- Şansımız yaver gitti. - Şanslı olmak için iyi de olmak lazım. | Open Subtitles | كنا محظوظين يجب ان تكون طيباً لكي تكون محظوظاً |
Bize verilen zamanda elimizden geleni yaparız ve eğer Şansımız yaver giderse vaktimiz varken biraz eski, tozlu eğlencelerden yaşarız. | Open Subtitles | نفعل ما باستطاعتنا بالوقت الذي نملكه وإن كنا محظوظين سنحظى بمرحٍ قذر بينما نحن به |
Şansımız yaver giderse Avustralya'ya özgü bazı ünlü canlı türlerini görebiliriz. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين سنرى بعض الحيوانات الأسترالية المشهورة |
Pencap Yıldızı'nı koruma görevi bize verildiği için çok şanslıyız oğlum. | Open Subtitles | كنا محظوظين جدا حماية هذا الحجر الشهير أليس ذلك يا بني؟ |
- Şanslıysak güvenliği geçmeden önce ona yetişebiliriz. | Open Subtitles | -إن كنا محظوظين ... سنستطيع إعتراضه قبل تفتيش الأمن -إسمعني |
Galada onlara birkaç şey gösterebildik şanslıymışız. | Open Subtitles | لقد كنا محظوظين عندما استطعنا نقل بعض النسخ وعرضناهم في العرض الأولي |
Şansımız yaver giderse Avustralya'ya özgü bazı ünlü canlı türlerini görebiliriz. | Open Subtitles | إن كنا محظوظين سنرى بعض الحيوانات الأسترالية المشهورة |
- Ama bu idam edilmemesi anlamına gelir. Eğer Şansımız yaver giderse yeniden duruşma bile olabilir. | Open Subtitles | لكنها من الممكن أن تمنحنى الوقت حتى إعادة المحاكمة إن كنا محظوظين |
Şansımız yaver gider de katili yakalarsak avukatının senin yüzünden serbest bırakmasını istemiyorum. | Open Subtitles | إذ يوماً واحداً كنا محظوظين ما يكفي للحصول على هذا الرجل، لا أريدك أن تصبح خدمة مجانية لمحاميه. |
Bu sefer Şansımız yaver gitti. | Open Subtitles | حسناً، لقد كنا محظوظين هذه المرة |
Şansımız yaver giderse ışıklar gelip bizi aşağı çeker. | Open Subtitles | إذا كنا محظوظين فسيأتي الضوء ليسحبنا |
-Altı, yedi ay önce bir gün Şansımız yaver giderse sanığı içeri girerken ya da dışarı çıkarken görebileceğimizi öğrendik. | Open Subtitles | يوم ما قبل 6-7 أشهر... علمنا أن المتهم... إذا كنا محظوظين سنراه داخل أو خارج. |
Şansımız yaver giderse, elimizdeki polenler yeterli olur. | Open Subtitles | ثم إذا كنا محظوظين |
Pencap Yıldızı'nı koruma görevi bize verildiği için çok şanslıyız oğlum. | Open Subtitles | كنا محظوظين جدا حماية هذا الحجر الشهير أليس كذلك يا بني؟ |
çok şanslıyız ki yanımızda yedek kıyafet getirmişiz. | Open Subtitles | لقد كنا محظوظين لأننا نملك ملابس احتياطية |
Erken teşhis ettiğimiz için çok şanslıyız. | Open Subtitles | كنا محظوظين لاننا تداركنا الامر في الوقت المناسب كان من الممكن ان تصابي بنوبة |
- Şanslıysak içerdedirler. | Open Subtitles | لو كنا محظوظين سنجدهم بالداخل |
- Şanslıysak 2 saat. | Open Subtitles | ساعتان إن كنا محظوظين |
Bir şey daha, Binbaşı. şanslıymışız. | Open Subtitles | نقطة أخرى سيادة الرائد لقد كنا محظوظين |
Görünüşe bakılırsa, Şansımıza madde ile antimadde arasında ufacık bir asimetri vardı. | TED | يبدو أننا كنا محظوظين لحد ما لوجود عدم تناسق بسيط موجود بين المادة والمادة المضادة. |
Onlara bir ev bulabildiğimiz için şanslıydık ama biraz tadilata ihtiyacı vardı. | TED | كنا محظوظين جدا أن وجدنا لهم بيتًا لكنه احتاج القليل من العمل |
Uzun yaşayacak kadar şanslıysak, Alzheimer beynimizin kaderi olacak gibi gözüküyor. | TED | لذلك إن كنا محظوظين بالعيش لعمرٍ مديد، فيبدو أن مرض ألزهايمر سيكون مصير عقلنا. |