| Ödevin not verdiğim son ödev olduğu için şansı çok azdı. | Open Subtitles | ورقتك كانت سيئة الحظ لكونها الأخيرة التى قمت بوضع الدرجات عليها. |
| Aslına bakarsan fazlasıyla güvenli olduğu için Arabistanda kullanımı yasak. | Open Subtitles | في الواقع لقد تم منعها في السعودية لكونها امنه جداً. |
| Dolandırıcı olması keş olması çek sahtekârı olması yüzünden ayrıca mücevher hırsızı olması yüzünden. | Open Subtitles | ،لأنه إضافة لكونها مُخادعة ،فهي معتوهه ،و مزورة شيكات |
| Bu kadar popğler olmasının bir diğer nedeni onu ölçebiliyor olmamız, dijital. | TED | و السبب الآخر لكونها مشهورة لأننا نستطيع قياسها, إنها رقمية. |
| Evimizdeki altı tonluk toprağı; yalnızca sağlıklı ve sürdürülebilir olduğundan değil, | TED | نحن نحب الأطنان الستة من التراب في منزلنا ليس لكونها صحية ومستدامة فقط. |
| Kendini sergilemekten gurur duyuyordu, bir metres olmaktan mutluydu. | Open Subtitles | ،لقد كانت مزهوة كالطاووس ومسرورة لكونها محظية |
| Sakat olduğu için kendini şanslı sayan bir kızla, sözü de işi kadar sade, kalıcı ve güçlü olan bir dokumacıyla. | Open Subtitles | فتاة مشلولة اعتقدت انها محظوظة لكونها مشلولة حائك كانت كلماته مثل اعماله بسيط وثابت وقوي. |
| Karım burada olduğu için çok üzgün. | Open Subtitles | حسنا , زوجتى مستاءة جدا لكونها موجودة هنا |
| Ağacın etrafına bina yapmış, şuruba ihtiyacı olursa ağacın gövdesi, elinin altında olsun istemiş,meşe olduğu için tadı iğrençtir herhalde, ama lamba içinde güzel kokuyordur. | Open Subtitles | أنشأ مبنى حول الأشجار كي يضع يده على السوائل والتي مذاقها مريع لكونها من أخشاب القنب ولكن |
| Hayatında yeni bir sayfa açacak, kendini değiştirecek ve baş belası olduğu için özür dileyecekti. | Open Subtitles | وأرادت أن تعوّض عليّ وتعتذر لكونها مصدراً للإزعاج |
| Gençleştim sanki. Herhalde kız bakire olduğu için. | Open Subtitles | كما لو اني اصغر سناً وبإعتقادي لكونها كانت عذراء |
| Henüz genç olması bir yana, tüm ailesini kaybetti. | Open Subtitles | ليس لأنها حبلى، لكن لكونها فقدت عائلتها بالكامل. |
| Ama adamın şüpheliyi hatırlama sebebi minibüsü kendisine bilet verdiği için park memuruna belalar okuyan bir kadının arabasının arkasına park etmiş olması. | Open Subtitles | لكن سبب تذكّره لرجلنا كان عائداً لكونها مُتوقفة وراء امرأة كانت تشتم ضابط مواقف لإعطائها مُخالفة. |
| 1821 yılında cadı olması sebebiyle boğularak öldürülmüş. Elijah kendi elleriyle gömüp yerini kimseye söylememiş. | Open Subtitles | تم إغراقها عام 1821 لكونها ساحرة، فدفنها ولم يعلم أحد أين دُفنت. |
| Üvey annem pasif bir karakter ve sömürülen bir insan olmasının dışında güney yemeklerini çok iyi yapardı. | Open Subtitles | ،أمي غير البيولوجية إضافة لكونها مضطهَدة ،جارية ومقهورة بارعة في الطبخ |
| Deli olmasının yanı sıra aynı zamanda hastalık hastasıdır. | Open Subtitles | بالاضافة لكونها مدمنة حمية الجوز فهي مصابة بالوسواس المرضي |
| Dürüst olmak gerekirse gözlerime yakın yakın makas tutmasına güvendiğim tek biri olmasının bir nedeni var. | Open Subtitles | لكن لأكون صادقاً . هناك سبب لكونها الشخص الوحيد الذي أثق به ليحمل مقصاً قرب عيني |
| Hafta sonu olduğundan, bazen çalışırlar, bazen de çalışmazlardı. | Open Subtitles | لكونها نهاية أسبوع عيد الشكر, أحياناً يعملون, وأحياناً لا يعملون. |
| Yani, güreş takımında 2 numara olduğundan dolayı burslu okumak gibi değil. | Open Subtitles | أعني، انها ليست مثل كنت حصلت على منحة دراسية أن لكونها رقم اثنين على فريق المصارعة. |
| - Daphne sağır olmaktan rahatsız değil. - Kimse sağır olmaktan hoşlanmaz. | Open Subtitles | دافني" مرتاحة لكونها صماء" - لا أحد يحب كونه أصمّ - |
| Ona sahip olduğun için çok mutlu olmalısın. Sen... iyi misin? | Open Subtitles | لابد إنكِ تحظين بمتعةٍ كبرى لكونها لديكِ هل أنتِ.. |
| Ölü olmamasının dışında durumu nasıl? | Open Subtitles | كيف حالها ، بالإضافة لكونها ليست ميّتة ؟ |
| O sıradışıydı çünkü yeni bilimlere çok meraklıydı, yeni zuhur etmiş epidemiyoloji gibi. Bu dalda amaç, hastalık esaslarının belirlenmesidir. | TED | وكانت استثنائية لكونها مهتمة حقًا بعلم جديد، مجال علم الوبائيات الناشئ، دراسة نمطية المرض. |