| Yalnızca ellerinden geldiğince deneyimlemek isterler ve yaptıklarının diğerlerine nazaran uygun olmasına bakmazlar. Uğur böceğine dokunmakla süneye dokunmak gibi. | TED | إنهم يريدون فقط أن يقوموا بالتجربة قدر المستطاع وليست لديهم أدنى فكرة عن التقارب النسبي ما بين لمس خنفساء وحشرة. |
| Hoşuna giden her şeye dokunmak ister, kırmızı elbiseye de dokunmak istedi. | Open Subtitles | إنه يحب لمس ما يعجبه لذا حاول لمس لباس تلك المرأه الاحمر |
| O kapıyı açtın, rüzgar şamdanları söndürdü, deniz yosunu yüzüne dokundu, çığlık attın. | Open Subtitles | لقد فتحت هذا الباب و أطفأت الرياح شمعاتك و لمس عشب البحر وجهك |
| Dünyadaki en sinir bozucu şey insanların sanat eserlerine dokunmaya çalışması. | TED | أكثر شئ يضايقني في العالم حينما يريد الناس لمس العمل الفني |
| Hani, şu, garson sıcak olduğunu söylediği halde tabağa dokunma olayı var ya? | Open Subtitles | اتعرفون ذالك الشيء حول لمس المقلات بعد أن قال لك النادل انها حارة؟ |
| Tabii ki, eğer insanlara dokunmayı sevmiyorsanız, bunu her zaman | TED | وان لم تكن من محبين لمس الآخرين .. يمكنني ببساطة أن اقوم بعملية تجميلية لأنفك المغرور |
| Bilmem gerek bir şey var, Matmazel. Sizden başka ilaca dokunan oldu mu? | Open Subtitles | يجب أن اعرف يا آنسة، هل لمس أي أحد الدواء ما عداكِ؟ |
| Ödül olarak beyine bir kez dokunabilir miyim? | Open Subtitles | هل أستطيع لمس الدماغ لمرّة واحدة كمكافأة؟ |
| Alete dokunmak vücutlarımızın elektrik alanını değiştirerek bu etkiye neden olmuş olabilir. | Open Subtitles | لمس الجهاز ربما جعل حول أجسادنا حقلا من الطاقة يكفي لنقل التأثير |
| İyi bir yemek sana ne ifade ediyor... taze et'e dokunmak... bir kez daha zayıf uzantılardan hayatının geçmesi. | Open Subtitles | يمكنني سؤالك عن كم تعني وجبة شهية لك؟ ومتعة لمس جسد صغير مرة اخرى والحياة تتدفق فيك مرة اخرى |
| Hayvanlara pek fazla dokunmak istemiyoruz, onları çok alıştırmak istemiyoruz. | TED | ونحن نحاول عدم لمس الحيوانات كثيراً، إذ لا نريدها أن تعتاد على البشر أكثر من اللازم |
| Soruyorum: İçinizden kaç erkek bir hijyenik pede dokundu? | TED | يجب ان اعرف كم هو عدد الرجال هنا سبق لهم لمس الفوط الصحيه |
| Bir erkeğin karısını koruması ayrı bir kocanın karınısının ayaklarına dokundu diye birini öldürmesi ayrı bir şey. | Open Subtitles | رجل يبالغ في حماية زوجته .. شيء و زوج يقتل رجل لانه لمس قدم زوجته شيء آخر |
| Bradbury Building'in asansöründe bir adam kazara bir kadının tenine dokundu ama kadın dönüp öylesine duyguyla baktı ki... | Open Subtitles | فى مصعد مبنى برودواى لمس رجل بشرة عارية إمرأة بالصدفة لكن ذلك جعلها تلتفت ونظرت إليه بطريقة |
| Beni çok korkutmuştu, bir daha kapıya dokunmaya cesaret edemedim. | Open Subtitles | أخافني كثيراً، بحيث لم أجرؤ بعدها على لمس الباب. |
| Ben sadece dokunma psiko bağlantı köprüsü üzerinden tecrübe ve bildiklerimi aktardım. | Open Subtitles | لقد نقلت لها مجموعة خبراتي ومعرفتي من خلال لمس الجسر الرابط النفسي |
| Onlar pürüssüz yüzeylere dokunmayı sert yüzeylere tercih ederler. | TED | انهم يحبون لمس الأسطح الناعمة بدلاً من تلك الخشنة. |
| O diske dokunan herkes tutuklanıyor. Tutuklanma riskini göze alamam. | Open Subtitles | كل شخص لمس هذا قبض عليه لا استطيع ان اخاطر بهذا |
| "Billu'ya ne taş ne diken dokunabilir" | Open Subtitles | لا يمكـن لمس بيللــو بالشوكــة أو الصخـرة |
| Bir astrofizikçi araştırdığı şeylere dokunamaz veya etkileşimde bulunamaz. | TED | لا يمكن لعالم الفِيزِيَاء الفَلَكِيَّة لمس الأشياء التي يدرسها أو التفاعل معها. الأشياء التي تدرسها. |
| Hatta bu akşam hiçbir şeye dokunmadan oturmaya dikkat ettiniz mi? | TED | وحتى هذا المساء، أأوليت اهتمامًا أن تجلس دون لمس أي شيء؟ |
| "Eğer bir Caster değilsen buna dokunamazsın" lafının hangi kısmını anlamadın? | Open Subtitles | لم لا تفهم بأنك لاتستطيع لمس الكتب إلا إذا كنت ساحراً |
| Biri kulak mememe dokunduğunda, kontrolümü kaybediyorum. Çok hassas. | Open Subtitles | لو لمس أحدهم شحمة أذني فإنني أفقد سيطرتي، إنها منطقة حساسة جداَ |
| Eğer benim adım geçerse, eğer onay damgasını alırsam Jenny'den sihirli bir dokunuş olursa, senin için gelirim dostum. | Open Subtitles | إذا تَذْكرت اسمَي، إذا حصلت على ختمِ التأييد لمس ميداس مِنْ قبل جيني شيتفنجر آتي من أجلك بال |
| Ve müsaade ederseniz, şimdi Venüs sinekkapanındaki tüylere dokunarak bu mimozayı harekete geçireceğim. | TED | وإذا سمحتم لي، سوف أتابع وأثير هذه الميموسا الآن عن طريق لمس شعيرات مصيدة فينوس. |
| Popoma dokunabilirsin, ama sonra hemen gitmen gerekiyor. | Open Subtitles | بإستطاعتك لمس مؤخرتي وبعدها عليك الذهاب |
| Lütfen, Karatina dakiler ile, temas etmeye teşebüs etmeyin. | Open Subtitles | لذا رجاءا عدم المحاولة في لمس أي شخص كان متواجد في منطقة الحجر الصحي |