| İster inan, ister inanma ben de senden özür dilemeye geliyordum. | Open Subtitles | لقد كنت في طريقي إليكِ لأعتذر لكِ لا أعرف ماذا دهاني |
| Her neyse. özür dilemeye geldiğimi biliyorsun. Sahi mi? | Open Subtitles | إسمع علي أن أكون واضحه لقد أتيت لأعتذر منك أوه حقاً؟ |
| özür dilemeye geliyordum, ve... | Open Subtitles | لم أكن أقصد ما حدث هنا كنت قادماً لأعتذر و |
| özür dilemek için gitmiştim. Bir içki ısmarlayıp eve döndüm. | Open Subtitles | ذهبت لأعتذر له, إشتريت له مشروبا, وبعدها ذهبت إلى المنزل |
| özür dilemek için odaya gittim, ama coktan intihar etmisti. | Open Subtitles | ثم رجعت لأعتذر لها، لكن في ذلك الحين وجدتها قد قتلت نفسها. |
| Demek istiyorum ki Özür dileyecek hiçbir şeyim yok. Çok keskin olmak dışında belki. | Open Subtitles | أريد أن أقول وحسب بأنه لا يوجدُ شيء لأعتذر عنـه ما عدا كوني حادةٌ أكثر من اللازم |
| özür dilemeye geliyordum, ve... | Open Subtitles | لم أكن أقصد ما حدث هنا كنت قادماً لأعتذر و |
| O küçük kaza için özür dilemeye geldim. | Open Subtitles | اسمعني، جئت لأعتذر بشأن ذلك الحادث البسيط |
| Buraya payımı tekrar istemek için özür dilemeye geldiğimi düşünme. | Open Subtitles | أنا لا أريدك أن تظن أنني أتيت لأعتذر لأنني أريد أن أحصل على الأمانة.. أنا لا أريدها |
| Dinleyin, bu sabah için özür dilemeye geldim. | Open Subtitles | لقد جئتُ لأعتذر لكَ عمّا حدث هذا الصّباح |
| özür dilemeye gelmiştim. Hadi işinin başına dönsün de şu tırnak için neler yapabiliriz bakalım. | Open Subtitles | حسناً، هذا عادل في الواقع لقد أتيت لأعتذر |
| İster inan, ister inanma ben de senden özür dilemeye geliyordum. | Open Subtitles | صدقي أو لا، في الحقيقة .. لقد كنت في طريقي إليكِ لأعتذر لكِ |
| Baksana, bunca yolu özür dilemek için geldim. | Open Subtitles | أتعرف , لقد أتيت كل هذا الطريق , فقط لأعتذر لك. |
| - Merhaba, ben Rufus, geçen akşam yüzünden özür dilemek için tekrar arıyorum. | Open Subtitles | مرحبا انا روفيس اتصل مرة اخرى لأعتذر عن ليلة أمس مرة اخرى |
| Gerçekten özür dilemek için aradım. Yani altında başka bir şey arama... | Open Subtitles | لقد إتصلت لأعتذر حقاً يعنى لا تظن شيئاً آخر بإتصالى |
| Ayrıca bu fırsatı, eşim Ginger ve kendi adıma Özel Ajan Brian Shepard'dan özür dilemek için kullanmak istiyorum. | Open Subtitles | وأنا ايضا اريد ان انتهز هذه الفرصة لأعتذر بالنيابة عن نفسي وعن زوجتي جنجر للعميل الخاص براين شيبرد |
| Bu olayı, çok sevdiğim bir dostumdan özür dilemek için fırsat olarak görüyorum. | Open Subtitles | و ايضاً أرغب بانتهاز هذه الفرصة لأعتذر لصديقٍ عزيزٍ لي |
| Şu an burada olmasının anlamını kimse bilmiyor ve bir sebeple yanılıyorsam, ondan ilk Özür dileyecek olan kişi benim. | Open Subtitles | لا أحد يعلم ماذا يعني أنها هنا الآن وإذا كنت مخطئاً لسببٍ ما... سأكون أول شخص في الطابور لأعتذر لها |
| Arayıp rehabilitasyon merkezinden kaçtığım için özür dilemem gerekirdi. | Open Subtitles | كان عليّ الاتصال، لأعتذر عن هربي من مركز التأهيل |
| Seni pataklayacağım diyerek tehdit ettiğim için özür dilemek istedim. | Open Subtitles | سبب دخولي هنا هو لأعتذر منك لتهديدي لك أني سأضربك. |
| Kimse açıklamama ya da Özür dilememe izin vermiyor. | Open Subtitles | لن يمنحنى أحد الفرصة لأعتذر .أو أشرح أى شىء |
| Haklısınız. ben.. Pislik gibi davranıyordum. Gidip özür dileyeceğim. | Open Subtitles | أتعرفين، أنت محقة، لقد كنت أحمقاً، سأذهب لأعتذر |
| Olanları telafi etmenin, özür dilemenin yolunu arıyorum. | Open Subtitles | أنا لقد كنتُ هناك في الخارج أحاول أن أكتشف طريقة لأعتذر منكِ |