| Rahibe gidip babamın ona emanet ettiği parayı alacağız o parayla sana at, zırh ve şövalyelik unvanı alabiliriz. | Open Subtitles | سوف نذهب إلى القسيس ونستعيد المال الذي أعطاه إياه والدنا ما يكفي لشراء الحصان والدرع وتحصل على لقب الفارس |
| Birkaç korkunç hafta sonra ona bir lakap takıldı. | Open Subtitles | حيث، في بضعة أسابيع رهيبة، كان قد حصل على لقب: |
| Sana ayda ekstra 500 dolar maaş ve hoş bir unvan teklif ediyorum. | Open Subtitles | يمكنني أن أحصل لك على 500 دولار إضافية شهرياً بالإضافة إلى لقب جيد |
| Ama o bunu kabul etseydi,nasıl senin baban olma unvanını kazanabilirdi ki? | Open Subtitles | ولكن، كيف انه يحصل على لقب يجري والدك، إذا كان قد وافق؟ |
| Uyumsuz alan taraf da onlara biraz farklı bir isim vermenize rağmen kolay ayırt edilir. | TED | الغير وفاقيون تعرفهم بسهوله ايضاً، ويمكن أن تُطلق عليهم لقب آخر. |
| Böylece bir ünvan sahip oluyorum aya ilk basan adam gibi. | TED | ولي الان لقب يشبه لقب اول رجل تطأ قدماه القمر |
| adı ve soyadı yok, sadece Doktor. Her zaman Doktor. | Open Subtitles | ليس له اسم ولا لقب ، الدكتور فحسب دائماً الدكتور |
| Baba lakabı dostlarınca kullanılırdı. | Open Subtitles | الأب الروحى لقب استعمله أصدقاؤه بدافع المودة و الاحترام |
| Döndüğün zaman, babanın unvanı hakkında neler yapabiliriz, bir bakarız. | Open Subtitles | عندما تعود ، سنرى ما يمكننا فعله بشأن لقب والدك |
| Ayrılan ayağım yerine takıldığı için çok istenen o unvanı geri almalıyım. | Open Subtitles | بعد أن أعدت تركيب ساقي المبتورة، يجب أن أستعيد لقب أكثر راقص مشتهى |
| Hayır, buna alıştılar. Bana da lakap taktılar. | Open Subtitles | لا لقد اعتادو على ذلك لديهم لقب خاص لي ايضاً |
| Arkasına işlenmesi için bir lakap seçmen lazım. | Open Subtitles | لذلك عليك اختيار لقب ليتم تطريزه في الخلف |
| Galiba yeni bir unvan beraberinde maaş artışını da getirir. | Open Subtitles | وافترض ان زيادة جيدة في الراتب تأتي مع لقب جديد |
| Hatta dünyanın en aptal herifi unvanını almayı deneyebilmek için fazla fazla istemişsin. | Open Subtitles | ويمنحك ما يكفي لتنال فرصة الحصول على لقب أغبى مغفل بالعالم |
| Bu zekice. Hani şu benim son söylediğim kelimeyi bana takma isim ya da onun gibi falan söylüyorsun ya. İşte o, çok zekice. | Open Subtitles | هذا ذكي, تعلم كيف اخذت آخر شيء قلته وحولته الى لقب لي .. |
| ünvan da, mevki de hâlâ benim elimde. Unuttun mu yoksa? | Open Subtitles | ،لا زلت أمتلك لقب ومركز السيد العظيم هل نسيت ذلك؟ |
| Babanın ön adı Bensaid, anne kızlık soyadı sana kolaylık sağlayacaktır. | Open Subtitles | بن سعيد هو لقب أمك على الأقل هذا اللقب له تاريخ |
| Baba lakabı dostlarınca kullanılırdı. Sevgi ve saygıdan dolayı. | Open Subtitles | الأب الروحى لقب استعمله أصدقاؤة بدافع المودة و الاحترام |
| Sadece Kraliçenin onuru için değil kendi ünvanı için de savaşacak. | Open Subtitles | وهنا سيحارب ليس فقط لأجل شرفها لكن لأجل لقب خاصّ به |
| I.Q. 'mu biliyordum çünkü zeki birisi olarak tanımlanmıştım ve çocukluğumda ileri zekalı olarak bilinirdim. | TED | وكنت على علم بدرجة ذكائي، لأنه تم تحديد درجتي على أنني من الأذكياء وكانوا يلقون علي لقب الموهوبة وانا طفله |
| Roma Senatosu M.Ö. 27 yılında ona Augustus ünvanını verdi. | TED | وحصل على لقب أوغسطس عام 27 قبل الميلاد عندما منحه مجلس الشيوخ درجات شرف إضافية. |
| Hazineyi Avrupa'ya getirerek, kendilerine "Tapınak Şövalyeleri" adını verdiler. | Open Subtitles | فأخذوا الكنز إلى أوروبا وأخذوا لقب فرسان الكنز |
| lakabını düşünürsek belki de kaçırmak istemediği ironik bir fırsattı. | Open Subtitles | أقصد إعطائه لقب ربما كان وسيلة مفارقة لم يستطع تمريرها |
| Bayan diye hitap edilmeyi hak etmediğini düşündüğünüz bir hanım mı var? | Open Subtitles | هل هناك سيدة صغيرة فى رأيك لا تستحق لقب آنسة ؟ |