| İlişkimizi bir sonraki seviyeye taşımak istediğimi kanıtlamak için sana yüzük aldım. | Open Subtitles | وفقط لأثبت لك أنّي أودّ أخذ الأمور للمستوى التّالي، جلبتُ لكِ خاتمًا. |
| Önemli değil çünkü bakın -- Bunun mümkün olduğunu kanıtlamak için hesap yaptım. | TED | هذا حسن، شاهدوا لدي الرياضيات لأثبت أن هذا ممكن. |
| Romanın senatörle ilgisi olmadığını kanıtlamak için, gerçeği bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | لكن علي أن أقف في قاعة المحكمة لأثبت أن الشخصية ليست مبنية على رجل الكونقرس هذا وعلي معرفة الحقيقة |
| Ait olduğumu kanıtlamam için ağırbaşlı ve kendinden emin durmam, iyi konuşmam ve dikkatle dinlemem gerekiyordu. | TED | لأثبت أني أنتمي للمجتمع، علي أن أظهر الثقة، والقدرة على الحديث والاستماع الجيد. |
| Bunu size ispatlamak için bir röntgen filmi sunmalı mıyım? | Open Subtitles | هل عليّ أن أقدم صورة بآشعة إكس لأثبت ذلك ؟ |
| Çalışmadığım saatlerde delil arayıp teorimi kanıtlamaya ve yetkilileri uyarmaya çalışacağım. | Open Subtitles | أبحث عن دليل لأثبت نظريتي و أخبر السلطات |
| Olmamız gereken kişilerden uzak bir gece seni o şekilde mutlu edebileceğimi kanıtlayacağım bir gece. | Open Subtitles | ليلة بعيده عن ما من المفترض أن نكون ليلة لأثبت أنني أستطيع أجعلكٍ سعيده بهذه الطريقة |
| Babamın yanıldığını kanıtlamak için tuvaleti tamir edeceğim. | Open Subtitles | أود حقًا أن أصلح المرحاض، لأثبت لأبي أنه مُخطئ |
| Gecenin bir yarısında, 500 km'lik yolu yeni Charles Manson olduğunu kanıtlamak için geldiğimi söylemek isterdim. | Open Subtitles | كنت أفضل أن أسافر 300 ميل في وسط الليل لأقوم بعمل بعض الفحوصات لأثبت إنك سوف تكون تشارلز مانسن القادم |
| Asabi bir tepki. Onun burada olmasının benim açımdan bir problem yaratmadığını kanıtlamak için. | Open Subtitles | لقد كان رد فعل بداعي التوتر لأثبت لها أنه ليس لديَّ مشكلة مع وجودها هنا. |
| Aşk denen şeyin yeryüzünde var olduğunu kanıtlamak için. | Open Subtitles | لأثبت لك أن الشئ المسمي الحب موجود في هذا العالم |
| Ve kafandan neler geçtiğini de bilmiyorum ama bunu sana bir şeyler kanıtlamak için yapmadım. | Open Subtitles | لا أظن ماذا فهمتِ لم أقم بذلك لأثبت لك شيئاً ما |
| Point Place'deki en havalı değişim öğrencisi olduğumu kanıtlamak için... su kayağıyla bir köpek balığının üzerinden atlayacağım. | Open Subtitles | والآن سأقفز فوق القرش بزلاجات الماء لأثبت أنني أوسم طالب تبادل أجنبي في المكان |
| David, inanmadığını biliyorum, ama doğru söylediğimi kanıtlamak için... bana 30 dakika ver. | Open Subtitles | ديفيد ، اعلم انك لا تصدقنى ولكن اعطنى 30 دقيقة لأثبت لك انها الحقيقة |
| Sizin tarafınızda olduğumu kanıtlamak için daha ne yapmam gerekiyor? | Open Subtitles | ماذا يجب أن أفعل لأثبت لكما أننى فى صفكما؟ |
| Kalıp izlemek isterdim ama başka yerde olduğumu kanıtlamam gerek. | Open Subtitles | حسناً، أحب أن أبقى و اُراقب لأستمتع لكن علي أن أذهب لأثبت مكان وجودي |
| Kalıp izlemek isterdim ama başka yerde olduğumu kanıtlamam gerek. | Open Subtitles | حسناً، أحب أن أبقى و اُراقب لأستمتع لكن علي أن أذهب لأثبت مكان وجودي |
| Umarım değerli biri olduğumu ispatlamak için bir katille sevişmek zorunda kalmam. | Open Subtitles | هناك فرق كبير بينهما أتمنى أن لاأصبح مجرم لأثبت لكِ أننى أصلح |
| Umarım değerli biri olduğumu ispatlamak için bir katille sevişmek zorunda kalmam. | Open Subtitles | أتمنى أن لاأصبح مجرم لأثبت لكِ أننى أصلح |
| Hiçbir şeyi kanıtlamaya çalıştığım yok, adamım. Her zaman yaptığım şeyleri yapıyorum, tamam mı? - Dikkat et. | Open Subtitles | أنا لا أسعى لأثبت أي شيء يا رجل أنا فقط أفعل ما أريد ، مفهوم ؟ |
| Bana zamanınızın çok küçük kısmını bu şansı lütfederseniz size ve buradaki şerefli ustalara kendimi kanıtlayacağım. | Open Subtitles | على الأقل ما يمكنك فعلة هو منحي وهله من وقتك وفرصة لأثبت لك ولهؤلاء السادة |
| Zekana saygım var... Budoğruydu,benikader St. John'a getirmişti. Vebanabaktı, kendimi kanıtlama şansı verdi. | Open Subtitles | صحيح أن القدر أرسلني إليه واعتنى بي وأعطاني الفرصة لأثبت نفسي وأحقق ذاتي |
| Tek yapmam gereken onu arayıp, onunla oturup beni rahatsız etmediğini göstermek. | Open Subtitles | ما عليّ سوى الاتصال به واللقاء به لأثبت له بأن الأمر لا يزعجني. |
| Ulu Tanrım,Artık o adam olmadığımı ispatlamam için benden ne yapmamı istiyorsun? | Open Subtitles | يا إلهي ماذا تريدنني أن أفعل لأثبت لك أنني تغيّرت ؟ |
| Sizi gerçek bir hücreye de atabilirim İmparatoriçe'm, ve de bu varsayımın yanlışlığını kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع وضعك بزنزانة حقيقية يا إمبراطورة لأثبت لك أن افتراضك خاطيء جداً |
| Ve bu çelik palasını alacağım, kan ve etten oluşan bedenimde aşağıya doğru ittireceğim, ve görünüşte imkansızın olası olduğunu size ispat edeceğim. | TED | و سوف آخذ هذا الشفرة الحديدية و أدفعها خلال جسدي المكون من دم و لحم, لأثبت لكم أن ما يبدو مستحيلا هو في الواقع ممكن. |
| Ben de tek bir şey yapacağım, 100 dolarlık bilgisayarda da bu şeyin çalıştığını ispatlayacağım. | TED | وفكرت أن أقوم بشيء واحد فقط على جهاز اللابتوب ذو المائة دولار هنا فقط لأثبت أن هذه الأفكار تعمل هنا. |