Olduğun, sahip olduğun, yaptığın her şey seni son viski şişesisin dibine ya da tek yönlü bilet almaya ittiyse bana herhangi bir şeyi kurtarmak için en ufak neden veremezsin çünkü kalmamıştır. | Open Subtitles | ما أعنيه إذا كان كل ما تملكه و كل ما قمت به أوصلك أخيراً لقاع زجاجة الويسكي |
Nehrin dibine vardığında kasa büküldü. | Open Subtitles | عندما وصل لقاع النهر، الخزنة تلوّت بفعل الضغط |
Nehrin dibine vardığında kasa büküldü. | Open Subtitles | عندما وصل لقاع النهر، الخزنة تلوّت بفعل الضغط |
Iowa Üniversitesi mezunu Bruce Heezen sonarla okyanus tabanının haritasını çıkarmak için çıktığı uzun seferden daha yeni dönmüştü. | Open Subtitles | بروس هيزن, طالب مُتخرج من آيوا للتو قد عاد من رحلة إستكشافية طويلة لوضع خرائط لقاع المحيط مُستخدماً السونار |
Yıldız Geçidi okyanus tabanının yoğun taraması sonucunda ele geçirildi. | Open Subtitles | - - لقد استعدنا الستارجيت بعد تفتيش كامل لقاع المحيط |
Okyanus tabanındaki sağlam kayaçların bir kıtayı nasıl yarıp geçebileceğini sordular. | Open Subtitles | تسائلوا كيف يُمكن لقارة أن تنجرف خلال الصخر الصلب لقاع المحيط؟ |
Daha sonra aklıma şu düşünce gelmişti : eğer bu yüzüşte işler kötüye giderse, benim donmuş bedenim okyanusun dört buçuk kilometre dibine ne kadar sürede batar ? | TED | ثم جاء خاطر على ذهني: إذا لم تسر الأمور بشكل جيد أثناء السباحة، كم من الزمن سيستغرق جسدي المجمد ليقطع أربعة كيلومترات ونصف ليصل لقاع المحيط؟ |
İşte kristal burada! Kuyunun dibine düşmüş. | Open Subtitles | ها هي البلورة، لقد سقطت لقاع البئر |
Tıpkı David'i, annesini ton balığıyla çay içsin diye okyanusun dibine gönderdiğimde David'i bir piçten beter ettiğim gibi. | Open Subtitles | كما جعلت "ديفيد" مثل أبناء السفاح عندما أرسلت أمه لقاع المحيط لتتناول الشاي مع أسماك التونه |
Tıpkı David'i, annesini ton balığıyla çay içsin diye okyanusun dibine gönderdiğimde David'i bir piçten beter ettiğim gibi. | Open Subtitles | كما جعلت "ديفيد" مثل أبناء السفاح عندما أرسلت أمه لقاع المحيط لتتناول الشاي مع أسماك التونه |
Bizi bir bagaja kitleyip sonra da arabamı Hudson'ın dibine yolladı. | Open Subtitles | أوصد علينا في سيّارة، وبعدها أرسل سيّارتي لقاع نهر (هدسون). |
- O halde Seine Nehri'nin dibine dalmalısın. | Open Subtitles | -إذن يجب عليك السباحة لقاع نهر الـ (سين ) |
8. Louis'in avlusundan Atlantik Okyanusu'nun dibine nasıl geçtiniz? | Open Subtitles | لحظة، كيف ذهبتم من باحة قصر الملك (لويس) الـ 13 لقاع المحطي الأطلسيّ؟ |
Şimdi izninizle, Tanrı yüzlerce ruhu denizin dibine göndermeyi uygun gördü arkadaşlarımın onların arasında olup olmadığını öğrenmeye çalışmalıyım! | Open Subtitles | والآن ,إذا عذرتموني الرب رأى أنه من المناسب إرسال مئات الأرواح لقاع البحر وأنا علي أن أحاول وأكتشف إذا ماكان أصدقائي من بينهم! |
Sonra, 1960'larda deniz tabanının, ayrıntılı haritalarını çıkarmak mümkün hâle geldi. | Open Subtitles | ثم في الستينات، أصبح من الممكن رسم خرائط مفصلة لقاع البحر، وتم اكتشاف أن القارات لم تنجرح فحسب، |
Küresel ısınma devam ettikçe yüzey ve yeraltı suları da yavaşça karışarak bir zamanlar buz gibi olan deniz tabanının derinliklerindeki ısıyı arttırdı. | Open Subtitles | بإستمرار الإحترار العالمي إختلطَ ببطئ سطح و قاع المياه ما أدى إلى إرتفاع درجة حرارة الأعماق المُتجمدة لقاع البحر. |
Deniz tabanındaki sonar ölçümleri görüyor musunuz? | Open Subtitles | -أترى قراءات السونار لقاع البحر؟" " |