| Söylediğin için sağol, çünkü hiç belli olmuyor. | Open Subtitles | شكراً لإخباري بهذا لاني لا أستطيع ان اشاهد ذلك بنفسي |
| Bunu son seansta Söylediğin için sağ ol ahmak. | Open Subtitles | شكرا لإخباري هذا في نهاية الجلسة ، يا غبي. |
| Bütün bu olanların o-yüzden olduğunu söylemek için aramadın, değil mi? | Open Subtitles | إنكِ لم تتصلي لإخباري بهذا لابد أنَّ هذه المشاكل بسبب أحد الذين تعرفينهم جيّداً، أليس كذلك؟ |
| Bunca yolu bana iyi görünmediğimi söylemeye mi gelmiş, Flori? | Open Subtitles | جاء كلّ هذا الطريق لإخباري أني لا أبدو بخير، فلوري؟ |
| Ölüm Yıldızı'nın çalınan planlarına ne yaptığını söyleyecek misin? | Open Subtitles | هل أنتِ مستعدِة لإخباري ماذا فعلتِ بـ خطط نجمة الموت المسروقة؟ حسناً .. |
| Neden o ailenin yanındasın söylemene gerek yok. | Open Subtitles | لست مضطراً لإخباري سبب وجودك مع تلك العائلة |
| Bunu ispatlamaya hayatımı adamadan önce size doğruyu söyleme şansı veriyorum. | Open Subtitles | أنا أمنحك فرصة لإخباري الحقيقة قبل أن أكرس حياتي لفعل ذلك |
| Evliliğimizin devam etmeyeceğini anlatmaya çalışmış da olabilir tabii. | Open Subtitles | ربما كانت طريقة أيضاً لإخباري أنه لن يوجد زواج |
| - Haber verdiğin için sağ ol. | Open Subtitles | شكرًا لإخباري بذلك |
| Bana Söylediğin için teşekkür ederim. | Open Subtitles | لا تشعر بالراحة في القيام به. شكراً لإخباري. |
| Moose, Söylediğin için teşekkür ederim. | Open Subtitles | إسمع، يا صاح شكرا مره أخرى لإخباري |
| - Söylediğin için sağol. - Benim tüymem lazım. | Open Subtitles | شّكرًا لإخباري , يجب على أن أنصرف |
| Mektubumu çözdüyse, söylemek için bir yolunu bulur. | Open Subtitles | إن كانت قد فهمَت رسائلي فستجد وسيلة لإخباري |
| Beni buraya bir şey söylemek için mi çağırdın? | Open Subtitles | هل إتصلت بي للحضور إلى هنا لإخباري شيئ ما؟ |
| Bana nerede olduğunu söylemek için beş saniyen var. Ondan sonra onları doğrayıp kemiklerini kucağına atacağım. | Open Subtitles | أمامك خمسة ثوان لإخباري بمكانه وبعدها، فسأقضي عليهم جميعًا أمامك |
| Los Angeles'ten buraya bunu söylemeye mi geldin? | Open Subtitles | جئت كل هذا الطريق من لوس أنجليس لإخباري بهذا؟ |
| Annemin... başka bir adının olduğunu mu söylemeye geldin? | Open Subtitles | لماذا أتيتي إلى هنا ؟ لإخباري أن أمي لديها أسم أخر ؟ |
| Yüzüme karşı söyleyecek cesareti bile yokmuş. Yastığıma bunu bırakmış. | Open Subtitles | لم يكن لها الشجاعة الكافية لإخباري شخصيا، لقد تركت لي هذه على وسادتي |
| Biliyorum kırılmış. söylemene gerek yok. | Open Subtitles | أعلم أنّها مكسورة، لستِ مضطرةً لإخباري بذلك. |
| O yüzden duymak isteyeceğim şeyleri söyleme eğiliminde olduğunu bildiğimi bil. | Open Subtitles | لذا فأنا أعلم أنك تميل لإخباري بما تظن أني أود سماعه |
| Bana anlatmaya hazır olduğunda, bir anlamı olacak. Şu anda ise sadece garip. | Open Subtitles | عندما يكون مستعدا لإخباري فستعني شيئا ما، أما الآن فهذه الأمور غريبة |
| Bana Haber verdiğin için sağ ol. | Open Subtitles | شكرا .. لإخباري الآن |
| Bana söylemen gerekmez. Ben hissederim. | Open Subtitles | لا داعي لإخباري , أرى ذلك في عينيك , وجسدك |
| Bunu bana anlatacak zamanı nasıl bulamadığını bir türlü anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم كيف أنك لم تجد الوقت الملائم لإخباري |
| Teşekkürler Bayan Emily. Hikâyeni bana Anlattığın için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لكِ آنسة إيميلي شكراً لكٍ لإخباري قِصتكِ |
| Yastık altına istiflediğin paralar varsa kardeşim söylemenin tam sırası. | Open Subtitles | لديكَ بعض المال مُخبّأ يا أخي، حان الآن الوقت لإخباري |
| Kanserli herkesi tek tek tanıyor ve anlatmak için fırsat kolluyor sanki. | Open Subtitles | كما لو أنه يعرف كل من مرض بالسرطان و يتحرق شوقاً لإخباري |
| Bana söylemek istediğin ya da söylemen gereken bir şey var mı? | Open Subtitles | هل حصل شيء تريد إخباري عنه أو تحتاج لإخباري به؟ |