| Matematikten çaktığım için budala gibi hissetmek istemiyorum çünkü hiç öğrenecek vaktim olmuyordu! | Open Subtitles | أريد التوقف عن الشعور بالحمقاء لرسوبي في الرياضيات لأنه ليس لدي الوقت لأتعلمه. |
| Daha önce de söylediğiniz gibi, ordu hakkında öğrenecek çok şeyim var. | Open Subtitles | كما قلت مرة، يا سيدي لدي الكثير لأتعلمه عن الجيش |
| Gördüğüm her şeyden etkilendim ve hala öğrenecek çok şey olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | سحرني كل ما رأيت هنا ومازلت أعتقد أن هناك الكثير لأتعلمه |
| öğreneceğim çok şey var. Ne acayip, değil mi? | Open Subtitles | أوه , لديَّ الكثير لأتعلمه مهلاً , أليس هذا جنوناً ؟ |
| Ayrıca, sizden hala öğreneceğim çok şey var, Kumandan. | Open Subtitles | بالإضافة ، إلى أنني لا أزال لديّ الكثير لأتعلمه منك أيّها القائد |
| Tanrım. Lisans sınavına girmeden önce öğrenmem gereken bir sürü şey var. | Open Subtitles | يا فتى ، لديّ الكثير لأتعلمه قبل إختبار الرخصة |
| Hindistan hakkında çok şey öğrenmeliyim. | Open Subtitles | لدي الكثير لأتعلمه عن الهند |
| öğrenecek çok şeyim olduğunu biliyorum ama görmeyi başarabilirim. | Open Subtitles | أعرف أنه لدي الكثير لأتعلمه ولكني استطيع الإبصار |
| Çabuk iyileş çünkü öğrenecek daha çok şey var ve herşeyi bana sen öğreteceksin. | Open Subtitles | تعافى بسرعة مازال هناك الكثير لأتعلمه و يمكنك أن تعلمني كل شيء |
| Sanırım bu bazı şeyleri ifade ediyor. Sanırım, daha öğrenecek çok şeyim var. Evet, bu doğru. | Open Subtitles | أعتقدت ان هذا سيعني لك شيئاً ، أعتقد ان امامي الكثير لأتعلمه |
| İnsan ayağı hakkında bu kadar çok öğrenecek şeyimiz olduğunu hiç fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم أدرك أن هناك الكثير لأتعلمه عن رجل الإنسان |
| Evet, eminim ki daha öğrenecek ufak şeylerim vardır. | Open Subtitles | أجل، أنا متأكد أن مازال لدي الكثير لأتعلمه |
| Bana senden öğrenecek kesinlikle hiçbir şeyim olmadını öğrettin. | Open Subtitles | لقد علمتني أنه ليس هناك أي شيء لأتعلمه منك. |
| Bak, hayatta çok şey yaşadığını biliyorum ve seninle olmaktan öğreneceğim çok şey var. | Open Subtitles | انظري ، أعلم أنك مررت بهذا كثيراً في حياتك ولدي الكثير لأتعلمه لأكون معك |
| Eski işimden dolayı kendimi gerçek aşk konusunda uzman sanırdım ama ikinizden öğreneceğim çok şey var sanırım. | Open Subtitles | خلتُ نفسي خبيرة في الحب الحقيقي بسبب وظيفتي .القديمة، ولكن أمامي الكثير لأتعلمه منكم يا رفاق |
| - Senden öğreneceğim çok şey var. - Yardımcı olmak için ne yapabilirsem. | Open Subtitles | هناك الكثير لأتعلمه منك - سأفعل ما بوسعى لمساعدتك يا مايكل - |
| Senden öğreneceğim çok şey var. | Open Subtitles | هذا صحيح، لدي الكثير لأتعلمه منك |
| Senden öğreneceğim çok şey var. | Open Subtitles | هذا صحيح، لدي الكثير لأتعلمه منك |
| Çoğu zaman, gerçekten senden öğreneceğim bir şeyler olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أشعر أنه يوجد شئ لأتعلمه منكِ لكنالآن, |
| Unalaq öğrenmem gerekeni bilen tek kişi olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | لقد أثبت أنولاك أنه الوحيد الذي يعرف ما يلزمني لأتعلمه |
| Sonunda sevdiğim,gerçekten sevdiğim bir şey buldum öğrenmem gereken çok şey var ve öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | وجدت شيئًا أحبه بالفعل وهناك الكثير لأتعلمه وأريد تعلمه |
| Artık, işim hakkında çok şey öğrenmem gerekiyordu, markalaşma ve pazarlama, müşterilerimle iletişimde kalmak ve neyin çok, neyin az sattığını anlamak gibi. | TED | الآن، هناك الكثير لأتعلمه عن أعمالي، مثل العلامات التجارية والتسويق، البقاء على تواصل مع العملاء، ورؤية أكثر المبيعات و أقلها. |
| Gördüğüm kadarıyla daha çok şey öğrenmeliyim. | Open Subtitles | أرى بأني لدي الكثير لأتعلمه |