| Eve gidince çok soru sormayacağım. Uslu duracağım. | Open Subtitles | عندما نصل للمنزل لن أسأل كثيرا، وسأكون ولدا طيبا |
| Amcama neden böylesin diye sormayacağım, çünkü amcam yani senin abin, hepimiz gibi değil. | Open Subtitles | لن أسأل عمي أية أسإلة عن حالته لأن عمي، الذي هو أخوك، ليس مثلنا |
| Meraklanma, aslında kendime çok özel bir soru sormayacağım. | Open Subtitles | لا تقلق، فأنا لن أسأل نفسي سؤالاً شخصياً في الحقيقة |
| Çıktığın zaman ne yapacağını sormuyorum, çünkü... zaten ölmüş olacağım. | Open Subtitles | لن أسأل ماذا تنوى فعله عندما تخرج لأننى على كل حال سأكون ميتة |
| # İsterseniz merak edebilirsiniz, ama ben asla neden diye sormam # | Open Subtitles | * بإمكانك أن تحلم إذا رغبت بذلك لكني لن أسأل أبداً * |
| Eğer garip bir şey yoksa, bir daha istemeyeceğim. | Open Subtitles | إذا لم أجد أي لُبس، لن أسأل ثانية |
| Pekâlâ, mesaj göndermeme izin verirseniz bu kuşu kimin gönderdiğini sormayacağım. | Open Subtitles | حسناً ، لن أسأل عن صاحب الملاحظة إن سُمح لي بإستخدامه لإرسال ملاحظة |
| Burasının neden hindi gibi koktuğunu sormayacağım çünkü huzura erişmek için Şükran Günü'ne katılmak hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | . لن أسأل لم الرائحة رائحة ديك رومي هنا لأني أود الاستمتاع بعيد الشكر لبقية حياتي |
| Doğum günü pastasının katlarını yapmaya nasıl izin aldığını sormayacağım bile. | Open Subtitles | لن أسأل حتى عن كيف تمكنت من إقناع أمّي بأن تدعك تقوم بخفق كعكة ميلادها |
| Yalancı şahitlik yapamam o nedenle ne yapıp kimlerle buluştuğunuzu sormayacağım. | Open Subtitles | لا يمكننـي الحث على شهـادة الزور لـذا لن أسأل مـا فعلتِ أو بمن التقيتِ |
| Ben, bunun çok kolay olduğunu düşünüyorum, yani daha sormayacağım. | Open Subtitles | لكن سيسهل الأمر كثيرًا لذلك لن أسأل هذا |
| Bir daha ben mi yoksa soğan mı olacak diye sormayacağım. | Open Subtitles | أنا لن أسأل ما اذا كان البصله أو انا |
| - Size yardım edeyim çocuklar. - Sağ ol Dawson. Bir şey sormayacağım. | Open Subtitles | يا رفاق , سأساعدكم شكراً دوسون لن أسأل |
| Dilimizi konuştuğunu ne zamandır bildiğini de sormam gerekir ama sormayacağım. | Open Subtitles | كنت سأسأل أيضاً منذ متى تعرفين أنه يتحدث الإنكليزية، ولكن لن أسأل ... |
| O halde dava stratejisi hakkkında soru sormayacağım. | Open Subtitles | إذًا لن أسأل عن استراتيجية المحاكمة |
| Ne olduğunu sormayacağım ama umarım ardında bırakabilirsin. | Open Subtitles | لن أسأل ماذا كان لكن آمل أن تنسي الأمر |
| Kimseye hiçbir şey sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسأل أى شخص عن أى شيئ |
| Bu son. sormayacağım. | Open Subtitles | انتهينا، لن أسأل |
| Evet, şey, anlatamayacağını biliyorum o yüzden sormuyorum bile. | Open Subtitles | حسناً، أعلم أنّه ليس بوسعك الحديث عن ذلك لذا لن أسأل حتّى |
| Dinle, Sam, Sana bunu sormuyorum... | Open Subtitles | هيا ياسام أنا حتى لن أسأل لو.. |
| -Hiç soru sormuyorum. | Open Subtitles | لن أسأل أية أسئلة - حسناً، ليس هناك فائدة - |
| # İsterseniz merak edebilirsiniz, ama ben asla neden diye sormam # | Open Subtitles | * بإمكانك أن تحلم إذا رغبت بذلك لكني لن أسأل أبداً * |
| Yargıçtan izin istemeyeceğim ki. | Open Subtitles | لن أسأل أى قاضٍ |