| Dün akşam benle çıkan piliç buraya tekrar geldi mi? | Open Subtitles | هل تلك الفتاة التي غادرت معها أمس عادت لهنا ؟ |
| buraya gecenini bir vakti geliyorsun insanlar ikiniz için şaşırmaya başlıyacaklar. | Open Subtitles | إذا أتيت لهنا في أيام عطلتك فالناس سوف تبدأ بالخلط بينكما |
| - Evet, buraya gelirken konuştuk. - İstediğin her görevi alabilirsin. | Open Subtitles | نعم تحدثنا في طريقي لهنا يمكن أن تطلب أي مكافئة تريدها |
| buraya gelip, yeni havuzumda bana saygısızlık etmen hiç hoş değil. | Open Subtitles | أنا لا أقدر أن تأتي لهنا وتقلل إحترامي في بركتي الجديدة |
| Yaraların benimkinden daha kötüydü. Seni buraya getirmek tek seçeneğimizdi. | Open Subtitles | جراحك كانت أكبر مما لدي جلبك لهنا كان الخيار الوحيد |
| Sen buraya müzik konusunda tavsiye almaya değil, suçluluk duyduğun için geldin. | Open Subtitles | أنت لم تأتى لهنا لتطلبى نصيحة موسيقية بل أتيت هنا لإحساسك بالذنب |
| buraya gelip de pek bir bokmuşsun gibi atıp tutma. | Open Subtitles | إسمع، لا تأتي لهنا كي تثرثر وتظن أنك أفضل مني |
| Çünkü Connecticut'ta yaşıyorum. Çok uzun bir süredir buraya gelmiyordum. | Open Subtitles | لأني أعيش في كونتيكت ولم آتي لهنا منذ وقت طويل |
| İnsanlar buraya ölmeye geliyor dolayısıyla bu bizim için oldukça kötü. | Open Subtitles | الناس تأتي لهنا لكي تموت هذا يعني النهاية القصيرة للعصا لنا |
| Ama buraya geliş nedenim onu kitaba geri göndermenin bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | لكن الغاية من قدومنا لهنا أن نجد طريقةً لإعادتهم بها إلى الكتاب |
| Telefon çağrılarını almaya başlamış olmalı ve hemen buraya döndü. | Open Subtitles | لذا لقد باشر بالأتصالات الهاتفية وجاء مباشرة لهنا طلباً للمساعدة |
| Siz buraya gelmeden önce her şeye doğru cevap vereceğimiz konusunda anlaştık. | Open Subtitles | لقد إتفقنا كلنا قبل أن تأتون لهنا أن نُجيب على أسئلتكم بصدق |
| Siz, hastalarımı öldürmek için buraya gönderilmiş katil ve suikastçılarsınız. | Open Subtitles | أنتم كلكم قتلة وسفاكين والذي أُرسلتم لهنا كي تقتلوا مرضاي |
| Ta buraya kadar geldim, ne düşündüğünü bilmek istiyorum, tamam mı? | Open Subtitles | لقد أتيت طوال هذا الطريق لهنا. أريد أن أعرف رأيك، حسناً؟ |
| Evden 8500km uzaktayız, ama her nasılsa buraya aitmiş gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أبعد 5.335 ميل عن الوطن وبطريقة ما أشعر أني أنتمي لهنا |
| O en önemli olandı ve diğer cesetleri atmaya buraya geri gelmek zorundaydın. | Open Subtitles | لقد كان الاكثر اهمية لذا توجب عليك العودة لهنا و ألقاء باقى الجثث |
| Bana bıraktığın mesaj buraya gelmem için bir hile ise-- | Open Subtitles | إذا كانت الرسالة التي تركتها لي خدعة أخرى لإحضاري لهنا.. |
| Ya hastalar buraya, onları ele geçiren gölgelerle beraber geldiyse. | Open Subtitles | ماذا إن آتى لهنا المرضى على هيئة ظلال شيطانية ؟ |
| buraya kedi esprileri yapmaya mı geldin yoksa istediğin bir şey mi var? | Open Subtitles | هل اتيت لهنا لتقول نكاتاً عن القطط ام ان هناك شيئاً تريده ؟ |
| Eminim senin de burada olacagini beklemisti ve uzak durdu. | Open Subtitles | أنا متأكد أنها توقعت أنكي ستأتين لهنا أيضا وبقيت بعيدا |
| "Seni sadece, atlar seni geri getirdiğinde içeri alacağım." | Open Subtitles | .. سأجلبك للداخل فقط في حالة أن تعود بك الأحصنة لهنا بأنفسهم |
| Sanırım "Her zaman ve daima"nın bizi buralara getireceğini sanmıyordun. | Open Subtitles | لا أفترضك تصوّرت أن مبدأ دائمًا وأبدًا سينتهي بنا لهنا. |
| Sigara içmek için arka tarafa çıktı. Söyle ona kıçını buraya getirsin. Molası yarım saat önce bitti. | Open Subtitles | لقد ذهبت للخلف كي تدخن أخبريها أن تعود لهنا راحتها إنتهت منذ نصف ساعة مضت |