| Bunu çoktan yaptın zaten, ...Bu yüzden yaşamımı biraz daha güzelleştirmeye ne dersin? | Open Subtitles | حسناً, أنتي بالفعل تفعلين ذلك, لذا ما رأيك أن تجعلي حياتي أفضل قليلاً؟ |
| Bu yüzden benim önerim: Bağımsız Hizmet Yetkilileri. | TED | لذا ما أقترحه هو ما أسميه الجهات الرسمية المستقلة |
| O yüzden şimdi burada, bu kadının mektubunu beraber düzenleyelim istiyorum böylelikle, hikâyelerimizi gözden geçirip nasıl düzenleyebileceğimizi görelim. | TED | لذا ما أريد فعله هو أنني أريد كتابة رسالة تلك المرأة مع بعضنا، الآن، لأريكم أنه يمكننا مراجعة قصصنا. |
| Ama sen her halükarda dinlemiyorsun, O yüzden ne fark eder? | Open Subtitles | لكنك لا تصغي إليهما بأي حال, لذا ما الفرق؟ |
| Gerçekten çok işim var Öyleyse tam olarak sohbetimizin amacı nedir? | Open Subtitles | لقد كنتُ مشغول جدّاً بالعمل، لذا ما هو بالضبط غرض دردشتنا؟ |
| Peki ne yapmamız gerek? Tahmin mi yapalım? | Open Subtitles | لذا ,ما المفترض أن نفعله , نبدء بالتخمين للتو ؟ |
| - Görseniz de anlamazsınız zaten, Yani ne gerek var? | Open Subtitles | لن تفهميه على أيّة حال، لذا ما الفائدة؟ |
| Yani sonunda sattığınız şey bu çiftçilerin gerçek yerel ihtiyacını yansıtıyor. | TED | لذا ما تبيعه في النهاية يعكس الحاجة المحلية الفعلية لهؤلاء المزارعين. |
| Bu yüzden ailedeki herkesin beyin tomografisini çektirdim. | TED | لذا ما فعلناه هو أنني بدأت بعمل مسوحات مقطعية لأي شخص في الأسرة. |
| Bu yüzden kendi programımı başlatmaya karar verdim. | Open Subtitles | لذا ما قررت فعله , هو أن ابدأ برنامجي الخاص |
| Aurora gibi bir yerde yapacak çok bir şey yoktur, Bu yüzden her ne yapıyorsanız bunu çok yaparsınız. | Open Subtitles | ليس هناك الكثير لفعله في مكان مثل أورورا لذا ما تفعلونه تكثرون من فعله |
| Bu yüzden müvekkilime cinayeti itiraf ettirmek için burda olduğunu varsayıyorum. | Open Subtitles | لذا ما أفترضه بأنك هنا لكي تدفع موكلي للإعتراف بالجريمة |
| Yani Bu yüzden sana diyeceğim bence birlikte çalışalım. ve bu kutlamaya bir son verelim. | Open Subtitles | لذا ما رأيك بأن نعمل معاً لنمنعهم من اقتحام المهرجانات؟ |
| - Biliyorsun, biz ikimiz de doktoruz Bu yüzden söylediğin her şey tamamen gizli olacak. | Open Subtitles | لكننا أطباء كما تعلم لذا ما ستقوله لنا سيكون سراً |
| O yüzden, içinize sinen bir on yıl seçsek de oradan devam etsek? | Open Subtitles | لذا ما رأيك فقط، تعلم، قم باختيار حقبة ترتاح لها ولننطلق من هناك؟ |
| Belki de benim yüzümden karamsarsındır. O yüzden sana arkadaşımla konuşma fırsatı. | Open Subtitles | لعلّي سبب تكدّرك، لذا ما رأيك أن أعطيك فرصة لمحادثة صديقتي هذه؟ |
| Gana'dayken herkesin siyah olduğunu, O yüzden bunun hakkında hiç düşünmediğini anlattı. | TED | فسّر لي بأنه حينما كان في غانا، كان الجميع ذو بشرة سوداء، لذا ما خطر هذا في باله قط. |
| O yüzden ne olursa olsun gerçeği öğrenmen gerektiğini düşündüm. | Open Subtitles | لذا ما لم يكن هناك شيء آخر ظننتُ فقط أنك يجب أن تعرف الحقيقة |
| Şeker toplamaya 45 dakika kalmıştı, O yüzden ne yapacaktım ki? | Open Subtitles | و كانت هناك 45 دقيقه متبقيه فقط على جمع الحلوى لذا ما كان يمكنني أن أفعل ؟ |
| Öyleyse, bir metnin içerisinde bir kehanetin bulunma şansı nedir? | TED | لذا ما هي احتمالية أن يخفي نص نبوءةً ما؟ |
| Peki, ne işe yararsınız? | Open Subtitles | لذا ما الذيّ يتوجب علينا ان نفعلهُ معكِ؟ |
| Yani ne diyorsun? | Open Subtitles | لذا ما الذى تقوله ؟ |
| İş ortağıyız. Senin hayatını etkileyen her şey benim hayatımı da etkiler. | Open Subtitles | نحن نعمل سويًا , لذا ما يحصل في حياتك يأثر علي أيضًا |