| Şimdi evine git. Bu şehri kurtaramazsın! Bu insanlara hiçbir şey borçlu değilsin! | Open Subtitles | لا يجب عليك إنقاذ هذه البلدة إنك لا تدين بأي شيء لهؤلاء الناس |
| Bize bir şey borçlu değilsin. Henüz değil. Ama bunu duymak istiyoruz. | Open Subtitles | لا تدين لنا بأيّ شيء، ليس بعد، لكنّنا نريد سماع الإجابة وحسب. |
| Sana hayatımı borçluyum, sen bana hiçbir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنا مدينة لك بحياتي و أنت لا تدين لي بشيء |
| Senden istedikleri herzeyi yaptın ama onlara bir borcun yok. | Open Subtitles | فعلت كل شيء أرادوك بفعله, لكنك لا تدين لهم بشيء |
| Bak, bana hiçbir borcun yok, ama senden son bir iyilik istiyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك لا تدين لي بشئ لكن أريد منك خدمة أخيرة |
| Ve kimseye de borçlu değil misin? | Open Subtitles | وأنت لا تدين لهم بشيء؟ |
| Ona sadakat borcunuz yok. Ona karşı şahitlik yapmanız anlayışla karşılanır. | Open Subtitles | انت لا تدين له بأي ولاء من العقلانية ان تشهد ضده |
| Kalbini almasan da ölmüş olacaktı. Ona borçlu değilsin. | Open Subtitles | أجل وماتت في طريقها أنت لا تدين لها بهذا |
| Bana bir özür borçlu değilsin ama belki de Raphael ile konuşmalısın. | Open Subtitles | لا تدين لي بأيّ اعتذار. لكن على الأرجح يفضّل أن تتكلّم مع رافاييل. |
| Dinle. Bana bir açıklama borçlu değilsin. Bunu sadece beysbolla ilgili tutalım. | Open Subtitles | إسمع أنت لا تدين لي بتفسير لنبقي هذا كن كرة المضرب |
| Doğru bildiğin her şeyi hor gördüler. Onlara borçlu değilsin. | Open Subtitles | لقد داسوا على كل ما تعتبره غالي وعزيز، وأنت لا تدين لهم بشيء. |
| Bana hiçbir şey borçlu değilsin. Liste temizlendi. Tamamdır, ödeştik artık. | Open Subtitles | أنت لا تدين لي بأي شئ اللائحة نظيفة ، أننا علي وفاق ، متعادلان |
| Zamanını ya da dostluğunu ya da senin o sürekli şaşırtıcı zekanı ikinci bir deneme için bana borçlu değilsin, ama sana yalvarıyorum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك لا تدين لي بــثانية إضافية من وقتك أو صداقتك أو حتى دماغك المذهل باستمرار |
| - İyi biri değilim. - Baba, bana bir şey borçlu değilsin. | Open Subtitles | أنا لست شخصا صالحاً - أبي، أنت لا تدين لي بشيء - |
| Haklısın, Harvey'e borçlu değilsin ama bana borçlusun çünkü senin buraya girmenle alâkam yok ama seni çıkarmak için kanunu çiğnedim. | Open Subtitles | انت على حق لا تدين لهارفي ولكنك تدين لي لأنه ليس لي أي علاقة بوضعك هنا |
| Seni her şeyinle yargılıyorum ama bana bir açıklama borcun yok. | Open Subtitles | بل سأحمك عليك و بكثرة لكنكَ لا تدين لي بتفسير |
| Anlıyorum ve bundan bahsetmek için gelmedim. Kendimi açıklamam için bir şans istemeye geldim. Bana açıklama borcun yok ki. | Open Subtitles | اتفهم ولم اتي الى هنا لاعيد فتح الموضوع اردت فرصة فقط لاشرح موقفي انت لا تدين لي بأي شرح |
| Bana borcun yok Avukat Bey. | Open Subtitles | إنّك لا تدين ليّ بأيّ شيء، أيّها المُستشار. |
| Bana hiçbir şey borçlu değil. | Open Subtitles | إنها لا تدين لي بشيئ. |
| Bize hiç bir borcunuz yok. | Open Subtitles | أنت لا تدين لنا بشيء |
| Ailenizin bana bir teşekkür borcu yok. | Open Subtitles | عائلتك لا تدين لي باي شيء. |
| cifte cinayeti hasiralti etmeyi ona borclu degilsin. | Open Subtitles | أنت لا تدين له تغطية عن جريمة مزوجة |
| Mahkeme o kurbanlara borçlu olmadığını söylüyor. Ben bu fikre katılmıyorum. | Open Subtitles | المحكمة تقول أنك لا تدين لضحاياك بشيء وفي هذا أختلف معها! |