"لا أصدق أنك" - Translation from Arabic to Turkish

• olduğuna inanamıyorum
• ettiğine inanamıyorum
• olmana inanamıyorum
• olduğuna inanmıyorum
• verdiğine inanamıyorum
• olduğunuza inanamıyorum
• hala inanamıyorum
• Sana inanamıyorum
• attığına inanamıyorum
• söylediğine inanamıyorum
• bile inanamıyorum
• aldığına inanamıyorum

Charlie, onca yılın ardından hâlâ bekar olduğuna inanamıyorum.
تشارلي ، لا أصدق أنك مع كلّ هذه السنوات ما زلت عازب.

Senin de benim gibi Rahip Gyatso'yla arkadaş olduğuna inanamıyorum.
لا أصدق أنك كنت صديق للراهب كياتسو مثلي تماماً

Bana sormadan bunu yapmayı kabul ettiğine inanamıyorum.
لا أصدق أنك وافقتي على فعل هذا دون حتى أن تسأليني

Beni buraya tıkmak için yaptığın o kadar şeyden sonra, tekrar çıkmama izin veriyor olmana inanamıyorum.
بعد كل ما مررت به لتدخلنى هنا, لا أصدق أنك تدعنى أخرج

O çocuğa sataşacak kadar salak olduğuna inanmıyorum.
لا أصدق أنك مغفل لدرجة أن تتشاجر مع ذلك الفتى.

Aman Tanrım! Bunu ağzıma koymama izin verdiğine inanamıyorum.
أوه يا إلاهي ، أنا لا أصدق أنك جعلتيني أتذوق هذه

Açıkçası efendim babamın o kadar saygı duyduğu kişi olduğunuza inanamıyorum.
بصراحة يا سيدي لا أصدق أنك الرجل نفسه الذي يحترمه والدي كثيراً

Bana bunu yapmayı aklından bile geçirme. Bana bunu yapıyor olduğuna inanamıyorum.
لا تجرؤ على فعل ذلك لا أصدق أنك تفعل ذلك

Kendine ait bir psikopat sapığın olduğuna inanamıyorum.
لا أصدق أنك حقيقة كان لك مريض نفسي معجب بك يتعقبك

Alex'i kullanıp ölmesine izin verecek kadar adi bir herif olduğuna inanamıyorum, çünkü, böylece tetiği sen çekmiş oluyorsun.
لا أصدق أنك أنسان حقير لتلك الدرجة تـرجـمة : مـحمد عـثمان تستخدمها هكذا ثم تقوم بقتلها

İyiyim. Sadece... Burada olduğuna inanamıyorum.
أنا بخير ،ولكني لا أصدق أنك هنا كيف عرفت أني سأكون هنا ؟

Senin bu kadar katı fikirli olduğuna inanamıyorum.
لا أصدق أنك من بين كل الناس تملك تفكير متحجر

Sheldon, kendi oyununu icat ettiğine inanamıyorum.
رائع يا شيلدون, لا أصدق أنك اخترعت لعبة خاصة بك

Rush'ın gelip sizi kurtaracağı temeline dayanan bir ülke kurulmasına yardım ettiğine inanamıyorum.
لا أصدق أنك ساعدت في العثور على مدينة كاملة تعتمد على أمل أنه ربما يأتي وينقذهم

Kahrolası Frank Randall'ı kurtarmak için bu çılgınlığı teşvik ettiğine inanamıyorum.
لا أصدق أنك تشجعين هذا الجنون لأنقاذ اللعين فرانك راندل

Sana yaptığım tüm şeylerden sonra bana bu kadar iyi olmana inanamıyorum.
بعد كل ما فعلت لك لا أصدق أنك مازلت لطيفة معي

Herhangi bir dağı hareket ettirdiğine ya da depremle ilgin olduğuna inanmıyorum.
لا أصدق أنك قمت بتحريك ذلك الجبل أو كان لك أيّ علاقة بتلك الهزة

İşlerin bu hale gelmesine izin verdiğine inanamıyorum.
فقط لا أصدق أنك تركت الأمور لتكون بهذا السوء

Bütün yaz burada olduğunuza inanamıyorum.
لا أصدق أنك ستبقين هنا طوال الصيف

Bir yaz boyunca Nora Walker ile yaşadığına hala inanamıyorum.
لا أصدق أنك عشت مع نورا والكر طوال الصيف

Sana inanamıyorum.
أنا لا أصدق أنك ألغيت رحلة شانجهاى من أجل ذلك

Bu kadar ufak bir şey için onları otobüsün altına attığına inanamıyorum.
لا أصدق أنك تضحي بهم من أجل شيء سخيف كهذا

Ona evlenme teklif edeceğimi söylediğine inanamıyorum.
أنا لا أصدق أنك أخبرتها بأنني كنت سأطلب يدها

Bunu bana sorduğuna bile inanamıyorum.
لا أصدق أنك تسألني هذا أعني ، نعم نحن نتشاجر طوال الوقت

Bana söylemeden bir ev satın aldığına inanamıyorum.
لا أصدق أنك اشتريت منزل من دون أن تخبرني