open Subtitles | قال إن لديه معلومة داخلية أن هذه الشركة كانت بمشكلة |
| Majestleri Bakan Shim Won'u kurtarmanın tek yolunun bu olduğunu söyledi. | Open Subtitles | جلالتةُ قال إن هذه الطريقة الوحيدة لحماية السيد شيم وون |
| Susadı ve önden gitti. Acele işi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | شعر بالعطش وسبقنا إلى هناك قال إن لديه عملا ملحا |
| Barmen ellerindeki en sert içki olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الساقي قال إن هذه هي أقوي مادة موجود عندهم |
| Biri, dünya barışının bizim ellerimizde olduğunu söyledi ama tek yaptığım pin pon oynamaktı. | Open Subtitles | شخص ما قال إن السلام العالمى فى أيدينا لكن ما فعلت هو لعب الـ بينج بونج |
| Bu doğanın olaylarıyla başa çıkmanın bir yöntemi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال إن هناك إجراءات للتعامل مع مثل هذه الأحداث |
| Babam büyüklere ilk adlarıyla seslenmenin kabalık olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أبونا قال إن مناداة البالغين باسمهم الاول وقاحة |
| Mektubun eski bir arkadaşına olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال إن هذا الخطاب كان مجرد بعض الملاحظات لصديقه القديم |
| Eski bir arkadaşa not olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لقد قال إن هذا الخطاب كان مجرد بعض الملاحظات لصديقه القديم |
| Bir gün, adamın biri beni aracına aldı ve çok tatlı bir gülümsemem olduğunu söyledi | Open Subtitles | وفي أحد الأيام توقف سائق شاحنة ليقلّني قال إن ابتسامتى جميلة |
| Arkadaşım bütün Nanite'ların yok edilmesinin tek yolunun o kişiyi son derece radyoaktif bir maddeye maruz bırakmak olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال إن الطريقة الوحيدة التى يمكن بها التأكد من أن جميع النانيتس سوف تتدمر هو تعريض الشخص لدرجة عالية من الإشعاع |
| Galiba Mark Twain yaşadığı en soğuk kışın San Fransisko'da bir yaz olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أعتقد أن مارك تواين من قال إن الشتاء الأشد بردا الذي عرفه كان صيفا في فرنسيسكو |
| Bana gördüğü anda aşık olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | قال إن حبه لي كان من أول نظرة. |
| Sosyopat cinayet eğilimli olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | قال إن لديه إستعداد مرضي لإرتكاب جرائم القتل |
| Çok yönlü olmak gibi bir şey demişti. | Open Subtitles | قال إن هذا أشبه بقدرة الرجل على استعمال كلتا يديه |
| Kızımızla ilgili bir şey söyleyen oldu mu? | Open Subtitles | هل مستقبلها لا يهمك؟ من قال إن هذا حول ابنتى؟ |
| Ailesinin hiç havuzu olmadığını ve onların ihtiyacı yoksa bizim de ihtiyacımız olmadığını söyledi. | Open Subtitles | قال إن عائلته لم يكن لها واحد وما هو جيد بما فيه الكفاية بالنسبة لهم كانت جيدة بما فيه الكفاية بالنسبة لنا. |