| Biliyor musun, gerçekten değildi o kadar da zor, onlar normal bir hayat bir atış hak çünkü. | Open Subtitles | أتعلمين ، لم يكن هذا بهذه الصعوبة لأنهما تستحقان فرصة لعيش حياة طبيعية |
| Diğerlerimiz yeniden bir hayat kurmak için çabalarken sen böylece gidip sonsuza kadar mutlu olarak yaşayacağını mı sandın? | Open Subtitles | هل تظنين حقاً أنكِ سترحلين ببساطة و العيش بسعادة ، بينما بقيتنا تعاني لعيش حياة بسيطة ؟ |
| Normal bir hayat şansından da, aşktan da vazgeçtin. | Open Subtitles | بل ضحيت كذلك بفرصتك لعيش حياة طبيعية، وفرصتك بالحب |
| Annen ve babanın senin için istediği o güzel hayatı yaşama şansın var. | Open Subtitles | لديك الفرصة لعيش حياة مباركة، الحياة التي أرادها والديك لك |
| Yeniden başlayıp fâni hayatı yaşamak. Dilersem kanımdan bir çocuğumun olması. | Open Subtitles | لبداية جديدة، لعيش حياة فانية، وإنجاب أطفال من صلبي إن شئت. |
| Çoğu Ebola gazisi normal bir yaşam sürmeye çalışsa bile toplum hâlâ kaçıyor gibi görünüyor. | TED | يبدو أن المجتمع مازال ييراجع للكثير من الناجين من إيبولا حتى وهم يكافحون لعيش حياة طبيعية. |
| Burada yeni bir hayat kurmama izin verilmiş gibi mi hissediyorum acaba? | Open Subtitles | الشعور بالوجود تم إعطائه الإذن لعيش حياة جديدة هنا ؟ |
| Oğlumun normal bir hayat... şansı olsun istedim. | Open Subtitles | ... فقط اردته أن يمتلك الفرصة لعيش حياة طبيعية |
| Buna karşın Victoria ve Lilly'nin normal bir hayat sürmek şansları var. | Open Subtitles | (فيكتوريا) و(ليلـي) لديهم فرصة جيدة لعيش حياة طبيعية الآن |
| Ajan Keen'e ve ailesine normal bir hayat kurmalarında yardım ettiği için onu vurduğun doğru mu? | Open Subtitles | هل هذا صحيح أنك أطلقت النار عليها لإنها حاولت مُساعدة العميلة (كين) وعائلتها لكي يهربوا لعيش حياة طبيعية ؟ |
| Hayal kırıklığına uğradım çünkü bana çok eğlenceli gelmişti. Daha tehlikeli yaşama kararım zorlu başladı. | Open Subtitles | أشعر بخيبة أمل، لأنه بالنسبة لي، بدت ممتعة. قراري لعيش حياة أكثر خطورة |
| Farklı bir şey yaşama şansını elde ettik. | Open Subtitles | لدينا فرصة لعيش حياة مختلفة |
| hayatı yaşamak için kitaba ihtiyacım yok. | Open Subtitles | حسنا. آنا ليس بحاجة إلى كتاب لعيش حياة. |
| bir hayatı yaşamak için bir şans verildiyse kürtaj edilmiş ruh, günahlarına tövbe etmek ve kutsal suda yıkanmak için sayısız imkana sahip olacaktır. | Open Subtitles | سيكون جوابي الجاد أنني منحتُ شخصاً لعيش حياة... وروح فاسدة ليكون عندها فرص متعددة... للندم على ذنوبهم والإنغماس بشكل مباشر بطقوس روح القدس |
| Şimdi, onların da bizim kadar temel güvenliğe ihtiyaçları var ve ancak böylece normal bir yaşam sürebilirler ve insan haklarından faydalanabilirler. | TED | الآن، هم يحتاجون للأمن كما نحتاجه نحن ويحتاجونه لعيش حياة طبيعية وحتى يتمتعوا كذلك بحقوقهم الإنسانية. |
| Sadece hayatta kalma fırsatı değil daha iyi bir yaşam sürme şansı da. | Open Subtitles | ليست فرصة للنجاة وحسب، ولكن لعيش حياة أفضل. |