| Asker bir oğlunuzun olması gurur verici bir şey mi? | Open Subtitles | وعليه فإن وجود ابن لك بالجيش لأمر يدعو للفخر أتعلم؟ |
| Seni öldürebilecek olan zehri güçlü ve iyi bir şeye dönüştür. | Open Subtitles | نقلهم للسمّ الذي بامكانه أن يقتل ، إنه لأمر جيمل وجيّد |
| Dışişleri Bakanının emrine karşı gelmiş olursun. | Open Subtitles | هذا سيعتبر عصيان لأمر مباشر من نائب الرئيس |
| Ailenizdeki herkesten daha uzun yaşamak çok korkunç bir şey Bayan Vaughan. | Open Subtitles | إنه لأمر فظيع سيدة فون بأن تعيشي لمدة أطول من جميع عائلتك |
| Bir grup genç gelmiş olmalı. Kahkaha sesi duymak, güzel bir değişiklik oldu. | Open Subtitles | مجموعة من الأطفال وصلوا للتو إنه لأمر حسن أن تسمع ضحكة للشعور بالتغيير |
| Annem aslında gerçekten kızgın değildi sadece babamın arkasını kolluyordu. | Open Subtitles | والدتي لم تكن خائفة عليّ فهي كانت تهتم لأمر والدي |
| Bak, onların, CTU'dan olduğumu bilmeden içeriye girmemi sağlayacak bir şeyler ayarlamanız gerekiyor. | Open Subtitles | يكون لدي حجة لأمر من الباب الأمامي دون أن يعرفوا أني من الوحدة |
| En azından ev için arama emri çıkartacak kadar sebebimiz oldu. | Open Subtitles | حسنًا، على الأقل كان لديّه سبب محتمل كافي لأمر تفتيش المنزل |
| Ama sen duyarlı bir insan olmalıydın insanlara değer veren. | Open Subtitles | ولكن يفترض بك أن تكون شخصاً عطوفاً، يهتم لأمر الفقراء |
| Sanırım sonunda Joyce'u bir şey için heyecanlandığını görmek güzeldi. | Open Subtitles | أتوقع أنه من الجيد أن أشاهد جويس متحمسة لأمر ما |
| - Seni gördüğüme çok sevindim. | Open Subtitles | فرايزر: الله، إنه لأمر حَسنُ لذا رُؤيتك. |
| Neyin utanç verici olduğunu söyleyeyim. Bir tek emre bile itaat edemiyorsunuz. | Open Subtitles | سأقول لك ما هو المحرج، أنت لا تستطيع الإنصياع لأمر واحد بسيط. |
| Sizleri adalete teslim etmek için, bir çocuğun kendi canına kıyması utanç verici. | Open Subtitles | إنّه لأمر مُؤسف أنّ على صبيّ الإنتحار لجلب كلّ واحدٍ منكم إلى العدالة. |
| Tek bir şey istiyorum o da Seni yeniden görebilmek. | Open Subtitles | إنني لا أتطلع إلا لأمر واحد... وهو أن أراك مجددا |
| Seni tekrar evde görmek güzel, Jesse. | Open Subtitles | إنه لأمر رائع لإرجاعك للبيت ثانيةً، جيسي |
| Bakmamız için arama emrine ihtiyacımız var sanırım? | Open Subtitles | أعتقد أننا نحتاج لأمر من المحكمة لننبش الجثة من القبر |
| Eğer bu işle bir ilgin olduğunu öğrenirsek senin yasaklama emrine ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | 14,900،ونكتشف أنّك متورط ستكون من يحتاج لأمر الإعتقال |
| gerçekten sinir bozucu ama aynı zamanda şiirsel. | TED | إنه لأمر مزعج جدًا، ولكنها شاعرية إلى حد ما. |
| Bilinmeyeni denediğinizde, bazı şeyler planlandığı gibi gitmeyecek. | TED | وعندما تخوضون في المجهول، لابد لأمر ما ألا يسير وفق المخطط له. |
| Biliyor musun, bu dediğin şey, çalışanların tırnaklarına bakmamız için oldukça geçerli bir mahkeme emri çıkartma sebebi. | Open Subtitles | هذا يبدو مثل وصفة مثالية لأمر من المحكمة لفحص هؤلاء الموظفين. |
| Ama sen duyarlı bir insan olmalıydın insanlara değer veren. | Open Subtitles | ولكن يفترض بك أن تكون شخصاً عطوفاً، يهتم لأمر الفقراء |
| Hayatta kaldı diyelim ve eve dönmeyi başardı kendini bir şeye adadı. | Open Subtitles | لنقول إنه نجا ووجد طريقه لدياره ومن ثم يكرس نفسه لأمر واحد |
| Döndüğünüze sevindim, bu arada. | Open Subtitles | إنه لأمر رائع إمتِلاكك رجال يَدْعمونَ، بالمناسبة. |