"لا يُوجد" - Translation from Arabic to Turkish

    • kalmadı
        
    • yoktur
        
    • olmadığı
        
    • şey yok
        
    Üçüncü kurban bulunana kadar burada yapacak bir şey kalmadı. Open Subtitles لا يُوجد شيء أخر يُمكنُنا القيامُ به هنا حتى نُحْضِرَ الجُثة الثَالثة
    O zaman söyleyecek bir şey kalmadı,değil mi? Open Subtitles إذن أعتقد أنّه لا يُوجد هناك ما أقوله لمنع حدوث ذلك.
    Biliyor musun, sabahları iyi bir kahve içmek gibisi yoktur. Open Subtitles أتعرف، لا يُوجد شيء مثل كوب قهوة جيّد في الصباح.
    Bu işi karşılıklı kazançla bitirecek... başka bir kişi yoktur. Open Subtitles لا يُوجد أحد مُأهل ليحقق هذا. نهايه تلائم الطرفين
    Yok etme şifresi olmadığı bilmek istersin. Open Subtitles ستكون مهتماً جداً كي تعرف بأنه لا يُوجد شفرة قتل.
    Anlamadığım şey, burada sizin şikayetlerinizle, tehditlerinizle hiç bitmeyen fasulye saymalarınızla başa çıkacak birinin neden olmadığı. Open Subtitles ما لا أفهمه هو لماذا لا يُوجد أحد هُنا يتعامل مع معايبك وتهديداتك، وحساباتك الوهمية التي لا تنتهي.
    Buradan, 1,200 kilometre uzaktaki Güney Kutbu'na kadar buzdan başka hiçbir şey yok. Open Subtitles انطلاقاً من هنا ناحية ،القطب الجنوبي مسافة 1100 كم لا يُوجد سوى الجليد
    Yapabileceğin hiçbir şey kalmadı. Open Subtitles لا يُوجد شيء يُمكنك القيام به.
    Zaten bilmediğimiz bir şey kalmadı. Open Subtitles لا يُوجد شيء تقوله لا نعرفه بالفعل.
    Pekala, St. Pauli kalmadı mı Kammy? Open Subtitles .(حسنًا، (كامي لا يُوجد مباراة لفريق (سانت باولي) اليُوم؟
    - Beyler, vaktimiz kalmadı. Open Subtitles -يا أولاد، لا يُوجد وقت .
    Eminim endişelenecek bir şey yoktur. Open Subtitles أنا مُتأكد أنّه لا يُوجد شيء يدعو للقَلق من أجله.
    Allah ve bilim arasında bir çelişki yoktur. Open Subtitles لا يُوجد تعارض بين عبادة اللّه والعِلم
    Tanrı korusun, umarım benim başıma gelenleri yaşayanlar yoktur. Open Subtitles أنا... أدعو اللّه ... بأن لا يُوجد أحدٌ هُناك ... يمرّ بما مررتُ بِهِ مِن قبل
    Kanın olmadığı bir yere. İnsanların kapılarına dayanıp hayatlarını mahvedecek haberleri vermediğim bir yere. Open Subtitles أجل، مكان لا يُوجد فيه دماء، ولن تأتي إلى عتبة باب أحدٍ مع أخبار تعلم أنّها ستُدمّر حياتهم.
    Saklanmak için güzel bir yerdi ta ki mesele sevdiğin insanlar olduğunda bazen sığınak olmadığı öğrenene kadar. Open Subtitles كان مكاناً مُناسباً للإختباء حتى تعلّمتُ أنّ عندما يأتي الأمر لمن تُحبّهم، فإنّه لا يُوجد مأوى أحياناً.
    Onu içmeye iten nedenin günümüzle ilgisi olmadığı ortada o yüzden eski zamanlardaki bir şeyin ortaya çıktığını düşünüyorum. Open Subtitles حسناً، يبدو أنّه لا يُوجد شيء في حياته الحاليّة سيدفعه للشرب، لذا فإنّي أخمّن أنّه كان شيئاً من حياته القديمة التي خرجت من أشغال الخشب.
    Buradan, 1,200 kilometre uzaktaki Güney Kutbu'na kadar buzdan başka hiçbir şey yok. Open Subtitles انطلاقاً من هنا ناحية ،القطب الجنوبي مسافة 1100 كم لا يُوجد سوى الجليد
    İlginç olan şey ise, menzilde başka gezegen olmaması. Hiçbir şey yok. Open Subtitles الشيء الغَريب هو لا يُوجد كَواكب أخريّ في المَجال, لا شىء.
    Şu anda beklemekten başka yapılabilecek bir şey yok. Open Subtitles لا يُوجد شيء بإمكاننا القيام به الآن سوى الانتظار.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more