| Eğer SOS'u gönderenler bunlarsa, yardım istemek için değişik bir yöntemleri var. | Open Subtitles | إن كانوا من بعث بنداء الاستغاثة ، فلديهم طريقة غريبة لطلب المساعدة |
| Parti için geldim, yardım istemek için değil. | Open Subtitles | أنا جئت من أجل الحفل، أن لست هنا لطلب المساعدة .. |
| Her şey normale dönünce, benim adıma seni istemeye gelecek. | Open Subtitles | بعد أن يعود كل شيء لطبيعته ، سوف تأتي لطلب يدكِ نيابة عني. |
| Babam ne kadar sürede anneme evlenme teklif etmiş, biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعرفين كم أستغرق والدي من الوقت لطلب يد أمي ؟ |
| Hepsi dağılmadan önce talep formu için BIN numarasını bulmam gerekiyor. | Open Subtitles | سوف أحتاج لرقم مسلسل لطلب المصادرة لو لم يتم تفجيره كله |
| yardım etmem için beni arıyorsun ve onunla bir yerlerde misin? | Open Subtitles | تتصل علي لطلب المساعدة وأنت في الخارج في مكان معها ؟ |
| Hayır, hayır, hayır. Bitti. sipariş vermek zorunda kaldık. | Open Subtitles | لا, لا, لا, لقد بـِيعت بضاعتنا، إضطررنا لطلب كميات إضافية |
| Odama döndüm, silahı dışarı koyup yardım çağırmaya gittim. | Open Subtitles | ثم عدت لمكتبي و و ضعت السلاح في الخارج و ذهبت لطلب المساعدة |
| Üstteki numaralar mal istemek için ikinciler adam lazım olduğunda. | Open Subtitles | حسناً، الأرقام الأولى لطلب بضاعة والثانية لطلب النجدة |
| Zavallı terkedilmiş bir eş olarak, para istemek için mi burdasınız? | Open Subtitles | هل أنت هنا لطلب المال لزوجة مهجورة فقيرة؟ |
| Bir iyilik istemek için tuhaf bir yol! Seni sevdim, Jasjit. | Open Subtitles | هذه طريقة غريبة لطلب العمل " أنا أحبك يا " جاسجيت |
| Ama sadece para istemeye geldikleri zaman onların sağ olduğunu ve mücadelenin sürdüğünü bilebiliyoruz. | Open Subtitles | لكن مجيئهم لطلب المال هو سبيلنا الوحيد في معرفة أنهم بأمان وأن النضال مستمرا |
| Kutsal Aşk Kayası, bugün bir iyilik istemeye sana geldik. | Open Subtitles | صخرة الحُبِّ الهائلة ، جئنا إلى هنا ، لطلب معرُوف كبير |
| Duyduğuma göre müttefik küçük köyler sık sık yardım istemeye geliyorlarmış. | Open Subtitles | سمعت أن القرى الصغيرة والمتحالفة تأتي هنا غالباً لطلب المساعدة |
| teklif ederek seni rahatsız etmek istemedim. | Open Subtitles | لم اقصد جعلك غير مرتاحا ً لطلب منك الذهاب معي |
| Hepsi dağılmadan önce talep formu için BIN numarasını bulmam gerekiyor. | Open Subtitles | سوف أحتاج لرقم مسلسل لطلب المصادرة لو لم يتم تفجيره كله |
| Sevgili projemin suratımda patlaması mı, yoksa bir psişikten yardım dilenmem mi? | Open Subtitles | هل سينفجر مشروعي في وجهي أم سأذهب إلى الوسيط الروحي لطلب المساعدة؟ |
| Kamp Japonların gelip direk malzeme sipariş etmesini onayladı. | Open Subtitles | المعسكر سمح لليابانيون بالمجيء هنا لطلب بعض التجهيزات مباشرة |
| Araba orada değil. yardım çağırmaya gitmiş olmalılar. | Open Subtitles | القاطره ليست هنا ، يبدو انها قد ذهبت لطلب المساعده |
| "Çember" tamamen ücretsiz 0 800'lü numara olan yerel üyelik sunar ve onlar talepleri için destek almak için ararlar. | TED | وتوفّر هذه الخدمة لعضويّتها المحليّة رقما مجانيّا 0800 يستطيعون الإتصال لطلب أي ّ دعم. |
| Hayalindeki evlenme teklifi bu değildi, değil mi? | Open Subtitles | لم يكن هذا تصورك لطلب الزواج أليس كذلك ؟ |
| Silah sesleri nedenimiz, ve destek çağırmak için vaktimiz olmadı. | Open Subtitles | الطلقات النارية سبب محتمل ولم يكن لدينا وقت لطلب ذلك |
| Kriz zamanlarında destekleri, para ya da asker isteme gibi bir şansım bir daha olmaz. | Open Subtitles | لن يعودَ لدّي دعمهم ولا فرصة لطلب المال أو الجند . في أوقات الأزمات |
| Ve Bay Milton'ın isteği üzerine, Moyez davasının dosyasını hazırladım. | Open Subtitles | واستعددت لطلب السيد ميلتن إلق نظرة عامة على قضية موياز |
| Geri dönüp, yardım istemeli ve cesedi almaya gelmeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا العودة لطلب المساعدة ثم نعود مرة أخرى من أجل الجثمان |
| Para istemenin doğru bir zamanı yok gibiydi. | Open Subtitles | لم أكن أجد الوقت المناسب لطلب النقود منه |
| Bütün gün görevde kaldığım için bir bardak kahvenin zihnimi açacağını düşündüm, alt kattaki görevliye küçük bir rica için zili çaldım. | Open Subtitles | إعتقدتُ أن كأس قهوة قد يصحصح دماغي لذا هاتفت المفوض الذي يبقى لطلب الحاجيات طوال الليل في منتجع صغير في أسفل الدرجات |