| Müvekkilimi alıp gideceğim... ve resmi soruşturma açılana kadar geri getirmeyeceğim. | Open Subtitles | سوف أخرج مع موكلي الأن حتى يكون هناك صفة رسمية للتحقيق |
| Yarın sabah Cleo Eller'ın cinayetini araştırmak için özel bir birimin kurulduğunu açıklayacağım. | Open Subtitles | سأعلن صباح الغد عن تشكيلة الوحدة الخاصة للتحقيق في جريمة قتل كليو إللر |
| Neden kaçak için araştırma yaparken, güvenlik izni için torpil aldığını söylemedin? | Open Subtitles | لمَ لمْ تخبرني بأنّك طلبت تصريحاً أمنيّاً فائقاً للتحقيق بشأن الفارّ منّا؟ |
| Yani oraya bir kaçırılmayı araştırmaya gidiyoruz. | Open Subtitles | ''سنذهب إلى ولاية ''آيداهو للتحقيق بأمر الاختطاف |
| Her hâIükârda, DEA burada olacak,... .. senin küçük kasabanda ve soruşturma yapacak. | Open Subtitles | فى كلتا الحالتين . . ستحضر شرطة مكافحة المخدرات الى مدينتكم الصغيرة للتحقيق |
| Comeliau soruşturma hakimi olarak size sunulan kaynaklara rağmen Parisli kadınların neden hâlâ bu adamın tehdidiyle yaşadıklarına dair bir açıklama getirmenizi istiyorum. | Open Subtitles | كـ قاضي للتحقيق, اريد منكم ان تشرحوا لماذا على الرغم من الموارد المتاحة لكم الفتاة في باريس لا تزال تخاف من ذلك الرجل |
| Başkana mektup yazdιm. Bir soruşturma açιlacak. | Open Subtitles | لقد كتبت رسالة للرئيس وسيكون هناك اعادة للتحقيق |
| Platform, cinayet mahalli ama cinayeti araştırmak için izne ihtiyacımız var. | Open Subtitles | المنصّة تعتبر مسرح الجريمة، ولكننا بحاجة للوصول إليها للتحقيق في الجريمة |
| Bir kaç ay önce onları araştırmak için veritabanımızı kullanmışsın. | Open Subtitles | لقد استعملت قاعدة بياناتنا للتحقيق في أمرهم قبل عدة شهور |
| Başka bir ölümü araştırmak için değildi. Onu canlı haldeyken görmek istemiştim. | Open Subtitles | لم أكن هنا للتحقيق في وفاة أخرى، أردت رؤيته عندما كان حيًا. |
| Kamu Güvenliği Bürosunun artık bu sorunu araştırma yetkisi yok. Afedersiniz? | Open Subtitles | مكتب الأمن العام ليست لديه أيّ سلطة للتحقيق في هذه المسألة. |
| Ve o an fark ettim ki bu bizim için önemli bir fırsattı dünya toplumu bir araya gelerek araştırma aracı olarak işkencenin kullanılmasını bitirebilirdik. | TED | وما أدركته أيضاً كان نافذة مذهلة من الفرص بالنسبة لنا كمجتمع دولي لنجتمع سويا وننهي التعذيب كوسيلة للتحقيق مع المتهم |
| Tamam, Zenda'ya gidip araştırmaya karar verdim. | Open Subtitles | حسنا.لقد قررت الذهاب الي مدينه الشمس للتحقيق |
| Tutuklama olmasa bile onu sorguya almak için yeteri kadar malzemen var. | Open Subtitles | أعتقد بأنّ لديك ما يكفي لتدعيه للتحقيق, هذا إذا لم تعتقليه. |
| Mitch'in önceki sevgilileri böylesi derin sorgulamaya maruz kalmamıştı. | Open Subtitles | لا واحدة من صديقات ميتش تعرضت للتحقيق سابقاً ـ لهذا الإستجواب العميق ـ لدى دان مقصد مُحدد |
| Sean Lee ve Raymond Clue cinayetinin araştırması için aranıyorsun. | Open Subtitles | أنت مطلوب للتحقيق في مقتل ريموند شو وشين لي ماذا؟ |
| Ekibim yere indi ve sorgulama için her an gelebilir. | Open Subtitles | فريقي في الطريق وسيكونون هناك في اي دقيقة للتحقيق معه |
| Mükemmel bir 32. Madde soruşturması yürüttük. | Open Subtitles | الأمر كله هنا يا هودج, نحن قمنا بعمل المقالة 32 الشاملة للتحقيق |
| Tanığımı sorgulamak için ne zaman vakit bulur merak ediyordum sadece? | Open Subtitles | انا أتسائل متى سوف يقدم موعدا للتحقيق مع الشاهد |
| Yok bir şey. Belli sorgu için. - Ben de gelirim. | Open Subtitles | لا بأس يا نوردان، كل شيء على ما يرام، من الواضح إنه للتحقيق |
| Şiddet içeren nefret suçlarını soruşturmak ve dava etmek FBI'ın işidir. | Open Subtitles | ذلك ليس عمل مكتب التحقيقات للتحقيق وإقامة دعاوي قضايا الكراهية العنيفة |
| Ama eğer Beverly Hills Lisesi olsaydı sizi Soruşturmaya göndermezlerdi. | Open Subtitles | لو حدث ذلك في بيفرلي هيلز، لما تم إرسالكما للتحقيق أصلا. |
| Başkan Rogers, bir Titan roketinin arızası ile ilgili bir soruşturmanın başındaydım, orada kullandığımız yöntemi burada önermek isterim. | Open Subtitles | أيها الرئيس روجرز, أنا توجهت للتحقيق حينما فشل صاروخ تيتان واقترح ان نستخدم الإجراءات هنا مثل ما استخدمناها هناك |