| Evet, biz tamirciler için yapabileceklerimizi gösterme fırsatı. | Open Subtitles | نعم، انها وقتا طيبا بالنسبة لنا السمكري لإظهار ما يمكننا القيام به، إيه؟ أوه، حقا. |
| Tek göstermeye çalıştığım, Bay Wilcox tutuklandığında Bulls kıyafetleri çok modaydı bu nedenle Bulls kazağı giyen bir sürü şüpheli bulmak nadir bir durum olmazdı. | Open Subtitles | اني اسعى لإظهار أن فى وقت أعتقاله ملابس فريق الثيران كانت لها شعبية كبيرة |
| Sabahları şarap içmek değişimi göstermenin pek güzel bir yolu değil. | Open Subtitles | أن شرب الخمر في الصباح ليست طريقة جيدة لإظهار ذلك الإصلاح |
| Hoşlandığını göstermek için komik bir yol. Çiçek gönderemez miydi? | Open Subtitles | طريقة ممتعة لإظهار هذا ألا يمكنه أن يرسل لكى زهوراً؟ |
| Angier'in günlüğü, bu iyi niyet göstergesi, tamamen sahte. | Open Subtitles | مذكرات أنجير التي أعطيتنيها لإظهار حسن النية ، انها مزيفة |
| Ama bu düğünle ilgili gösterecek hiçbir şey kalmadı. | Open Subtitles | أما الآن لا يوجد أي شيء لإظهار ذلك |
| Bunun üzerine biz de yasadaki değişiklik ve silah toplama programı sayesinde gerçekleşen olumlu sonuçları gösteren veriler topladık. | TED | وكنا قادرين بعد ذلك على تعئبة البيانات لإظهار النتائج الناجحة الناتجة عن التغيير في هذا القانون وبرنامج جمع الأسلحة. |
| Şimdi de kuzenine ne kadar sertleştiğini göstermekte kararlısın değil mi? | Open Subtitles | والآن كنت عازمة لإظهار ابن عمك أنك تحصل أكثر صرامة، أليس كذلك؟ |
| Şimdi, azim ve cesaret gösterme zamanı. | Open Subtitles | للحداد على صديقنا العزيز هذا هو الوقت المناسب لإظهار العزم و الشجاعة |
| Sanırım aşçılık hünerlerimi gösterme zamanı geldi. | Open Subtitles | يبدو أن الآن وقتي لإظهار مهاراتي في الطبخ |
| Yeni iş ortağının değerini bildiğini gösterme yolu. | Open Subtitles | إنها طريقته لإظهار تقديره للتعامل الجديد كشركاء |
| Onlara elimizdekileri göstermeye hazır mıyız, kızlar? | Open Subtitles | هل نحن مستعدون لإظهار 'م ما حصلنا عليه والفتيات؟ |
| Yenilenmiş, canlanmış ve diyetin ne kadar önemli olduğunu herkese göstermeye hazır hissediyordum. | Open Subtitles | و الذي يمكن أن تتوقّعه مع التشخيص بالسرطان. شعرتُ بأني متجدّدة، مفعمة بالنشاط، و أخرج لإظهار أن نمط الغذاء مهم أكثر بكثير |
| Yok bir şey. Polonyalılıklarını göstermeye gelmişler. | Open Subtitles | لا شيء, لقد جاءوا لإظهار أوه "البولندية الخاصة بهم |
| Sabahları şarap içmek değişimi göstermenin pek güzel bir yolu değil. | Open Subtitles | أن شرب الخمر في الصباح ليست طريقة جيدة لإظهار ذلك الإصلاح |
| Beni ne kadar özlediğini göstermenin tek yolu yürüyüşünmüş gibi. | Open Subtitles | و الطريقة الوحيدة لإظهار مدى اشتياقكِ هي مِنْ خلال مشيك؟ |
| Yemek yapmak ve paylaşmak, sevgini göstermenin en temel yollarından biri. | TED | وتحضير ومشاركة الطعام هي طريقة لإظهار الحب. |
| Yerinde olsam, kafesin o tarafındayken kibrimi göstermek için bu denli hevesli davranmazdım. | Open Subtitles | ولو كنت مكانك لن أكون متلهفة لإظهار تعجرفي من ذلك الجانب من القفص |
| Bunu, topluluğa onları ne kadar önemsediğimi göstermek için yapacaktım. | Open Subtitles | أنت تعلم أنني أردت فعل هذا لإظهار مدى اهتمامي بالمجتمع |
| Bu basit bir göstergesi, bizim için önemli olduğunun. | Open Subtitles | انها لفتة بسيطة. لإظهار كيف خاص كنت بالنسبة لنا. |
| Gücümü açıkça gösterecek kadar kibirli değilim. | Open Subtitles | أنا لست مغروراً جداً لإظهار قوته, سيد "كرومويل" |
| Bu durumun ailevi bağları nasıl etkilediğini gösteren tonlarca araştırma var. | Open Subtitles | هنالك العديد من الأبحاث لإظهار كيف ان هذا يؤثر على العائلة |
| Yeni görünüşünüzü göstermekte çok istekliymişsiniz. | Open Subtitles | كنت تواقة للغاية لإظهار مظهرك الجديد له |
| Ve ona olan saygını göstermen için bir hediye vermen gerekecek. | Open Subtitles | وستحتاج لجلب هديّة له لإظهار احترامك له. |
| Belki size farkın ne olduğunu göstermek için hızlıca bir şeyler gösterebilirim -- çünkü, bu çok ufak bir fark. | TED | وربما إذا أمكن لي أن أقدم لكم عرضا سريعا لإظهار مدى الفرق -- لأنه أعني انه بديهي جدا |