| Onun annesi ve benim annem kardeşti. | Open Subtitles | كانت أمه و أمي أختان |
| Onun annesi olduğunu hiçbir zaman öğrenemedi. | Open Subtitles | لم يعرف أبداً بأنها كانت أمه |
| Onun annesi olduğunu hiçbir zaman öğrenemedi. | Open Subtitles | لم يعرف أبداً بأنها كانت أمه |
| Annesinin söylediği Hiçbir şeyi dinlemezdi. | Open Subtitles | ولم يستمع لأى شئ كانت أمه تقوله |
| Annesinin fahişe olduğunu zannediyordum! | Open Subtitles | لقد كانت أمه عاهره |
| Deli de olsa, onun Annesiydi. | Open Subtitles | على الرغم من جنونها، فقد كانت أمه |
| -Herhâlde Annesiydi, değil mi? | Open Subtitles | لقد كانت أمه ,أليس كذلك ؟ |
| "Annesinin adı Speckled Hen'di. | Open Subtitles | "كانت أمه تدعى (سبيكليد هين). |
| Annesiydi. | Open Subtitles | كانت أمه |
| Onun Annesiydi. | Open Subtitles | كانت أمه |
| Bunu yaptığında Hopkins'teydi, ve o kadar mütevazı bir adam ki ödülü kazandığı gün annesi aradı ve dediki " Hopkins'te başka bir Ham Smith olduğunu farketmemişim. Nobel'i kazandı biliyor musun?" (Gülüşmeler) Yani Annesiydi. Neyse. Bu adam tamamıyla karizmatik. Her gün elinde pipetle bir şeyler yapıyorken tezgahın başında bulabilirsiniz. Ve bu adamın yaptığı şeylerden birisi de bunlar. | TED | كان في معهد هوبكنز حين قام بذلك، وهو بالفعل رجل متواضع لدرجة أنه حين فاز بالجائزة، اتصلت به أمه وقالت، "لم أكن أعرف أن هناك "هام سميث" آخر في هوبكنز. هل تعرف أنه قد فاز للتو بجائزة نوبل؟" (ضحك) أقصد، تلك كانت أمه. لكن على أي حال. هذا الرجل هو فريد من نوعه. تجده في مقعده كل يوم، يشتغل على ممص الكيمياء ويبني أشياء. وأحد الأشياء التي بناها هذا الرجل هي هذه الأشياء. |